Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, "Gazze'yi vurdukları zaman orada o yüzlerce, binlerce kişinin öldüğü anı benim unutmam mümkün değil. Ben Hitler'in yaptığını da tasvip etmem, İsrail'in yaptıklarını da tasvip etmem." dedi.
Ankara'da İsrail televizyonu Kanal 2'ye röportaj veren Cumhurbaşkanı Erdoğan, FETÖ'nün 15 Temmuz'daki darbe girişimi, İsrail-Türkiye ilişkileri, İsrail-Filistin meselesi, terör örgütü DEAŞ'a karşı yürütülen mücadele ve ABD Başkanlığına Donald Trump'ın seçilmesi gibi konularda değerlendirmelerde bulundu.
Erdoğan, 15 Temmuz'da darbe girişimini öğrenmesinin ardından ilk kimleri aradığına ilişkin, "Dönme hazırlıklarını yaptığımız an 15 Temmuz'du. 15 Temmuz'un akşamında tabii şimdi ilk aradığım kişi Başbakanımız olsun, bunun yanında İstihbarat Müsteşarım olsun, Genelkurmay Başkanımız olsun fakat bu esnada tabii ilk etapta hiçbiriyle bizler de bu defa hemen medyayla ve FaceTime vasıtasıyla tüm halkıma duyuruyu yapmanın gerekli olduğuna inandım." ifadelerini kullandı.
İsrailli sunucu İlana Dayan'ın, Marmaris'ten İstanbul'a giderken darbecilerin F16'lardan kendilerine ateş edebileceğini düşünüp düşünmediği yönündeki sorusu üzerine Erdoğan, tabii ki bunların hepsini düşündüklerini dile getirdi.
Erdoğan, "Düşündük ama biz şuna inanmışız. Hiç ölmeyecekmiş gibi dünyaya, her an ölecekmiş gibi ebedi aleme hazırlıklı olacağız, biz bu yola böyle çıktık. Lider eğer bir taşın, bir kayanın arkasına saklanırsa, toplum-millet dağın arkasına saklanır. Onun için lider her zaman dik duracak, önde olacak ki ona inanan milleti de onun arkasından yürüsün, onlar dağın arkasına saklanmasın." diye konuştu.
Sunucunun, "Şimdi müsaade ederseniz zor soruları sormayı size tercih ediyorum." demesi üzerine Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Şu ana kadar sorduklarınız kolay mıydı?" karşılığını verdi.
Erdoğan, FETÖ'nün darbe girişiminin ardından verilen tepkinin abartılı olduğu yönündeki eleştirilerin hatırlatılması üzerine şunları kaydetti:
"Şimdi bizim tabii cumhuriyet dönemi 93 yıllık bir süreç. Bu 93 yıllık süreç içerisinde Türkiye çok darbeler yaşadı ve bütün bu darbelerin yaşandığı anlarda Türkiye'nin ödediği bedeller çok ağır oldu ama hiçbirisi bu darbe girişiminin karşısında Türk milletinin gösterdiği tavrı görmedi. İlk defa bir darbe girişimi milletçe bu şekilde püskürtüldü, derdest edildi. Şimdi burada tabii özellikle bir şeyi söylemek istiyorum; bu darbeyi yapan örgüt FETÖ, Fetullahçı Terör Örgütü'dür. Bunlar 40 yıllık bir süreç içerisinde devletin değişik kurumlarına, silahlı kuvvetler, polis teşkilatı, yargı, bakanlıklar, bütün buraları ele geçirme gayreti içerisinde oldu."
Sunucunun, konuşması sırasında tekrar araya girmesi üzerine, "Şimdi isterseniz şöyle bir usul takip edelim; eğer sık sık kesilirse izleyiciler rahatlıkla bunun neticesini alamazlar. Onlar da bu işin neticesini çok rahat alsınlar." karşılığını veren Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Bu olayda ise ortada bir gerçek var, nedir bu gerçek? Bu silahlı kuvvetlerin içerisindeki bu şebeke, bu terör örgütü, geleceğe yönelik ordumuzun içerisinde kim bilir daha ne gibi sağlıksız işler yapacaklar, kim bilir ordumuzun başına ne gibi çoraplar öreceklerdi; polis teşkilatımızda, devletin birçok bakanlıklarında. Çünkü bunların şimdi öyle şeyleri ortaya çıkıyor ki öyle hileler, öyle yalanlar dolanlar ortaya çıkıyor ki sürekli bunlar yakalandıkça bunları temizlemek durumundasınız. Aynen bu kanser hücresi gibi vücuda dağılmış vaziyette. Şu anda bir metastaz var ve bizim bu metastaz durumundaki bu hücreyi temizlememiz lazım. Eğer bunu temizlemezsek yarın nerede nasıl patlak vereceği hiç belli olmaz. Onun için de bunu yasalar içerisinde, biz bir hukuk devletiyiz, bu hukuk devletinde yasalar neyi emrediyorsa biz bunu yapıyoruz, yapmaya da devam edeceğiz, bundan geri dönüş yok."
