Başbakan Binali Yıldırım, Niğde'de bir otelde düzenlenen yemekte, sivil toplum kuruluşları temsilcileri, şehit yakınları ve gazilerle bir araya geldi.
İktidarları boyunca hiçbir zaman seçimden seçime çalışan anlayışta olmadıklarını belirten Yıldırım, 15 yıldır toplumun bütün kesimleriyle bir arada bulunmayı önemli bir gelenek haline getirdiklerini söyledi.
Başbakan Yıldırım, sivil toplumun ortak akıl ve vicdan olduğunu dile getirerek, şöyle konuştu:
"Toplumun gelişmesinin öncüleri sivil toplum kuruluşlarıdır. Gelişmiş demokrasilerde sivil toplum örgütleri vazgeçilmezdir. Fikirleriniz, önerileriniz, sizin ortaya koyduğunuz projeler bizim için hep yol gösterici ve önemli olmuştur. 80 milyon vatandaşımızın her birini aynı görüyoruz. Birbirinden farklı görmüyoruz. Bizde asla ötekileştirme diye bir şey olmaz. Bizim meselemiz, Türkiye meselesidir, memleket meseledir, ülkemizin ilerlemesi, muasır medeniyetler seviyesine ulaşma meselesidir. Bu heyecanı kim hissediyorsa, kim yaşıyorsa herkes bizim başımızın tacıdır. Doğuda ayrı, batıda ayrı uyguladığımız bir politika yok. İstiyoruz ki ülkemizin her köşesi aynı derecede kalkınsın. Eğitimde, sağlıkta, ulaşımda, ekonomide, altyapıda bütün alanlardaki gelişmeler hep aynı olsun. Ülkenin bir tarafından diğer tarafına göç hareketi olmasın. Vatandaşlarımız bulundukları yerde geleceğini inşa etsin. Başka bir yere, bir bilinmeze göç etmesin. Yıllardan beri Doğu ve Güneydoğu'nun kalkınmadaki açığı bugün bize toplumsal bir sorun olarak gelmiştir. Terör olarak gelmiştir, göç olarak gelmiştir, işsizlik olarak gelmiştir. Eğitimdeki sorunları da beraberinde getirmiştir."
Aşılamaz denilen dağları delerek, vadileri de köprülerle bağlayarak illeri ve ilçeleri birbirine yaklaştırdıklarını vurgulayan Yıldırım, "Devlet ile millet arasındaki mesafeyi kaldırdık. Eski dönemlerde Başkent vatandaş için erişilmez bir yerdi. Ankara'nın ulaşımı zordu. Şimdi Başkent ile Anadolu arasındaki mesafeyi kapattık. Vatandaşımızın masum yüzünü güldürdük. Halk, millet, yönetime yaklaştıkça Ankara erişilmez olmaktan çıktı, vatandaşla devleti buluşturduk. Bu hizmetlerin arkasında 15 yıllık bir emek var." ifadelerini kullandı.
Başbakan Yıldırım, Türkiye'nin dünyada yaşanan olumsuzluklara rağmen istikrarını koruyan, kalkınmasını gerçekleştiren, ekonomik büyümesini sürdüren nadir ülkelerden biri olduğuna dikkati çekti.
Yıldırım, şehitlerin emaneti olan ay yıldızlı bayrağa sahip çıkmaya, ülke ve millet için durmadan, yorulmaya ve çalışmaya devam edeceklerini söyledi.
Yıldırım, başlattıkları istihdam seferberliğinin ilk üç ayda beklenenin çok üzerinde ilgi gördüğünü, 500 bine yakın yeni istihdam sağlandığını belirtti.
İstihdam seferberliğinde Türkiye Odalar ve Borsalar Birliğine bağlı 1,5 milyon üyenin "Biz de varız" dediğini ifade eden Yıldırım, "Devlet millet el ele vererek, işverenin bazı yükleri de karşılanarak başlatılan bu seferberlik, hemen sonuçlarını gösterdi. Ekonomik göstergelerimiz yukarıya doğru tırmanmaya başladı. Buradan söylüyorum bu sene şu 16 Nisan'ı da güzelce ve başarılı bir şekilde tamamladıktan sonra ekonomimiz çok daha güzel olacak. Türkiye'yi güzel günler bekliyor." diye konuştu.
Başbakan Yıldırım, 2003'ten bu tarafa Türkiye'nin başından ne işler geçtiğini hatırlatarak, geçmişte yaşanan cumhurbaşkanlığı seçimini anlattı.
Cumhurbaşkanlığı seçiminde halk oylamasına 21 Ekim 2007'de milletin karar verdiğini anımsatan Yıldırım, 16 Nisan'ın bu kararın ve değişikliğin devamı olduğuna dikkati çekti.
Yıldırım, 10 Ağustos 2014'ten sonra Türkiye'de milletin oyları ve milletin iradesiyle seçilen bir cumhurbaşkanı olduğunu ve yüzden 50'den fazla oyla seçildiğini anımsattı.
