...

“ABD UKRAYNA’YI KULLANARAK RUSYA’YI DESTABİLİZE EDİP KARADENİZ’DE HAKİMİYET SAĞLAMAK İSTİYOR”

Türkiye Materials 19 Şubat 2022 16:19 (UTC +04:00)
“ABD UKRAYNA’YI KULLANARAK RUSYA’YI DESTABİLİZE EDİP KARADENİZ’DE HAKİMİYET SAĞLAMAK İSTİYOR”

Trend takip edin

Tüm Dünya kamuoyu ABD Başkanı Biden’ın yönlendirmesiyle Karadeniz’de Rusya’nın Ukrayna’ya savaş açmasını bekliyor fakat Rusya böyle bir savaş istiyor mu? Dışişleri Lavrov ve Başkan Putin’in açıklamaları ortada Rusya böyle bir savaş hazırlığı içinde olmadığını defalarca altını çizerek olası bir provokasyona saldırıya da tereddüt etmeden cevap vereceklerini açıkladı.

Neden ABD ısrarla Rusya’yı kışkırtarak savaşa sokmak istiyor öncelikle bunu anlamak gerekiyor. ABD Başkanı Joe Biden’ın CIA Başkanlığına Rusya’yı çok iyi tanıyan eski Rusya Büyülkelçisi CIA William Burns’ü getirmesi aslında gizli stratejinin en önemli işareti olarak görülmelidir.

1992 yılında Sovyetler Birliği’nin dağılmasıyla Başkan Putin’in “Jeopolitik felaket” olarak nitelendirdiği “ABD liderliğinde tek kutuplu bir dünya düzeni kurulmuştu. ABD bu düzende hegemonyaya dayanan, direnenleri ezmeye çalışan, hukuka aykırı renkli devrim ve darbelerle rejim değişiklikleri peşinde koşan, tüm dünyayı yeniden şekillendirmeye bir düzen oluşturulmuştu.

NATO Sovyetler Birliği’nin dağılmasıyla esas kuruluş amacı ortadan kalkmış Körfez Savaşlarıyla birlikte pervasızca askeri güç kullanarak Ortadoğu başta olmak üzere birçok bölgenin kanlı çatışmaların merkezi haline getirmiştir. NATO için yeni düşman tanımları geliştirilerek adeta savunma paktından saldırı paktına dönüştürüldü. NATO, Sovyetler Birliği dönemi sonrası Rusya’nın içinde bulunduğu ekonomik sıkıntı ve istikrarsız ortamdan istifade ederek eski Varşova Paktı devletlerini üye kabul ederek Moskova’ya doğru genişledi. Bu, Rusya’nın güvenlik stratejisi itirazlarına rağmen açısından kabul edilebilir bir durum değildi, fakat kabullenmek durumda kaldı.

Bugün, ekonomisi güçsüz ve istikrarsızlık içinde bulunan bir Rusya yok. Putin liderliğinde pek çok sorununu aşmış durumda ve Ukrayna, güvenlik açısından kırmızıçizgisi. Rusya, bunun böyle olduğunu 2014’de, Ukrayna Devlet Başkanı Viktor Yanukoviç’e yapılan Batı yanlısı darbe sonrası Kırım’ı referendumla kendine bağlayarak artık doğuya doğru genişlemenin kabul edilemeyeceğini göstermişti. ABD hala Ukrayna konusunu zorluyor. Esasında ABD açısından sorun Ukrayna da değil. Esas sorun; tek kutuplu düzenini sürdürmek, dünyanın ekonomik, siyasi ve askeri ağırlık merkezinin Atlantik üzerinden Asya-Pasifik bölgesine doğru her geçen zaman diliminde artarak devam eden kayışını durdurmak istemesi. Bu amaçla NATO’yu kullanıyor, Rusya ve Çin’i aynen Sovyetler Birliği’ne yaptığı gibi kuşatmaya, çevresini istikrarsızlaştırmaya çalışıyor, ticaret savaşları ve yaptırımlar ile bunu durdurmaya çalışıyor.

