Mehmet Soysal /Milliyet
Cumhurbaşkanı Erdoğan, terör örgütü PYD-YPG’nin Mümbiç’ten 90 gün içinde çekilmesi için ABD’nin verdiği sözü tutmadığını söyledi. Erdoğan, Fırat’ın doğusunda Rusya ile hareket edilip edilmeyeceği konusunda ise, “Henüz öyle bir durum yok ama olmaz diye bir şey de yok” dedi.
Fırat’ın doğusuna da operasyon sinyali veren Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ABD’nin Mümbiç’te yol haritasına kesinlikle uymadığını vurgulayarak, “Bundan sonraki süreçte ne gibi gelişme olur göreceğiz” dedi. Cumhurbaşkanı, ‘Fırat’ın doğusunda Rusya ile birlikte hareket etme’ olasılığıyla ilgili soruya da “Henüz öyle bir durum yok. Ama olmaz diye bir şey de yok. Bundan sonraki süreç nasıl gelişir zamana bırakmakta fayda var” karşılığını verdi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Birleşmiş Milletler (BM) 73. Genel Kurul görüşmeleri için bulunduğu New York’ta temaslarının dördüncü gününde beraberindeki gazetecilerin sorularını yanıtladı. Cumhurbaşkanı bu yılki teması BM’yi tüm insanlarla ilgili kılmak, barışçıl eşitlikleri ve sürdürülebilir toplumlar için küresel liderlik ve ortak sorumluluklar olarak belirlenen genel kurulda yaptığı konuşmayı, ABD ile ilişkileri ve yerel seçim sürecini şöyle değerlendirdi:
“Genel Kurul’a hitabımda Türkiye olarak küresel barış diplomasisi vizyonumuzu ortaya koyduk. ‘Dünya 5’ten büyüktür’ tezimi tekrar BM Genel Kurulu’nda açık, net ifade ettim. Mevcut küresel düzen adalet değil kaos, haksızlık ve umutsuzluk üretmektedir. Bu ana başlıkta da konuşmamı sürdürdüm. BM Güvenlik Konseyi’nin reforme edilmesi gerektiğini ısrarla söyledim. ‘Tek taraflı politikalar kriz üretmektedir’ dedim. Nitekim bunu acımasız şekilde yaşıyoruz. Astığım astık kestiğim kestik tarzında bir anlayışla, böyle bir yaklaşımla mesafe alınamaz. New York’taki ikili temaslar çerçevesinde Mahmud Abbas’la da (Ebu Mazin) görüşmemizi yaptık. Bundan önceki Amerikan yönetimleri tarafından onlara yılda 150 milyon dolar civarında yapılan destek kesilmiş durumda. Buradaki ofislerini kapattılar. Bu tür davranışlar, adil olma iddiasındaki bir devlete elbette yakışmıyor.”
‘Trump’a güldüler’
Suriye, terörle mücadele ve mülteciler konusunda dünyaya üzerine düşeni yapması çağrısında bulunduğunu belirten Erdoğan, “Biz ‘Türkiye’nin izlediği küresel barış diplomasisine herkes destek ve katkı vermelidir’ dedik. Bu mesajlarımızın dünya kamuoyunda olumlu yankılandığını düşünüyorum. Biz Türkiye olarak dünya mazlumlarının sesi olmaya devam edeceğiz. Bizim ortaya koyduğumuz bu küresel barış vizyonuna karşılık, ABD yönetiminin ise tek taraflı ve dayatmacı dünya perspektifini sürdürmesi dikkati çekiyor” dedi. Trump’ın küresel ticaretten Latin Amerika’ya, mültecilerden Ortadoğu’ya kadar uzanan çeşitli konularda dile getirdiği görüşler pek çok dünya liderinin tepkisini çektiğini anlatan Erdoğan, “Bazıları eleştirileri genel kurulda dile getirdi. ‘Güçlüyüm öyleyse haklıyım’ mantığıyla, adil ve barışçıl bir dünya düzeni kurulamaz. Nitekim Trump’ın ekonomik durumunu, vesaireyi anlatınca salonda gülüşmeler olması, katılımcıların nasıl bir yaklaşım içinde olduklarını açıkça ortaya koymuştur” yorumu yaptı.
