Yeni İpek Yolu’nun en stratejik ülkelerinden birisi olan Türkiye’de 24 Haziranda başkanlık seçimleri başarıyla gerçekleştirildi. Böylece Türk halkı artık partili cumhurbaşkanlığı sistemine geçilmesini kabul etti. Bu yeni sistemle birlikte geleneksel bürokratik oligarşinin tamamen sonlandırılması beklenmektedir. Buna paralel olarak gerek iç gerekse dış siyasette kararlar artık daha hızlı alınacaktır. Böylece yeni politikalar daha hızlı ve daha aktif bir şekilde uygulamaya konulacaktır. Siyasetin yalnızca sloganik söylemler ve teorik değerlendirmelerden ibaret olmadığı somut projelerle ispatlanacaktır. Bu minvalde daha fazla proje eksenli düşünüp sonuç odaklı politikalar geliştirilecektir.
Yeni sistemde Türk dış politikası proaktif bir nitelik ortaya koyacaktır. Gerek bölgesel gerekse küresel sorunların çözümünde Türkiye daha fazla sorumluluk alacaktır. Böylece dünya düzeninin ve uluslararası ilişkilerin daha adil ve rasyonel bir niteliğe sahip olması için daha fazla katkıda bulunacaktır. Birleşmiş milletlerin yapısının yenilenmesi için yeni diplomatik çabalar harcayacaktır. Bütün bu yeni dış politika sürecinde Türkiye Cumhuriyeti’nin ilk yeni başkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın “Dünya 5’ten büyüktür.” tezi daha fazla savunulacaktır.
Bir İpek Yolu ülkesi olan Türkiye artık eski Türkiye değildir. Kadim İpek Yolu’nun yeniden ihyası çerçevesinde Türkiye’nin 2023, 2053 ve 2071 vizyonu vardır. Yeni yönetim sistemiyle bu vizyonların içeriği hızla zenginleştirilecektir. Bu hedefler doğrultusunda doğrudan insan odaklı bölgesel ve küresel politikalar geliştirilecektir. Bu çerçevede Türkiye tüm zamanlardan daha fazla bölgesel ve küresel yönetişim mekanizmalarında rol alacaktır. Bu mekanizmaların en yenisi ve en stratejik olanları şüphesiz “Kuşak ve Yol” stratejisi çerçevesinde kurulmaktadır. Böylece Türkiye yeni İpek Yolu politikası bünyesinde kurulan ve kurulacak olan bütün mekanizmalarda yer alacaktır.
M. Fatih ÖZTOSUN, TRT ÇİNCE