Rusya’ya karşı AB’nin 12 doğulu ülkesinin dahil olduğu Üç Deniz İnisiyatifi, Çin’e karşı AUKUS (Avustralya, İngiltere, ABD) Güvenlik Paktı, QUAD (ABD, Avustralya, Japonya, Hindistan) İttifakı, bölgede istikrarsızlık yaratabilmek için müttefiklerine bile danışmadan Afganistan’dan aniden çekilme, Kuşak Yol Projesini sekteye uğratma çalışmaları ve Rusya’dan Almanya ’ya direkt olarak Baltık Denizi altından doğalgaz taşıyacak olan Kuzey Akım’ı engelleme girişimleri yeni soğuk savaşın ABD tarafından yapılan bazı hamleleridir.

Bu yeni Soğuk Savaşın genel olarak iki tarafı var. Birincisi ABD liderliğinde, ABD ve AB. İkinci tarafı ise liderliği olmayan, gelişmelerin ve ABD’ye karşı tepkisel olarak yan yana gelmiş olan Çin ve Rusya. Bugün Ukrayna üzerinden yaşanan gerginliğin esas tarafları ise ABD ve Rusya.

ABD Almanya’dan, Rusya’yı geri adım attırana kadar Kuzey Akım’ı askıya almasını, doğalgaz ihtiyacının Amerika’dan taşınacak LNG ile karşılanmasını istiyor ve taşıma işini de Almanya’nın yapmasını teklif ediyor. Katar Şeyhi de AB ülkelerine yapılması planlanan LNG intikali için 31 Ocak’ta Washington’a çağrılmıştı. Rusya, AB’nin en büyük enerji tedarikçisi konumunda ve yaklaşık olarak doğalgazın ve katı fosil yakıtın yarısı, petrolün de dörtte biri Avrupa’ya Rusya’dan gelmektedir.

Türkiye; Ukrayna meselesinde tarafsız kalmalıdır, Ukrayna’ya SİHA’lar da dahil olmak üzere silah satmamalıdır. En önemlisi Ukrayna’nın NATO üyeliğini desteklememelidir ve bu üyeliğin Avrupa’nın ve Karadeniz’ingüvenliği için büyük bir sorun yaratacağının altını çizmelidir.

Türkiye ve Rusya coğrafyasıyla ortak tarihsel, kültürel ve demografik yapısı (Sibirya ve Kafkasya’da yaşayan Türk kökenli toplulukları) ile birbirine bağlı iki ülke. Rusya’nın istikrarsızlaştırılması Türkiye’nin istikrarsızlaştırılmasıdır. İki ülkenin ulusal güvenliklerini tehdit konusunda birbirilerine destek vermesi gerekmektedir. Türkiye’nin Montrö Boğazlar Sözleşmesi’ne özde sahip çıkmalıdır. ABD ve NATO’nun istekleri doğrultusunda Montrö Boğazlar sözleşmesini ihlal edilmesine taviz vermemelidir.

Karadeniz Dünya hidrojen rezervlerinin %80’sini barındıran, doğalgaz olmak üzere yeraltı kaynakları açısından çok zengin bir bölge ve yeni eldorado olarak nitelendirilmektedir. Tüm bu provokasyon girişimleri de bu bölgede dışardan hakimiyet sağlama mücadelesidir.

Mevcut Çok Kutuplu Yeni Dünya Düzeninde üçüncü dünya savaşı çıkmaz. ABD, Rusya’yı kışkırtarak Ukrayna’yı kısmen veya tamamen işgal ettirmeye çalışıyor. Donbas, hassas bir bölge, amaç bu gerginliği uzun süre devam ettirerek Rusya’yı yıpratmak. Rusya ekonomisi ise uzun sürecek gerginlikleri, ambargoları, Ukrayna’yı tamamen istila seçeneğini ve yükünü kaldıracak durumda değil. Bundan sonraki gelişmelerde Rusya ve Ukrayna’nın bu krizi diplomatik bir çözüme götürmesini sağlamaktır. Olası bir saldırı en çok ekonomisi çöküntüde olan Ukrayna’ya zarar verecektir. Karadeniz’in güvenliği ve geleceği için bunun önlemek gerekmektedir.

Prof. Dr. Naciye Selin Şenocak

Etiketler:
Son Haberler

Son Haberler