...

Cumhurbaşkanı Erdoğan: Bu ülkenin rejim meselesi 1923'te bitmiştir

Türkiye Materials 14 Nisan 2017 00:32 (UTC +04:00)

Trend takip edin

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, TGRT Haber, Beyaz TV ve TV Net ortak canlı yayınına katılarak, soruları yanıtladı.

Erdoğan, kararsızların çok olduğu yönünde söylemlerin sorulması üzerine, şu yanıtı verdi:

"Ben artık kararsızların falan pek kaldığına ihtimal vermiyorum. Yani bunlar artık çok çok düşük bir seviyede olsa böyle bir durum olabilir. O da belki, siyasi partili olmak ve siyasi partisinde beklediklerini bulamamış olmak gibi, bundan dolayı bir kararsızlık olabilir. Tabii kamuoyu araştırmalarına da bakınca, artık şunu görüyoruz 'evet'de çok çok ciddi bir tırmanma söz konusu. 'Hayır'la ilgili de bir inişin burada olduğunu görüyoruz. 'Evet'e olan ilgi, alaka gayet iyi bir konumda ve tabii bir milletvekili seçimi olsa, bazı şeyleri açıklamakta fayda olur ama bir referandum öncesinde böyle bir durumu şu anda açıklamak pek de doğru olmaz. Bunu özellikle bu tür araştırmayı yapan şirketlerin açıklaması belki çok daha isabetli olur. Ama bildiğim, inandığım şey şu anda gördüğüm ve bizim de bu konuda müşterek hareket ettiğimiz bazı araştırmacı şirketler 'evet'in çok çok iyi bir konumda olduğudur. Kararsızlar 'evet' lehinde daha çok."

Cumhurbaşkanı Erdoğan, muhalefetin ifadeleriyle "Tek adamlık" meselesinin hatırlatılması üzerine, "Bir defa (CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu) bu zat, kendi partisinin geçmişini bilmiyor. Önce bunu öğrenmesi lazım. Niye? Çünkü, şu anda bu sistemle tek adamlık diye bir şey gelmiyor. Bu sistemle, dünyada da uygulamaları olan, aslında parlamentonun işlevini artıran, bunun yanında bir ortak aklın oluştuğu bir kadro hareketi devreye giriyor." dedi.

Meydanlarda CHP'nin cemaziyelevvelinden örnekler verdiğini dile getiren Erdoğan, konuşmasını şöyle sürdürdü:

"Gazi Mustafa Kemal, malum hem Cumhuriyet Halk Partisi'nin Genel Başkanıydı hem de Cumhurbaşkanıydı. Ardından İnönü geldi, hem partinin Genel Başkanıydı hem de Cumhurbaşkanıydı. Peki bunlar için tek adam hiç dedin mi bugüne kadar? Yok. Kaldı ki biz bugüne kadar böyle bir adım atmadık. Niye? Bizim anayasamızda çünkü aday olduğunu zaman parti genel başkanlığından istifa etmeniz gerekiyordu. Biz istifa ettik, öyle Cumhurbaşkanı olduk. Fakat ben ilk defa halkın seçtiği bir Cumhurbaşkanı oldum. Yani parlamento içinden seçilerek gelmedim. Halkımın direkt oylarıyla seçilerek geldim ve partiden ayrıldık. Şimdi yeni dönemde ne oluyor? Yeni dönemde parti genel başkanlığından istifa etmene gerek yok. Yani Gazi Mustafa Kemal nasıl partisinin genel başkanı olarak kalmış, aynı zamanda Cumhurbaşkanı olabilmişse, şimdi yeni dönemde de bu olabilecek. Bu o dönemde olabilmişse, İnönü döneminde de olabilmişse şimdi de olabilir. Dünyada da bunun örnekleri var. "

Bir soru üzerine yeni sistemde cumhurbaşkanının fesih yetkisi olmadığına vurgu yapan Erdoğan, şunları söyledi:

"Cumhurbaşkanının yeniden bir seçime götürme yetkisi var. Böyle bir adım atıldığı zaman ortaya ne gelecek? İki sandık gelecek. Hem milletvekili hem cumhurbaşkanlığı... Bir cumhurbaşkanı, cumhurbaşkanıyken niye böyle bir seçime gitme yolunu denesin ki? Bu olsa olsa fevkalade, bir hal karşısında belki böyle bir adım atılabilir. Şu anda istikrar ve güven için biz nereye başvuruyoruz? Diyoruz ki seçim yapıldı 5 yıl bu ülkede herhangi bir şey yok. 5 yıl bir hedef. Bunun neye faydası var biliyor musunuz? Ekonomiye. İstikrar, güven, özellikle küresel sermayenin ülkemize girmesine... Çünkü küresel sermaye bize, 'Ne zaman seçim?' 5 yıl sonra. 'Arada bir şey var mı?' Yok kardeşim. Bizde 5 yılda bir yapılır bu seçim. Bunun da tarihi her şeyi bellidir."

Cumhurbaşkanı Erdoğan, yasama organının güç ve kuvvetlendirilmesinin de ortada olduğu bir dönemde bunun hedef saptırmadan başka bir şey olmadığını söyledi.

"TBMM ortadan kalkacak. TBMM'nin yetkileri sıfıra inecek." şeklindeki söylentilerin asılsız olduğunu dile getiren Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Şu anda cumhurbaşkanı sadece ihanet-i vataniyeden Yüce Divan'a gider. Bunun dışında yargılanması söz konusu değildir. Fakat yeni dönemde 2019 Kasım ayından sonra başlayacak dönemde bu defa tüm kişisel suçlarından ötürü... Parlamentodaki belli çoğunluklar var, bunlar sağlandığı zaman ne olur? Yüce Divan'a gider? Bu nedir? Parlamentonun ne denli güçlü bir denetime ve denetim gücüne sahip olduğudur. Şu anda TBMM'nin Hakimler Savcılar Kurulu'na üye verme yetkisi yoktur. Fakat yeni dönemde Hakimler Savcılar Kurulu'na 7 üye verme yetkisi olacak beşte üçle. Seçimi yapacaklar. Bunlar da Yargıtay veya Danıştay değil. Değişik. Akademik, avukat ve çeşitli sınıflardan insanlar parlamentodan buraya gönderilebilecek. 7 üyeyi gönderiyor. Bu ne zaman olacak? Hemen. Bu seçimden sonra seçimler, Yüksem Seçim Kurulu tarafından resmen açıklandığı andan itibaren 30 gün içerisinde bu 7 üyenin seçimi yapılacak. Ben de 4 üyeyi atayacağım. Bir de Adalet Bakanı ile müsteşar. Onlar buraya dahil oluyor. Böylece 13 üyeyle Hakimler Savcılar Kurulu'nu, eskiden Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu'ydu şimdi Hakimler Savcılar Kurulu oluyor. Bu şekilde çalışmaya başlıyorsunuz. 3 olan daire de 2'ye düşüyor bu süreç içerisinde."

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, bu adımlarla beraber parlamentonun daha da güçleneceğini vurgulayarak, bunu da kimsenin inkar edemeyeceğini söyledi.

"Erdoğan sonrası ne olacak?" şeklindeki söylemleri de değerlendiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları söyledi:

"Biz faniyiz. Bugün varız, yarın yokuz. Kaldı ki 2019'dan sonra ne olacağı veya 2019'a kadar elimizde böyle bir yaşam garantisi var mı? Yok. Şimdi aslolan sistemdir. Biz kişi konuşmuyoruz. Biz sistemi konuşuyoruz. Eğer, faniler üzerine bir ülkeyi bina etmeye kalkarsanız batarsınız. Onun için baki olan, kalıcılığı olan bir sistem oluşturalım. Bu sistem, kim gelirse gelsin Hasan, Ahmet, Mehmet neyse... Nereye uyacak? O sisteme uyacak. O sistemle ülkeyi yönetecek. Şu anda bizler insan olarak böyle bir durumu değerlendirirken, şuna bakmamız lazım. Tamam da bu tabudur. Bizim tabuları yıkmamız lazım. Eğer tabuları yıkmazsak bunun bedelini ağır öderiz. Onun için Tayyip Erdoğan bir tabu değildir. Tayyip Erdoğan bir kuldur. Onlar zannediyor ki bu koltuklara oturanlar buralardan hiç kalkmayacak. Böyle bir şey yok. Varız, yokuz."