Erdoğan, Türkiye ile İsrail arasında son dönemde yaşanan ilişkilerin normalleştirilmesi çabalarına da değindi.
Bu sürecin başlatılmasının üzerinden epey bir zaman geçtiğini anımsatan Erdoğan, "Tabii o da benim sürekli ileri sürdüğüm üç maddeydi biliyorsunuz. Bir tanesi, özür meselesiydi; Marmara Gemisi ile alakası. Bir diğeri, malum tazminat meselesiydi. Bir diğeri de bu ambargonun kaldırılması, ablukanın kaldırılması olayı idi. O telefon görüşmemizde Sayın Netanyahu, bu özür meselesini gerçekleştirdi. Daha sonra tazminat konusu da yoluna girdi. Abluka kaldırılması meselesinde de şu anda bir sürecin içerisindeyiz. Büyük ihtimalle o da kalkacak, öyle gözüküyor. Yani şu anda aslında kalkmış gibi de görünüyor. Bu konuda da münasebetler şu anda iyi. Normalleşme sürecine ciddi manada yaklaşıldığını zannediyorum." açıklamasını yaptı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Hamas'ın İsrail'e yönelik silah kullanmayacağına garanti verebilir misiniz?" sorusuna tepki gösterdi.
Erdoğan, şu değerlendirmelerde bulundu:
"Şimdi bakın, burada çok samimi bir şeyi söylemem lazım; mesela siz İsrail adına bu silahla Gazze'nin vurulmayacağını bana söyleyebilir misiniz? Gazze'nin, Filistin'in silahla vurulmayacağını, bombalarla vurulmayacağını söyleyebilir misiniz? Bakın Ehud Olmert döneminde biz tam her şeyi bitirmiş, anlaşmaların yapılacağı bir hale gelmiştik Suriye-İsrail arasında ve 'hafta sonu cuma gününe kadar hemen şu cümle de düzeltilsin ve ondan sonra da bu anlaşma imzalansın' noktasına gelmişti. Karşı tarafta Ehud Olmert vardı ve o zaman Esed adına bizler işi yürütüyorduk. Kazan-kazan esasına göre burada mutabakat sağlanmış noktada idi fakat tam son an Filistin-Gazze bombalanmaya başladı. Tam biz anlaşmayı yapıyoruz, iş bitiyor ve orası bombalanıyor. Görüşme yapılan Suriye-İsrail arasında Golan'la ilgili bir anlaşma yapılırken öbür taraf bombalanmaya başladı ve biz yazıklar olsun dedik. Yani şurada bir iş yapacaktık ve bu işi çözemedik. Zaten Ehud Olmert de orada dışlandı. Ehud Olmert'in de orada yöneticiliği zaten bitti."
Yaşananlar için sadece Hamas'ın suçlanmasına da karşı çıkan Erdoğan, şöyle devam etti:
"Şimdi bu tür şeyleri söylerken bir şeyi çift taraflı görmek lazım. Bir defa sürekli olarak Gazze'yi veya Hamas'ı suçlamak değil, acaba orayı suçlayanlar (İsrail) kendilerini hiç suçluyor mu? Bizim istediğimiz; buradaki bu kısır döngüyü artık sona erdirelim ve kesinlikle İsrail'in elindeki silah gücüyle burada atom bombasından tutunuz konvansiyonel silah gücüne kadar, karşısında böyle bir imkan var mı? Yok. Böyle bir imkan olmadığı halde siz Hamas'la, Filistin'le eğer bu mukayeseyi yapmaya kalkarsanız buna herkes güler, burada çok adil olmak lazım."
Sunucunun tekrar araya girerek, "Hamas'ın sürekli sivil halka karşı saldırılar düzenlediğini unutuyorsunuz." ifadesini kullanması üzerine Erdoğan, şöyle konuştu:
"Şimdi bakın, şimdi biz çok daha farklı bir şey yapalım. Bakın, sizler Hamas'ı bombaladığınız zaman, Gazze'yi bombaladığınız zaman, Filistin'i bombaladığınız zaman kaç bin kişi öldürdünüz? Acaba onlar eğer 'roket attı, füze attı' diyorsanız, attığı zaman kaç tane İsrailli öldü? Şu anda İsrail'in cezaevlerinde ne kadar Hamaslı var, ne kadar Filistinli var? Yüzlerce binlerce şu anda Filistinli, Gazzeli ne yazık ki İsrail'in cezaevlerinde yatıyor; bunları görelim ve şunu söyleyelim; bakın burada biz dönüp durursak çözüm bulamayız. Burada bir defa halkların huzuru için bir çözüm şart, bu çözümün üzerinde durmamız lazım."
"İsrail, Hamas'ı terör örgütü olarak görürken Hamas çözümün bir parçası olmalı mıdır?" sorusuna Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Hamas bana göre bir terör örgütü değildir. Hamas bir dirilişin ortaya koyduğu siyasi harekettir." yanıtını verdi.
