Doğu yüzyıllardır Batı’nın kendisine despotça uyguladığı sömürü sisteminden yoruldu artık. Diplomasi mafyalığı üzerinden siyasi baskı, döviz kurları üzerinden ekonomik baskı, kültür emperyalizmi üzerinden sosyal baskı ve terör örgütleri üzerinden ise maruz kaldığı güvenlik baskısı gibi operasyonlar Doğu’yu ziyadesiyle yordu. Bu nedenle Doğu, artık milli politikalarla kendi kalkınma planını geliştirmenin yollarını aramaya başladı. Mesela Türkiye, 2023,2053 ve 2071 vizyonu geliştirerek milli kalkınma hedefi doğrultusunda yerli iç politika vizyonunu ortaya koydu. Buna ilaveten, “Dünya 5’ten büyüktür!” sloganıyla, mevcut uluslararası siyasi düzenin adaletsiz olduğunu haykırarak yerli dış politika vizyonunu ortaya koydu.
Batı ise Doğu’nun bu “tarihi uyanış”ı ve “milli arayış”ı karşısında mevcut sömürü düzenini korumanın yollarını aramaya başladı. Bir taraftan Türkiye ile Rusya’nın arasını bozma teşebbüsünde bulunarak, Türkiye’yi geleneksel Batı eksenli politika geliştirmeye mahkum etmeye çalıştı; diğer taraftan ise Suriye’nin kuzeyinde terör ordusu kurarak aklınca Türkiye’yi terbiye etmeye kalkıştı. Bütün bunların aksine Türkiye, kararlılıkla Suriye’de gerçekleştirdiği askeri operasyonlarla, bölgesel jeopolitik değişimler karşısında varlığını kabul ettirdi. Türkiye’nin bu tarihi askeri harekatları, stratejik açıdan Batı kanadında oldukça rahatsız edici olarak algılandı.
Bu algıya paralel olarak, yeni bir jeostratejik hamle olarak Batı ülkeleri Akdeniz’e odaklanmaya başladı. Batı’nın savaş gemileri bir bir Akdeniz’de boy gösterip demir atmaya başladı. Doğalgaz yatakları ve enerji hatlarının yanı sıra 21.yy Deniz İpek Yolu’nun kilit noktası olan Akdeniz, şu an en az 33 savaş gemisiyle çevrelenmiş durumda. Şu an seyirde olan ABD’nin uçak gemisi filosu da geldiğinde bu sayı 40’ı geçecek. Bu kadar çok savaş aracıyla hedeflenen ülkenin Suriye olmadığı ise çok açık. Dünyanın en jeostratejik bölgesindeki bu askeri hareketlilik Batı’nın bölgeye dair yeni jeostratejik hesapları hakkında yeterince ipuçları vermektedir.
Batı, bu askeri girişimlerde bulunarak alışılagelmiş sömürü bölgeleri ve jeostratejik oyun sahalarına olan hakimiyetini kaybetmek istememektedir. Akdeniz’de savaş gemileriyle boy göstererek Doğu’daki mevcut varlığını muhafaza etmek istediğini açıkça beyan etmektedir. Bu minvalde Suriye’ye gerçekleştirilen hava saldırıları sadece bir gösteriden ibarettir. Nitekim 7 yıl boyunca Suriye’deki zalimane saldırılara sessiz kalınıp ansızın askeri varlık gösterilmesi bir samimiyet ibaresi sayılmaz. Nitekim Batı, savaş gemileriyle Akdeniz’de yeni bir varlık gösterip bu yeni askeri hamleleriyle Doğu’dan kendisine mutlak bir itaat gösterilmesini beklemektedir.
M. Fatih ÖZTOSUN, TRT ÇİNCE