Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, "Şu anda bölücü PKK terör örgütü, gerek Fetullahçı Terör Örgütüyle gerek PYD ile gerek DAİŞ’le gerek YPG ile bunların beşi de birbirleriyle dolaylı yollarla birçok yerde örtüşüyor ve Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ne karşı müşterek hareket etme kabiliyetleri var. Ama adeta alanda görev dağılımı yapmış gibi bir halleri de var. Bunu biz seçim zamanı çok açık net yaşadık, gördük. Birçok olaylarda aynı şekilde yaşıyoruz, görüyoruz ve yaptıkları açıklamalarla da zaten kendilerini zaman zaman ele verdiler, veriyorlar." dedi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın, Meksika'nın Televisa televizyon kanalına verdiği mülakatın ikinci kısmı yayınlandı.
Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) 15 Temmuz’daki darbe girişimi sırasında Marmaris’te tatilinin son gününde olduğunu ve olayı duyduğunda telefon irtibatlarını kurmakta zorlandıklarını anlatan Erdoğan, bir basın açıklamasıyla halka ulaşmak istediğini, yaşanan sıkıntılar sonrası 4 televizyon kanalı aracılığıyla Türk halkına ulaşarak onları meydanlara davet ettiğini anlattı.
Bulunduğu yerden yaklaşık 1,5 saat içinde İstanbul’a ulaştığını, bu arada zaten İstanbul’daki havalimanına 20 bin civarında kişinin 2-3 saat içinde akın ettiğini belirten Erdoğan, "Orada bizleri karşılarken üstümüzden tabii alçak uçuşla ses hızının üzerine çıkmak suretiyle yaklaşık 200 metre yükseklikten uçaklar uçuyordu. Bütün bunlara rağmen halk oradan dağılmıyor ve terminal binasının camları patlıyor, onlar yine orada. Ama duruşları farklıydı çünkü bu bir demokrasi nöbetiydi ve bu demokrasi nöbetini de çok onurlu bir şekilde benim halkım verdi. Ben halkımla iftihar ediyorum, halkımın bu duruşunun karşısında saygıyla eğiliyorum." diye konuştu.
Erdoğan, bu darbe girişiminin PKK terör örgütüyle bir alakası olup olmadığının sorulması üzerine, şunları söyledi:
“Şu anda bölücü PKK terör örgütü, gerek Fetullahçı Terör Örgütü'yle gerek PYD ile gerek DAİŞ’le gerek YPG ile bunların beşi de birbirleriyle dolaylı yollarla birçok yerde örtüşüyor ve Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ne karşı müşterek hareket etme kabiliyetleri var. Ama adeta alanda görev dağılımı yapmış gibi bir halleri de var. Bunu biz seçim zamanı çok açık net yaşadık, gördük. Birçok olaylarda aynı şekilde yaşıyoruz, görüyoruz. Yaptıkları açıklamalarla da zaten kendilerini zaman zaman ele verdiler, veriyorlar. Burada bizim bu duruşumuz bunları tabii ciddi manada da yıldırmış vaziyette. Ama biz üzerlerine kararlı bir şekilde gideceğiz, gitmeye devam edeceğiz. Örneğin Fetullah Pensilvanya’dan açıklama yapıyor, yaptığı açıklamada ne diyor? 'Türkiye Cumhuriyeti Devleti DAİŞ’e yardım ediyor' diyor. Bakın, orada farklı bir yere düşüyor. Biz DAİŞ’le şu anda çok ciddi bir mücadelenin içerisindeyken bizi DAİŞ’e yardım eden, destek veren bir ülke olarak göstermesi, kendisinin nerede olduğunu göstermesi bakımından çok önemli. Sayın Obama’ya bizzat kendim, 'Bakın sizler kalkıp da Kobani’ye silah yardımından bahsediyorsunuz, sakın buraya silah yardımı yapmayın, yaptığınız silahın yarısı PYD’ye giderse, YPG’ye giderse, yarısı da DAİŞ’e gidecektir.' diyorum. Onlar güya birbirleriyle karşı karşıyaymış gibi gösteriliyor. Ve nitekim silahların yarısı DAİŞ’e, yarısı YPG’ye gitmiştir, PYD’ye gitmiştir. Bunları biz açıklamış bir ülkeyiz, açıklamış bir yönetimiz."
"Terör örgütleri arasında ayrım yapmıyoruz"
Cumhurbaşkanı Erdoğan, bir soru üzerine, şu anda terör örgütleri arasında bir ayrıma gitmelerinin mümkün olmadığını, bu örgütlerin hepsini lanetlediklerini vurguladı.
Erdoğan, FETÖ’nün elebaşı Gülen’in 1999 yılında ABD'ye giderek, Pensilvanya’da 400 dönümlük bir araziye yerleştiğini hatırlattı.
