Başbakan Yardımcısı ve Hükümet Sözcüsü Numan Kurtulmuş, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan başkanlığında Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'nde düzenlenen Bakanlar Kurulu toplantısı sürerken, gazetecilere açıklamalarda bulundu.
Kurtulmuş, başkanlık sistemini de içeren yeni anayasa teklifi çalışmalarının ne durumda olduğunun sorulması üzerine, Türkiye'de anayasa tartışmalarının yeni yapılmadığını vurguladı.
Kurtulmuş, anayasa değişikliği çalışmalarına ilişkin soru üzerine, şunları kaydetti:
"Anayasa değişikliğini yapabilmek için diğer partilerin tavırlarının, tarzlarının ne olacağını görmemiz lazım. Sayın Devlet Bahçeli'nin işin önünü açan bu tartışmaları bir an evvel hızlandırıp, sonuçlandırmak niyetini ortaya koyan beyanları açıktır. Dolayısıyla burada MHP'nin, CHP'nin nasıl tavır takınacağı bizim atacağımız adımların hem kapsamını belirlemek hem takvimini belirlemek bakımından önemlidir. Tek başımıza halledemeyeceğimiz bir işi, tek başımıza halledecekmişiz gibi topa girmeyiz."
Sahadaki önemli noktalardan birinin Musul operasyonu olduğunu belirten Kurtulmuş, Musul operasyonunda Türkiye'nin daha önce kamuoyuyla paylaştığı çizgilere ters düşecek bir gelişmenin şu ana kadar yaşanmadığını anlattı.
Musul operasyonunun planlandığı şekilde devam ettiğini, bu konuda Türkiye'nin hassasiyetlerinin ortada olduğunu ifade eden Kurtulmuş, şunları kaydetti:
"Korkulan Haşdi Şabi'nin Musul operasyonunun bir parçası haline dönüştürülmesiydi. Şimdiye kadar Haşdi Şabi operasyonun içerisinde değildir. Yapılan müzakereler, diplomatik çalışmalar sonucunda da Haşdi Şabi'nin Musul'a girmesi inşallah önlenecektir. Burada önemli olarak Türkiye'nin yakından takip ettiği bir durumsa Telafer'in geleceğidir. Telafer, Musul'un emniyetini sağlayan şehirlerden birisi. Özellikle DEAŞ'tan Telafer'in temizlenmesi için Şii ve Sünni Türkmenlerin birlikte hareket etmesini sağlamak ve Türkmen gücüyle birlikte Irak ordusunun yapacağı operasyonlarla Telafer'in temizlenmesinin sağlanması, Türkiye'nin esas üzerinde durduğu noktadır. Ancak herhangi bir şekilde Telafer'e karşı yapılacak olan etnik ya da mezhebi bir saldırının, Allah muhafaza orada insanların bir etnik temizliğe, mezhebi temizliğe uğramalarına yol açacağı gibi, bir hareketlenmeye de Türkiye'nin seyirci kalmayacağını bir kere daha ifade etmek isterim."
Türkiye'nin sınırı dışında yaşanan diğer önemli meselelerden birinin de Rakka operasyonu olduğuna işaret eden Kurtulmuş, "Türkiye'nin Rakka operasyonuna ilişkin fikri de açıktır. Aynen Musul gibi Cerablus'ta bizim yapıp başarıyla sağladığımız gibi Rakka'nın da Rakka halkından oluşturulacak unsurlarla birlikte ve meşru yönetimlerle birlikte yapılması, meşru ordularla birlikte yapılmasının doğru olduğu kanaatindeyiz. Bunu yaparken de Türkiye'nin tezi, Musul operasyonu ve Türkiye'nin Fırat Kalkanı operasyonu bittikten sonra Rakka operasyonunun yapılmasının askeri bakımdan, stratejik bakımdan daha doğru olacağı yönündedir." dedi.
Adalet Bakanı Bekir Bozdağ'ın ABD ziyaretine değinen Kurtulmuş, şunları söyledi:
"Biliyorsunuz daha önce çok çeşitli vesilelerle başta Sayın Cumhurbaşkanımız olmak üzere bütün ilgili kişilerin, bizlerin Amerika Birleşik Devletleri'ne gittiğimiz zaman ilgili muhataplarımızdan ısrarla talebimiz, 'Feto'yu iade edin. Ayrıca bu süre içinde Türkiye'ye zarar vermemesi için geçici tutuklama kararı vererek izole edin.' Çünkü Türkiye'ye karşı operasyonları yürüten ve 15 Temmuz darbesinin arkasındaki bir numaralı isim olan bu kişi halen bulunduğu yerden, Amerika Birleşik Devletleri'nden kendi networkünü kontrol edebilecek, insanlara mesajlar iletebilecek, meşru Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti'ne ve Türk devletine karşı operasyonları yönlendirebilecek bir imkana sahiptir. Bu imkanın, bu kişinin elinden alınması dostluk gereğidir. Sayın Bekir Bozdağ da hem 15 Temmuz sonrasında hazırlanmış olan yeni dosyayı ilgili muhataplarına sunarak, bu anlamda adalet bakanları düzeyinde ilk teması sağlamış ve bu çerçevede yapılan görüşmeler de oldukça verimli geçmiştir. Ümit ediyorum ki bu bir süreç, yani yarın sabah Feto'yu Türkiye'ye iade etmeleri ya da geçici tutuklama kararı vermeleri belki çok kolay görünmüyor ama sürecin hızlandığını ifade etmek isterim. Sayın Bozdağ'ın gezisinin, bu anlamda bu ziyaretin aradaki ilişkileri daha da net bir hale getirdiği ve Feto'nun iadesi ya da geçici tutuklanması sürecini hızlandırdığını ifade edebilirim. Söylenmesi gerekenler hem şifahi olarak Türkiye'nin talepleri olarak ifade edilmiş hem de dosya kendilerine takdim edilerek, bununla ilgili gerekli adımların atılması ricasında bulunulmuştur.