Demokrasilerde esas olanın millet iradesi olduğunu dile getiren Yıldırım, şöyle devam etti:
"Millet iradesinin ölçüsü nedir? Aldığı oydur. Bugün, düşünün hangi iktidar cumhurbaşkanının aldığı oy kadar oy alabildi? Hangi parti? AK Parti bile yüzde 49-50 ancak alabildi ama bu gelen değişiklik, kim iktidar olacaksa, millet kimi iktidar edecekse, yüzde 50 en az oy vererek iktidar yapıyor. Dolayısıyla zayıf iktidar, parçalı iktidar tarihe karışacak. Sürekli güçlü iktidar var, sürekli istikrar var."
AK Parti iktidarları döneminde çok iş yaptıklarını ancak çok da badire atlattıklarını belirten Yıldırım, "AK Parti, ülkenin kalkınması için muazzam işler yaptı. Neye rağmen yaptı? Engellere rağmen. Bu engeller nereden geliyor? Bu sistemden geliyor. Sistem engelsiz koşuya izin vermiyor. Darbe anayasası bunu getirmiş." diye konuştu.
Türkiye'de bir milli irade, bir de milli iradeyi kontrol altında tutan mekanizma olduğunu ifade eden Yıldırım, "(Böylece çalışın) diyorlar. 'Millet sizi seçti, siz sadece gidin rutin işleri yapın, burada oturun, sesinizi çıkarmayın, işlere burnunuzu sokmayın, evraklar gelsin imzalasın, gidin kabuller yapın, resmi törenlere katılın, memleketin derin işlerine burnunuzu sokmayın.' Böyle bir şey yok. Millet iradeyi kime verdiyse hesabı ona soruyor." dedi.
Siyasete verilen iradenin gizli ortağı olmaması gerektiğini dile getiren Yıldırım, "Şu anda gizli ortaklar var. Biz, 2003'te seçildik, tek başımıza iktidar olduk. 363 milletvekilimiz var. Ankara'ya girdik, baktık her taraftan kafa çıkıyor. 'Hoşgeldiniz, yeni ortaklarınız.' Bu nereden kardeşim? Biz sizi Niğde'de, Ulukışla'da, Bor'da dolaşırken hiç görmedik. Nereden çıktınız? 'Orayı karıştırma.' İşte getirilen bu sistem değişikliği millet iradesi dışındaki bütün iradeleri sona erdiriyor. Milletin iradesi egemenliğin kayıtsız şartsız tecellisini getiriyor. Siz seçiyorsunuz, hesabı da siz soruyorsunuz. Bunun için 'hayır' kampanyası, 'evet' kampanyası var. Takdir yüce milletindir, sizindir." değerlendirmesinde bulundu.
Siyasi partilerin hepsinin seçimlerden önce darbe anayasasının değiştirilmesi yönünde vaatte bulunduğunu dile getiren Yıldırım, seçimler sonrasında "Haydi buyrun şunu değiştirelim" dediklerinde ise her birinin bir kenara çekildiğini söyledi.
Turgut Özal'ın Cumhurbaşkanlığı döneminde Yıldırım Akbulut, Mesut Yılmaz ile Süleyman Demirel'in Tansu Çiller, Necmettin Erbakan ile ters düştüğünü anlatan Yıldırım, krizlerin giderek derinleştiğini aktardı.
Ahmet Necdet Sezer ile Bülent Ecevit örneğini de veren Başbakan Yıldırım, "Bizim zamanımızda da oldu. Biz Ahmet Necdet Sezer ile çok mu anlaştık zannediyorsunuz? Dilimizi, dişimizi sıka sıka dişlerimiz karnımıza doldu ama biz kriz anlatan değil, şikayet eden, sızlanan değil, çözüm üreten bir iktidarız. Çözüm ürettik, sabrettik. Kavga etmek kolaydır, masayı devirmek kolaydır, yapmak zordur. Biz yapmaya talip olduk. Türkiye özetle güçlü iktidarlarda iki büyümüşse zayıf iktidarlarda yarım büyümüş, fark bu. Şimdi diyoruz ki 'Güçlü iktidarları sürekli hale getirelim' yaptığımız bu." ifadelerini kullandı.
Kılıçdaroğlu'nun "Bu değişiklik geçerse Cumhurbaşkanı kararnamesiyle bütün muhtarlıklar kapanabilir, minibüs hatlarının izinleri kaldırılabilir, 100 tane başkan yardımcısı atayabilir, 150 tane bakan atayabilir." gibi ifadeler kullandığını aktaran Yıldırım, şöyle konuştu:
"Bunlar olacak şeyler değil. Ana muhalefet partisinin genel başkanının etik ve sorumlu davranması lazım. Çünkü Ana muhalefet partisi başkanı demek iktidar alternatifi demek. Söyleyeceğiniz her şey vatandaş için bir anlam ifade eder. Böyle şey olur mu? Bana şimdi beyefendi diyor ki 'Siyasi etik kanunu çıkaralım.' Önce siyasi etiğin ne olduğunu kendin ortaya koy. Topluma doğru bilgi ver, kararı millet verecek. Bir seferinde diyor ki 'Bu anayasaya evet demek vatana ihanettir.' 5 Mart Tekirdağ konuşması. 3 gün önce de Eskişehir'deki konuşmada 'Evet de verebilirsiniz, hayır da verebilirsiniz, karar sizin' diyor. Hangisi doğru? İkinci doğru ama birinciyi nereye koyacağız?"
Kaynak: AA