Erdoğan, İsrail-Filistin görüşmelerine ilişkin şunları anlattı:
"Bugüne kadar hep Mahmud Abbas'la oturdunuz, Fetih Örgütü ile oturdunuz, netice aldınız mı? Alamadınız. Öyleyse, eğer burada herhangi bir seçim yapılmayacaksa, burada Fetih Örgütü de Hamas da birlikte masaya oturmalıdır, aksi takdirde burada netice almak mümkün değildir. Bizim bakın Hamas'la her zaman ilişkim var, her zaman görüşüyorum, bunu Amerika'daki Yahudi lobisi de çok iyi biliyor. Oradaki Yahudi lobisi benimle bunları defaatle konuştu, görüştüler ve bu konularla ilgili olarak da ben Hamas tarafına da bu tür düşüncelerimizi hep ilettim, iletiyorum. Yani bu noktada ben açığım çünkü benim gizli ajandam yok, bu konularda rahat birisiyim ama isteğim şu; bu bölgede huzurun olması lazım, eğer bu bölgede huzur olmazsa yazık olur."
Cumhurbaşkanı Erdoğan'a, Filistin ile İsrail arasında yeniden ara bulucu rolü üstlenip üstlenmeyeceği sorusu da yöneltildi.
Bunun üzerine Erdoğan, "Bizden böyle bir şey talep edildiği zaman niye girmeyelim? Bizim bütün derdimiz o bölge huzura kavuşsun ama ikili devletli çözüme İsrail yaklaşıyor mu? Yaklaşmıyor. Niye yaklaşmıyor? O toprakların sahibi İsrail değil ki, bunu bir kenara atamazsınız." dedi.
Müzakerelerin sürmemesinin sadece İsrail'in suçu mu olduğu sorusunu ise Erdoğan, "Birinci derecede öyle çünkü kabul etmiyor. Diyor ki 'sadece Fetih.' Sadece Fetih'le bu iş olmaz ve olmadı zaten. Bakın şu anda tıkandı ve şimdi burada ya seçim ve bu seçimle beraber Fetih mi kazanır, yoksa Hamas mı kazanır, buradaki iktidar belli olur. Belli olduktan sonra da masaya oturacak taraf da ortaya çıkar." diye yanıtladı.
Hamas'ın elinde esir olduğu iddia edilen İsrail askeri Şaol Aron'un ülkesine teslim edilmesi için Türkiye'nin ara bulucu rolü üstlenmesinin mümkün olup olmadığı sorusu üzerine ise Erdoğan, şunları kaydetti:
"Şimdi bakın, eğer böyle bir şeye bizim girmemiz söz konusuysa benim burada söyleyeceğim bir şey olur, ben orayla görüşürüm ama orayla görüştüğüm zaman onların da bana soracağı bir şey var. Onların eğer bırakılması bize taahhüt edilecekse, ha o zaman aynı taahhüdü biz de gereğini yerine getiririz derler. O zaman ben ne diyeceğim? Bunun her iki taraf için de karşılıklı sorumluluğu var. Eğer bu sorumluluk karşılıklı olarak yerine gelirse, o zaman tabii ki biz de elimizden geleni yaparız, o zaman yaptığımız gibi."
Cumhurbaşkanı Erdoğan, İsrail'in 2014 yılındaki Gazze saldırısı sırasında, "İsrail'in yaptığının Hitler'in yaptığından daha büyük barbarlık olduğu" şeklindeki sözleri hatırlatılarak, bunları söylediği için pişman olup olmadığının sorulmasına ilişkin Erdoğan, şunları söyledi:
"Şimdi tabii bu güne göre değişir. Şimdi öyle anlar oldu ki mesela o Gazze'yi vurdukları zaman orada o yüzlerce, binlerce kişinin öldüğü anı benim unutmam mümkün değil. Ben Hitler'in yaptığını da tasvip etmem, İsrail'in yaptıklarını da tasvip etmem. Orada o kadar insan öldürüldüğü zaman, şu mu daha barbardı, bu mu daha barbardı, böyle bir benzetmeyi yapmak yersiz."
Sunucunun araya girerek, "Yahudi cemaatinin Hitler'le kıyaslanmasının böyle bir rahatsız ediciliğinin farkında mısınız acaba, bilincinde misiniz?" demesi üzerine Edoğan, şu karşılığı verdi:
"Şimdi ben çok çok bilincindeyim de ama Yahudi cemaati de acaba yaptıklarının bilincinde mi? Yani sen kalkıp Gazze'de, Filistin'de binlerce insanı öldüreceksin. (Şimon Peres'e) Dedim ki 'Siz insan öldürmeyi gayet iyi bilirsiniz.' Bunu Davos'ta söyledim. Şimdi bunu ben Peres'e söylerken herhalde bir şeyi yaşadığımız için söyledim."