Ayrıca her düzeyde yaptığımız gibi bir kere daha şu uyarıda da bulunulmuştur; 'Eğer Amerika Birleşik Devletleri'ne, Amerika Birleşik Devletleri'nin meşru hükümetine, devletine karşı herhangi bir terörist, bir eylemde bulunsaydı ve biz o teröristi alıp burada, Çankaya'da, Ankara'da, İstanbul'da bir yerde, şu kadar küsur sene saklasaydık, korusaydık, Amerikan halkı ve yöneticileri ne hissederse biz de bunları hissederiz, Türk halkı da bunları hissediyor.' diyerek, kendilerine gerekli siyasi uyarılar da yapılmıştır. Bu çerçevede ümit ediyorum ki iade ya da geçici tutuklama sürecinde oldukça önemli bir adım atıldı. Bunun gereğini Amerika Birleşik Devletleri'nin yöneticilerinin, hukukçularının, yargı sisteminin yapması gerektiğine inanıyoruz. İnşallah Türkiye'ye bu büyük kabusu yaşatan, 15 Temmuz gecesindeki o karanlık geceyi yaşatan ve ondan sonraki süreçte de boş durmayan örgüt liderinin Türkiye'ye en kısa zamanda iadesi mümkün olur ya da bu iade süreci içerisinde geçici tutuklaması kararı mümkün olur."
Açıklamalarının ardından gazetecilerin sorularını yanıtlayan Kurtulmuş, İçişleri Bakanı Süleyman Soylu'nun, "PKK'nın üst düzey yöneticilerinden biri elimizde." ifadesi hatırlatılarak, "Bu kişinin ismiyle ilgili kamuoyuna bilgilendirme yapılacak mı? Bu isim itiraflarda bulunuyor mu? Diyarbakır Büyükşehir Belediye Başkanlığı'na yönelik yapılan operasyon bu kişinin itirafları dahilinde mi yapıldı?" sorusunu şöyle yanıtladı:
"Sayın İçişleri Bakanımızın yaptığı açıklamada dile getirdiği kişi, ismini tabii kamuoyuna açıklamamız mümkün değil. Önemli bir isim, Türkiye'deki PKK operasyonları açısından. Bu kişinin sorgulamasında çok sayıda bilginin ortaya çıktığını anlıyoruz. Bu bilgiler çerçevesinde güvenlik kuvvetlerimiz de birtakım yönlendirmeleri yapacaktır. Dolayısıyla bu, neleri söylüyor, bunları kamuoyuyla paylaşmak herhalde doğru olmaz ama önemli bir kişi olduğunu ve çok kilit bilgilere sahip olduğunu kamuoyuyla paylaşabiliriz. Ancak bu kişinin sorgulamasıyla Sayın Kışanak'ın yargılanması arasında hiçbir bağlantı yoktur."
"Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi'ne kayyum atanacak mı?" sorusu üzerine Kurtulmuş, "Şu anda Kışanak'la ilgili devam eden bir süreç var, tutuklama kararı var. Bu tutuklama kararı çerçevesinde yani dosyanın münderecatına bakılarak gerekli işlemler yapılır." dedi.
Kurtulmuş, 10 bin özel harekatçı ve 5 bin korucu alımına ilişkin sürecin ne zaman başlayacağına ilişkin soruyu, "İçişleri Bakanlığı en kısa zamanda bu süreci başlatıyor. Çünkü ihtiyaç var. İhtiyacın karşılanması bakımından en kısa zaman düğmeye basılacak. Hem 10 bin özel harekatçı hem de 5 bin güvenlik korucusu temin edilecektir, görevlendirilecektir." şeklinde yanıtladı.
"Cumhuriyet gazetesinin yazar kadrosuna yönelik bir operasyon söz konusu, muhalefetin, basın özgürlüğü noktasında ciddi eleştirileri var. Düşüncelerinizi öğrenebilir miyiz?" sorusu üzerine Kurtulmuş, şunları kaydetti:
"Sorunuzu şöyle düzeltelim, Cumhuriyet gazetesinin yazar kadrosuna dönük bir operasyon değil. Yenigün Haber ve Yayıncılık Grubu'na, yani Cumhuriyet gazetesine, Cumhuriyet gazetesinin imtiyaz sahibi olan Cumhuriyet Gazetesi Vakfı'na ilişkin 18 Ağustos 2016 tarihinde Cumhuriyet Başsavcılığınca başlatılan bir soruşturma var. Dolayısıyla bu, tüzel kişiye açılmış bir soruşturmadır ve bugün itibariyle değil, 18 Ağustos'ta başlatılmış bir soruşturmadır. 30 Ekim tarihi yani dün itibarıyla ise yine İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından arama, el koyma ve gözaltı kararları verilmiş, ilgili kişilerle ilgili de bu uygulama bugün itibarıyla başlatılmıştır. Şu anda devam eden, soruşturması önceden başlatılmış olan bir dosya var, devam eden hukuki bir süreç var. Hep beraber bu hukuki süreci izleyeceğiz. Bizim siyaset olarak bu süreçle ilgili 'şöyle ya da böyle olsun.' şeklinde bir söz söylememiz mümkün de değil, doğru da değil. Dolayısıyla biz de sizler gibi süreci izliyoruz. En kısa zamanda sürecin sonucunu hep beraber göreceğiz."