Milletin iradesine saygı duyulması gerektiğine dikkati çeken Erdoğan, "Gazi Mustafa Kemal aşağı, Gazi Mustafa Kemal yukarı. 'Biz onun partisinin başıyız.' diyor. Madem öylesin parlamentoda oturduğun koltuktan karşıdaki yazıyı okumuyor musun? Ne yazıyor orada? Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir. Altında da Kemal Atatürk imzası var. Bunu okumadın mı? Devamlı orada yazıyor. Samimi değiller. Millete güvenmiyorlar. Millete karşı saygısızlar. Eğer millete güveniyorsan millet kimi getirirse oraya... Buradan ne Tayyip Erdoğanlar çıkar. Biz bugün varız yarın yokuz. Mesele bu ülkeyi yönetecek aktörleri yetiştirmektir. Bunu yetiştiriyorsanız bu ülke diridir, canlıdır." ifadelerini kullandı.

Bugüne kadar üniter yapı üzerinde olumsuz bir açıklamalarının olmadığını ifade eden Erdoğan, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu ve Antalya Milletvekili Deniz Baykal'ın "Anayasa değişikliğinin üniter yapıdan federasyona geçişin ilk aşaması olduğu" iddialarının sorulması üzerine, "Onlar zaten al birini vur öbürüne, birbirlerinden farkı yok." dedi.

Erdoğan, konuşmasını şöyle sürdürdü:

"14 yıllık yönetimimizde PKK terör örgütüyle bu konuda verdiğimiz mücadele, üniter yapının en güzel örneğidir. Onlar, bizim Güneydoğu, Doğu illerimizde üniter yapıyı sıkıntıya düşürecek açıklamalar yaptığı zaman onların karşısında aslanlar gibi dikilen biz olduk. Bayrağımıza yönelik bir şey olduğu zaman aslanlar gibi onların karşısında dikilen biz olduk. CHP, Hakkari'ye gitti, miting yaptı, bir tane Türk bayrağını o mitingde gösteremedi. Onların çünkü oradaki güç kaynağı HDP'ydi. Onları arkalarına aldılar, onlarla beraber orada miting yaptılar. Bu konuyla ilgili olarak danışmanımın bir açıklaması olmuş, almışlar onu çarpıtmışlar, ki danışmanım sonra değişik şekilde onu düzeltmeye yönelik açıklamalar yaptı. Ben ne diyorum, sen ona bak. Böyle bir şey yok, benden duydunuz mu? Yok. Bir defa 'Rejimle ilgili kim herhangi bir olaya giderse karşısında ilk defa ben dururum' dedim. 1923'te rejim meselesi bu ülkenin bitmiştir. Ondan sonraki süreç sadece yönetim sistemleri meselesidir, şu anda da değişiklik yapılan konu, bir yeni yönetim sisteminin gelmesidir."

Göreve geldiklerinde kişi başı 3 bin 400 dolar olan milli geliri 11 bin dolara getirdiklerini, IMF'ye olan borcu 23 buçuk milyar dolarken 2012 itibariyle bitirdiklerini anlatan Erdoğan, "Aynı şekilde Merkez Bankasının döviz rezervi 27 buçuk milyar dolarken Merkez Bankasının döviz rezervini de 107 milyar dolara kadar çıkarttık. Bir ara Başbakanlığım döneminde 136 milyar dolara da çıktı. Bu malum son olumsuz gelişmeler aşağıya çekti ama problem değil bizim için. Nasıl iner, nasıl çıkar? Bunları artık gayet iyi biliyoruz. Finansmanı yönetme noktasında güçlü bir kabiliyet..." diye konuştu.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Göreve geldiğimizde devletin borçlanma faizi yüzde 63, enflasyon yüzde 30'du. Sonra ikisini ne yaptık? Tek haneliye çektik. Bunlar durup dururken olmadı. Süreçte bu çok daha hızlı yürüyecek. Bunun için işaret fişeği neresidir? 16 Nisan. Benim halkım, bunu görmesi lazım. Ekonomiyle ilgilenenler, bunu görmesi lazım. Artık şu anda sanayi, ticaret bunlarla uğraşanlar, şunu bilmesi lazım. Pazar günü bu ülkede eğer hakikaten sandıklardan 'evet' çıkarsa bir defa ekonomide çok ciddi bir sıçrama olacaktır. Niye? Türkiye'nin bileklerindeki prangalar koparıp atılacak." ifadelerini kullandı.