‘Sözünü tutmadı’
Cumhurbaşkanı Erdoğan, ABD’nin Suriye’deki politikalarını eleştirirken de şunları söyledi:
“Amerika Mümbiç’te yol haritasına, takvime kesinlikle uymamıştır; PYP-YPG o bölgeyi terk etmemiştir. Bölgenin gerçek sahipleri hala oraya yerleşememiştir. Amerika burada sözünü tutmadı. 90 gündü. 90 gün aldı başını gidiyor. Bundan sonraki süreçte ne gibi gelişme olur göreceğiz. Soçi ile ilgili biz ‘Amerika ne der’ diye düşünmedik. O konuda Rusya ile hareket ettik. İran’ı da dışlamadık, işin içinde tuttuk. Özellikle gözlem noktaları önem arz ediyor. 12 gözlem noktası bizde, 10 gözlem noktası Rusya’da, 6 gözlem noktası da İran’da. Başka gözlem noktası olan ülke yok. Ancak 15-20 kilometre olayı önem arz ediyor. Buranın güvenliği Rusya’nın kontrolünde. 10 maddelik muhtıraya savunma bakanlarımız imzayı attı. Orada bunların hepsi yer alıyor. Şu ana kadar hamdolsun iyi gidiyor. Temennim ederim ki bundan sonra da iyi gider süreç. Detaylarda sıkıntı olduğunda, heyetlerimiz bir araya gelip görüşüyorlar. Süreç oradan güç kazanarak devam ediyor. Arzumuz burada herhangi sıkıntıya düşmeden süreci götürebilmek.
‘En büyük yük MİT’te’
Radikal grupların ağır silahlarının tasfiyesine büyük önem veriyoruz. En büyük yük bizim MİT başkanlığımızda. Çalışmalar iyi gidiyor. İdlib’de 3.5 milyon insanın bombardımana uğraması halinde fatura çok ağır olurdu. Bize doğru bir göç dalgasına yol açabilirdi. Allah göstermesin, oralardan 500 bin ya da 1 milyon insan daha gelse altından kalkmak çok zor olur. Hamdolsun, şu an itibarıyla, işler yoluna girmiş görünüyor. Hatta dün 50-60 bin kişi evine döndü. Bunlar güzel gelişmeler. Temenni ederim ki bu devam eder. Rusya ile görüştük. Onu başarabilirsek yeniden inşa süreci başlatabilirsek, bölgede bunları yeniden ayağa kaldıralım istiyorum. Bunları Almanya’da Merkel ile görüşeceğim. Muhammed bin Selman G-20’de görüşme yapmak istemiş. Onun verdiği sözler de vardı. Bölgede yeniden inşa sürecini başlatabilmek önemli. Bunun başlaması, oradaki tahribatı gidermeye de vesile olacaktır inşallah. (İdlib’e bombardıman iddiaları) Şu anda öyle bir şey söyleyemeyiz. Kesin konuşamayız. Ama an itibarıyla öyle bir şey yok. Temennimiz odur ki böyle bir şey olmasın. Bunlar bize Sayın Putin’in vaatleri. Bu arada bir de İstanbul’da bir dörtlü zirve yapacağız. Almanya, Rusya, Fransa ve Türkiye olarak İstanbul’da bir araya geleceğiz. Ön görüşmeler yapıldı, şimdi tarih belirlenmesi gerekiyor.”
‘Koridoru yardık’
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Fırat’ın doğusu için Türkiye’nin tutumunu da şöyle dile getirdi:
“Amerika’nın sınır boyu tahkimatları bizim sınıra çok yakın değil. Onlar yapıyor biz de yapıyoruz. Sadece Suriye sınırı değil, Irak da buna dahil. Tedbirimizi alıyoruz. İdlib’de insansız hava aracından tut silahsız hava aracına kadar. Rusya ile yaptık görüşmelerini. Bunların hepsi nereye varıyor bunu göstermesi bakımından önemli.
Amerika şu anda o tür tahkimatı terör örgütüyle beraber yapacak. Ama biz asıl terör örgütünün o kendisi için güçlendirdiği koridoru bir defa yardık. O koridor yok. Şu anda Afrin işi bitirdi, Cerablus, Rai, Bab o işi bitirdi. (Fırat’ın doğusunda Rusya ile birlikte hareket edilebilir mi?) Henüz öyle bir durum yok. Ama olmaz diye bir şey de yok. Bundan sonraki süreç nasıl gelişir zamana bırakmakta fayda var.”
