Cumurbaşkanı Erdoğan Pakistan Parlamentosu'nda konuşuyor
Pakistan'da kendimizi asla yabancı görmüyoruz, şu anda kendi evimizde gibi hissediyoruz. Cumhurbaşkanlığı forsumuzda bulunan Gazneliler ve Babürlüler ortak tarihimizin önemli parçalarından biridir. Türk askeri 1915'te Çanakkale'de direnirken Pakistan'da Çanakkale için Lahor meydanında yapılan miting çok önemlidir. Türkiye - Pakistan arasında hakiki bir kardeşlik vardır, Pakistan ile ilişkilerimiz yeni değildir, tarihi geçmişi vardır.
Lahor’da başka bir heyecan daha vardır. Bu heyecan birazdan kürsüye gelecek olan adamdır. Bu adam, Allâme İkbal olarak tanınan Pakistan münevveri Muhammed İkbal’dir. Muhammed İkbal kürsüye gelir. Gözleri dolu doludur. Birkaç gün önce gördüğü rüyanın mahcubiyeti içerisindedir. Yaralı bir aslan edasıyla mikrofona yaklaşır ve halka hitaben, tarihe damga vuracak o meşhur şiirini okur ve der ki:
“Dedi Hz. Muhammed (A.S.) Cihan bahçesinden bana bir koku gibi yaklaştın
Söyle bana ne gibi bir hediye getirdin?
Dedim: Ya Muhammed (A.S.) dünyada yok rahatlık
Bütün özlemlerimden umudu kestim artık
Varlık bahçesinde binlerce gül lale var
Ama ne renk, ne koku... Hepsi de vefasızdır Yalnız bir şey getirdim kutlanmıştır
tekbirlerle
Bir şişe kan ki eşi yoktur namusudur, vicdanıdır
Buyurun, bu Çanakkale şehidinin kanı
Türkiye'nin istiklali için dua eden kardeşlerimizi unutmayacağız. Bizim kardeşliğimiz muhabbetten geliyor. Pakistan'ın acısını acımız, başarısını başarımız, sevincini sevincimiz görüyoruz. Pakistan'ın yaşadığı deprem ve sel felaketinde hemen yardımına koştuk. Pakistan FETÖ'ye bağlı okulları Maarif Vakfı'na devrederek gerçek dost olduğunu bir kez daha gösterdi. Pakistan, Türkiye'nin haklı mücadelesinde bizim yanımızda yer aldı. Pakistanlı kardeşlerimize ülkem ve milletim adıma teşekkür ediyorum. Her daim Pakistan'ın yanında olacağız.