İstihbarat, tarih boyunca devletlerin hayatında önemli bir yer edinmiştir. Toplumlar, uluslar ve devletler yabancı güçlere, iç ve dış rakiplerine ve düşmanlarına karşı istihbarat faaliyetlerinde bulunmuş, topladıkları bilgiler doğrultusunda yapacakları hamle ve savunmaları daha sağlam bir biçimde yapılandırmışlardır. Biliyoruz ki istihbaratın tarihi insanlığın tarihi kadar eskidir, ayrıca her zaman olduğu gibi bugün de istihbarat ulusların güvenliği açısından ‘olmazsa olmaz’ dediğimiz bir olgudur. Türkiye’nin içinde bulunduğu hassas jeopolitik konumun ciddiyetini algılamak zor değil. Doğu-Batı ekseninde yer alan Türkiye’nin dün olduğu gibi bugün de ulusal güvenliğinin gerek içten gerek dıştan korunması bakımından her zaman güçlü bir istihbarat yapısına ihtiyaç olduğunu tartışmaya gerek yok. Türkiye’de istihbarat görevini icra eden kurum Milli İstihbarat Teşkilatı’dır. Son derece hızlı ve yoğun siyasi, iktisadi, sosyal, kültürel ve teknolojik dönüşümlerin yaşandığı günümüz dünyasında çağımızın güvenlik ihtiyaçlarına cevap veren bir istihbarat sistemi Türkiye’nin ulusal güvenliği açısından son derece önemlidir. Özellikle son dönemlerde istihbarat sisteminde yaşanan kurumsal değişikliklerin yakın geçmişte yaşanan olağanüstü olaylar, terör, bölgesel savaşlar ve darbe girişimleri dikkate alındığında ne kadar önemli olduğu bir kez daha doğrulanmış oluyor.
İstihbarat örgütünün binaları ve görev mekânları dünyanın neresinde olursa olsun sembolik nitelikte olup dışarıya doğru mesaj verir niteliktedir. En genel anlamıyla bu binalar devletin güvenlik algısının, kudret ve ihtişamının dışa yansıması veya yansıtılmasıdır. 6 Ocak 2020’de Ankara’da MİT’in “Kale” adlı yeni binası kullanıma açılmıştır. Şunu da vurgulayalım ki bu tarih MİT’in selefi olan Milli Emniyet Hizmetleri Riyaseti’nin 94. Kuruluş yıl dönümüne tevafuk etmektedir. 26 Temmuz 2020 tarihinde İstanbul Bölge Başkanlığının yeni hizmet binasının açılışı bu mesajın bir devamı olarak da nitelendirilebilir. Ankara’daki “Kale”ye benzer şekilde inşa edilmiş bu yeni binanın mimari yapısı, uzanmalara göre “kompartmantasyon ve koordinasyon dengesinin yeteri kadar sağlanarak inşa edildiğini” gösterirken, yerleşke içinde geniş konferans salonu, atış poligonu ve spor merkezi bulunmaktadır. Ayrıca binanın maksimum güvenliği sağlayabilecek şekilde tasarlandığı, her türlü hava ve kara saldırılarına karşı korunabilecek bir tahkimata sahip olduğu uzmanlarca belirtilmektedir.
Bu açılışa birkaç açıdan farklı anlamlar yükleyebiliriz. Öncelikli olarak İstanbul’da böyle bir görkemli binanın açılışı şehrin ihtişamı ve önemini bir kez daha vurgulamaktadır. Keza Türkiye’nin dâhil olmadığı İkinci Dünya Savaşı döneminde İstanbul yabancı devletlerin istihbarat teşkilatlarının adeta yarı açık veya gizli operasyon alanı haline gelmiştir. Günümüzde basında yer alan haberlerden de görüldüğü gibi İstanbul’da istihbarat faaliyetlerinin ilgilendiren ve yabancı güçlerin karıştığı birçok olay yaşanmaktadır. Bu binanın açılışı söz konusu güçlere karşı ihtişamlı bir mesajdır. Ayasofya’nın açılışı dolayısıyla bazı devletlerden olumsuz açıklamaların geldiği bir dönemde söz konusu hizmet binasının açılış tarihi sadece zamanlama açısından bir tesadüf olarak görülse de istihbarat örgütünün güç ve ihtişamın sergilenmesi bakımından kanımca önem arz etmektedir.
Olayı önemli kılan bir başka husus ise binanın açılışına Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın bizzat katılmasıdır. Bu husus, istihbarat teşkilatının en üst düzeyde devlet yönetiminin nazarında itibar ve güvene sahip olduğuna dair mesaj verilmesi açısından önemlidir. 15 Temmuz darbe girişimine uzayan yolda istihbarat teşkilatının yıpratılmaya çalışıldığı, girişim sonrası süreçte bu kurumun sağlam ve güvenilir bir duruş sergilediği bilinen bir gerçekliktir. Dolayısıyla binanın açılışı ve en üst düzeyde gerçekleşen bu katılım MİT’e ne kadar önem verildiğinin açık bir göstergesidir. Törende konuşma yapan Cumhurbaşkanı Erdoğan istihbarat konusunda birçok önemli mesajlar vererek nüfus bakımından Avrupa'nın 23 ülkesinden daha büyük olan İstanbul'da güvenliği sağlamanın o kadar da kolay olmadığını, bu şehrin istihbarat servisleri için cazibe merkezi haline gelmesinin kaçınılmaz olduğunu, bu yerleşkenin Ankara'daki karargâhtan sonra en önemli ikinci bir merkez haline geldiğini ifade ederek şöyle demiştir: “Türkiye'nin çıkarları nerede vaziyet alınmasını gerektiriyorsa, MİT orada hemen faaliyetlerini yoğunlaştırmaktadır. Diğer çalışmalarımızı da daha güçlü şekilde yürütebiliyoruz. Her alanda olduğu gibi istihbaratta da zoru başardık. 2023 hedeflerimiz doğrultusunda yeni yetenekler kazanmaya odaklanan MİT'in teknolojik kapasitesini artırdık, altyapısını geliştirdik. Teşkilatımızın hukuki mevzuatını da geliştirdik. Yaptığımız yatırımlar sayesinde teşkilatımız İHA, SİHA, istihbarat gemisi, uçağı gibi pek çok teknik özelliğe kavuşarak görülmeyeni görünür hale getirdi. Büyük ve güçlü Türkiye yolunda verdiğimiz mücadelede istihbarat bizim kilit silahımızdır.”
Görünen şu ki bundan sonraki dönemde de uluslararası alanda yaşanan gelişmelere, siyasi sosyal bilimsel ve teknolojik dönüşümlere paralel olarak istihbarat teşkilatının taktik ve stratejik faaliyetlerinde, zaruri durumlarda kurumsal yapılanmasında ayrıca teknik donanımında güncellemeler devam edecektir.
Sara Asker