‘Masasına gitmedim’
New York’taki temasları sırasında Rahip Brunson davasının gündeme gelip gelmediği sorusuna “Malum konu hiç geçmedi” karşılığını veren Erdoğan, Trump’la sadece muhabbet havasında bir karşılaşma olduğunu belirtti. Erdoğan “O karşılaşmada ABD yönetiminden o malum kişiler vardı yanında. Mike Pence olsun, Mike Pompeo olsun... Ulusal Güvenlik Danışmanı Michael Bolton oradaydı. Sonra hanımefendi Trump oradaydı. ‘Görüşürüz’ dedi ama ben dün akşam yemeğine gitmedim. Malum aile fotoğrafı oluyor bu toplantılarda. Öğlen yemeğinde malum yan yana masalardaydık. Onun masasında Mısır Devlet Başkanı Sisi vardı, onun için zaten o masaya gitmem söz konusu olamazdı, arkadaşlara bunu söyledik. Rusya Dışişleri Bakanı Sergei Lavrov’la bol bol Suriye meselesini konuşma fırsatını bulduk ve ayrılıp diğer görüşmelerimize geçtik” dedi.
‘Stratejik ürünlerde geri adım atamayız’
ABD Başkanı Trump’ın Brüksel’deki NATO zirvesinde Rusya’ya çok acayip yüklendiğini hatırlatan Erdoğan şöyle devam etti: “Katılımcılara, ‘Siz hepiniz Rusya’yı besliyorsunuz’ dedi. ‘Almanya olarak şu kadar para veriyorsunuz’ dedi. Bizden bahsetmedi. Bize nezaket gösteriyor. Ben yine de dayanamadım: ‘Sayın Başkan’ dedim ‘Biz doğal gazımızın yüzde 50’sini Rusya’dan alıyoruz. Azerbaycan, Irak ve Cezayir’den alıyoruz. Biz bunu almazsak vatandaşlarımız karda kışta üşüyecek.’ dedim. Ben itirazı yapınca, Almanya Başbakanı Merkel de çıktı. ‘Doğal gazımınız yüzde 38’ini alıyorum, halkımı üşütemem’ dedi. Yaptırımlar konusunda Türkiye’nin eskiden beri tavrı nettir. Stratejik ürünlerde geri adım atamayız. Savunma sanayinde de benzer tartışmalarla karşılaşıyoruz. Biz ülkemizin ihtiyaçlarını en iyi koşullarda gidermek durumundayız. Dün bir ülkenin başbakanı -ismini vermeyeceğim-, ‘NATO üyesi bir ülke NATO üyesi olmayan bir yerden nasıl olur da silah alır’ dedi. Ben ona ‘Peki o ülke, savunmasına yönelik hiçbir NATO üyesi kendisine silah vermezse ne yapabilir’ dedim. Kaldı ki S-300 alan Yunanistan’a bir söz var mı, yok. Kendisine bunları söylediğimde sustu kaldı. Dolayısıyla kusura bakmasınlar, gerekiyorsa Rusya’dan da Çin’den de alacağız. Hatta ortak üretime gireceğiz. Hazırlıklarımızı da bu istikamette yapıyoruz. Bizim şu anda Fransa, İtalya, Türkiye olarak attığımız ortak adımlar var. Aynı şekilde İngiltere ile var. Buradan kaçmıyoruz, bunları da yapıyoruz. Serbest piyasa ekonomisinin egemen olduğu yerde bir ülkenin önünü kesmek doğru değildir.”
‘YENİ KUDÜS PLANINDA KİMLER VAR?’
(Trump’ın Kudüs için ‘dört ay içinde açıklayacağım’ dediği yeni çözüm planı) Bu yeni planın içinde kimlerin, nasıl yer alacağı bizler için önemli. Bazı dedikodular var ama ne kadar ciddiyet kesp eder bilemiyoruz. Birleşik Arap Emirlikleri, Suudi Arabistan, Bahreyn, Mısır gibi ülkelerin nasıl hareket edeceklerine bakmak lazım. Ürdün ne tür bir tavır sergileyecek bakmak lazım. Biz doğru bildiklerimizi yapmaya, Filistinli kardeşlerimize yardımcı olmaya devam edeceğiz.