Hedeflerinin milli geliri 2023 yılında 25 bin dolara ulaştırmak olduğunu vurgulayan Erdoğan, "Mütevazi davranıyoruz, '22 bin dolar' diyoruz. 11 bin doları katlayalım. Şimdi sistem noktasında da, sisteme parlamento içindeki partiler zaten 'evet' deseydi, zaten sıkıntı olmayacaktı. Ama ne oldu? CHP ve diğeri buna yaklaşmadılar. Hatta onlara şu teklif de yapıldı. 'Siz de ortaya koyun, onu da götürelim millete. Hangisine (evet) derse o olsun. Yeter ki birlik olsun.' Ama ona da yanaşmadılar." şeklinde konuştu.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, pazar günü halkın vereceği cevabın sadece ulusal değil, uluslararası olacağını dile getirdi.

'Evet'in çok kuru bir şey olmadığını ifade eden Erdoğan, Fransa'da da seçim yapılacağını ve oradaki adayların hepsinin kendisini konuştuğunu, Almanya'daki dergilerin kapağında yer aldığını söyledi.

Erdoğan, "Çok yüksek bir tonda evet çıktığı anda, AB ile de oturacağız masaya. Hadi bakalım, ne diyorsunuz? Var mısınız, yok musunuz? Bize kalkıp da hala afra tafra yapma. Varsanız ne ala. 54 sene bekledik, bundan sonra bekleyecek zamanımız yok. Oturun kararınızı verin. Vermediğiniz takdirde biz kendi kararımızı vereceğiz." ifadelerini kullandı.

Erdoğan, OHAL'in süresiyle ilgili bir soru üzerine, "Dolarsa yine uzatılır. O noktada mani bir hal yok. Fransa uzatıyor da kimse kıyamet koparıyor mu? Yok. Bizim buna ihtiyacımız olduğuna göre, uzatma yetkisi kimde yasal olarak, bu noktada Milli Güvenlik Kurulu teklif eder, Bakanlar Kurulu bununla ilgili kararını alır, yola devam ederiz." dedi.

AB ile üyelik müzakereleri devam ederken, FETÖ mensuplarına karşı bir koruganlık gösterilmesine ilişkin soru üzerine Erdoğan, "Onlar ne türlü muamele yaparlarsa, aynı muameleyi bizden görecekler. Olay bu kadar basit. Onlardan birisi bizde elimize düşerse, aynı muameleyi görürler. Ben bu görevde olduğum sürece asla." yanıtını verdi.

"Trump'ın gelmesiyle ABD'de FETÖ noktasında, olumlu manada söz edildi kamuoyunda. FETÖ elebaşısının, Türkiye'ye iadesi noktasında size olumlu sinyaller geliyor mu?" sorusu üzerine Erdoğan, şunları söyledi:

"Görünen şey şu, Bharara denilen o savcının malum görevden alınmış olması, bu olumlu adımlardan bir tanesi ama tabi Bharara'nın altı şu anda tamamen onun kendi ekibi. Biz şimdi tabi bunları da aslında bekliyoruz ve orada gerek Fetoyla ilgili atılan adımlar, gerek Rıza Zarrab'la ilgili atılan adımlar, bunları biz adil yaklaşım tarzları olarak görmüyoruz ve adaletin bir an önce tecellisi çok önemli. Mesela son zamanda Halk Bankası Genel Müdür Muavinimize yönelik yapılan işi de bizler adil bir yaklaşım olarak görmüyoruz. Yani yedi kez Amerika'ya giriş çıkış yapmış olan Halk Bankası Genel Müdür Muavininin böyle bir şeye muhatap kalmış olması gerçekten düşündürücüdür, üzücüdür."

Kaynak: AA

Etiketler:
Son Haberler

Son Haberler