‘ABD’nin tek silahı doları’
Birleşmiş Milletler’in yapısını Genel Kurul’daki konuşmasında da eleştiren Erdoğan, bu konuda yayımlanmış “Dünya 5’ten Büyüktür” kitabını yeniden redakte edip bütün dünya liderlerine göndereceğini söyledi. Erdoğan, “Daha sonra belki bu liderleri Türkiye’ye davet edip, üç dört partide veya hepsiyle olabilir, bir sempozyum şeklinde yapabiliriz. Ne kadarı katılır onu şu an kestiremiyorum. Belki kıtalar olarak düşünebiliriz. Asya, Avrupa, Afrika gibi. Onlarla bu çalışmayı yürütmemiz lazım. Yeni yönetim sistemiyle birlikte böyle bir adımı atıp onlarla bunu nasıl gerçekleştirebiliriz, konuşma planımız var. Önce tabii Almanya, Çin, Rusya, Fransa, İspanya gibi sözü nazı geçebilecek ülkelerle bu işi dar kapsamla görüşmemizde de yarar olabilir. Önce bir havayı görüp, sonra yola devam etmemiz daha doğru olur. Bize düşen önce bu adımı atmak. Yazılı ve sosyal medyada bu işin PR’ını yapmanın da çok önemli olduğunu düşünüyorum. Liderler ikili görüşmelerimizde bu yaklaşımın çok yerinde olduğunu kabul ediyorlar. Ancak birçoğunda korku var. Amerika, Rusya ve Çin’e karşı mı konuşacağız gibi maalesef korku ve ürkme havası hissediyorum. İnşallah bunlar aşılırsa ‘ben de BM Güvenlik Konseyi’nde yer alacağım, er veya geç bana da sıra gelecek’ düşüncesinde olduğunu görenler böyle bir şeyi sahiplenebilirler. Buranın (ABD) elinde tek silahı var, o da biliyorsunuz doları. Onun dışında kabul edilebilir yanı yok, devamlı da itibar kaybediyor.”
‘Yakışmayan tavırlar’
Trump’ın yaptığı konuşmada da pek çok çelişki bulunduğunu vurgulayan Erdoğan, “Mesela bazı ülkeleri sınır ötesi operasyonlarıyla suçluyor. Peki sahiplendiği İsrail ne yapıyor? İsrail 1948’de neredeydi, şimdi nerede? Diğerlerine bunu söylerken işgalci ülkelerin arkasında duruyorsun. Filistinliler konusunda ise ‘Verdiğim parayı artık vermeyeceğim’ diyorsun. Bu tavırlar, asil, onurlu bir devlete yakışmıyor. Kaldı ki ABD’nin daha önceki liderleri bunun taahhüdünü yapmış, onun için de koskoca BM burada kurulmuş. Başka bir yerde de kurulabilirdi. Şimdi tutup, ‘Bundan sonra yüzde 25’i vermeyeceğim. Filistin’e 250 milyon doları vermeyeceğim’ denilmesini anlayışla karşılamak mümkün değil. Ortada bir tutarsızlık var. Dünyanın bunu iyi değerlendirmesi lazım” dedi.
‘Maduro’yu yalnız bırakmayacağız’
(G-20’den sonra Venezuela’ya gitme ihtimali) Evet söz konusu olabilir. Eğer o zaman diliminde Devlet Başkanı Maduro’nun programı uygun olursa, bu ziyareti gerçekleştirebiliriz. Maduro’yu yalnız bırakmayacağız.
‘Tabanıma nasıl anlatırım?’
(Bahçeli ile ittifak konusunda görüşme) Bu konuda bir araya gelmeyeceğiz diye bir şey yok. Her an gelebiliriz, hazırız. Mehmet Özhaseki kardeşimizi görevlendirdim. Onlar da Sadir (Durmaz) kardeşimizi görevlendirdiler. Mehmet Bey ile görüşme yaptılar. Bunu genişletebilir, geliştirebilirler. Oradan çıkacak neticeleri, biz de bir araya gelmek suretiyle değerlendirebiliriz. Ama piyasada konuşulan şeyler falan bunlar siyasette olacak şeyler değil. Her siyasi partinin ilkeleri vardır. AK parti şu anda bir numaralı parti Türkiye’de gerek milletvekili sayısı gerek oyuyla konumu yeri belli olan bir siyasi parti. Son seçimlerde birinci olduğumuz yerde aday çıkarmamayı nasıl anlatırım tabanıma? Seçmen tabanı küserse toparlayamazsınız. (MHP’nin İstanbul için aday çıkarmaması) Onu yapılan bir nezaket olarak değerlendiriyorum.
‘Dönünce konuşuruz’
(Af tartışmaları) Henüz bana bir rapor ulaşmış değil. Arkadaşlara gereken talimatları verdim. ‘Bu konuyla ilgili olarak, gerek anayasa gerek adalet komisyonundaki arkadaşlarımızla, ayrıca onların dışında ekip oluşturulsun, çalışma yapılsın’ dedim. Ama benim bu konudaki temel prensibim şu: Devlete karşı işlenen suçları devletin af yetkisi vardır. Şahıslara karşı işlenen suçları devletin af yetkisi yoktur. Bu bizim temel ilkemiz. Dönünce göreceğiz. Konuşur, inceler, ona göre nihai kararımızı veririz.