Kendilerinin Gülen’in iade sürecine ilişkin belgeleri elektronik ortamda gönderdiklerini, hatta Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, Adalet Bakanı Bekir Bozdağ ve özel temsilcilerin de konuyla ilgili ABD'ye gideceklerini anlatan Erdoğan, "Çünkü bu iş bizim için hayati bir meseledir, çok çok önemli bir meseledir." diye konuştu.
"OHAL Türkiye’nin iç meselesidir"
15 Temmuz darbe girişimi sonucunda 237 kişinin şehit olduğunun ve 2 bin 191 kişinin yaralandığının altını çizen Erdoğan, şunları kaydetti:
"Bu tablo bu kadar ağır ortadayken, Türkiye Büyük Millet Meclisi bombalanmışken, şu Cumhurbaşkanlığı Külliyesi bombalanmışken, Başbakanlık bombalanmışken, Emniyet Genel Müdürlüğümüzün binası, Özel Harekat Binası bombalanmış ve orada bizim 52 polisimiz şehit olmuşken hala bize kalkıp birileri diyorlar ki 'Niye olağanüstü hal ilan ettin?' Ne zaman edeceğiz olağanüstü hali, Türkiye battıktan sonra mı? Böyle bir şey olabilir mi? Bu, Türkiye’nin kendi iç meselesidir, kendi kararımızı kendimiz veririz. Fransa ne yapmıştır? Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine gitmiştir, işte malum yanılmıyorsam 15. madde olacak, 15. maddeyle ilgili oraya müracaatını yapmış ve onlar da kalktılar Fransa’nın talebini haklı buldular ve o istikamette kararı verdiler. Türkiye’nin attığı adım da bu.
Ama Fransa’da 3 kişi, 5 kişi, 7 kişi, 10 kişi terör örgütleri tarafından öldürüldüğü zaman binlerce kişiyi, uluslararası camiadan siyasileri davet etmek suretiyle Paris’te caddelerde yürüttüler. Peki, ben şu anda soruyorum, bize gelen bazı telefonlarda diyorlar ki; ‘geçmiş olsun’, ‘üzüldük’, ‘demokrasi mücadelesinde yanınızdayız’. Rahmetli babamın bir sözü vardı ve bizde bu söz çok da yaygındır, derler ki bizde; ‘Baban öldü, başın sağ olsun. Oğlum derdi, babasız başı ne yapayım.’"
Bu yaklaşımları sıcak ve dürüst bulmadığını ifade eden Erdoğan, "Bu serzenişimi bir demokratik serzeniş olarak dünya lütfen kabul etsin." şeklinde konuştu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Türkiye’de olağanüstü hal ilan edildi ve geçici olarak Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi de askıya alındı, bunu neden yaptınız acaba?" sorusuna, olağanüstü halin bütün yasal sürecin işletilmesini hızlandırmak için ilan edildiği yanıtını verdi.
Normal süreçte yapılması gerekenler noktasında çok hızlı bir mesafe alınamayacağını vurgulayan Erdoğan, "Şu anda bakın Fransa’da olağanüstü hal var mı? Var. 3+3+6 olmak üzere 1 yıllık olağanüstü hal ilan ettiler. İlk 6 ayı geride bıraktılar, şimdi ikinci 6 ay dilimine başladılar. Amerika’da eyaletlerde olağanüstü hal değil de sıkıyönetim türü ilan ettiler mi, ettiler. İşte Bavyera’da Almanya aynı şekilde ilan etti." ifadeleriyle örnekler sıraladı.
Suriye’deki gelişmeler
Suriye’deki son durumu değerlendiren Erdoğan, ülkede rejimle ve karşı terör örgütleriyle mücadele edildiğini vurguladı. DAİŞ’i cepheye alıp DAİŞ’e karşı olanların iyi terör örgütü diye tanımlanamayacağının altını çizen Erdoğan, "Onun için diyorum ki, bütün toplantılarda işliyorum; gelin dünyada terörün tanımını yeniden yapalım, teröristin tanımını yeniden yapalım. Yeniden yaparsak, o zaman bir ortak noktada mücadele platformunu oluşturmuş oluruz. Ama şu anda bir ortak mücadele platformu maalesef yok ve bunu başaramıyoruz." ifadelerini kullandı.
El Nusra’nın El Kaide’den ayrıldığına işaret eden Erdoğan, bunun özel değerlendirmeye tabi bir süreç olduğunu belirtti. Erdoğan, uluslararası camiaya terör örgütlerinin musibetinden kurtulmak için bu örgütlerin hepsini aynı masaya yatırma ve hepsine karşı ortak tavır alma çağrısında bulundu.
"Zarar süratle defedilecek"
Son 3-4 yıldır yaşanan endişeler nedeniyle örgüte karşı kontratakta çalışma yürüttüklerini, ellerinde çok ciddi birikimler oluştuğunu ve bu veriler üzerinden hareket ettiklerini anlatan Erdoğan, şu ifadeleri kullandı:
"Ve tabii bu bölücü terör örgütünün bu görüşmeleriyle de kim kimdir bu ortaya çıkıyor. Ve ciddi rakamlarla ele alabileceğimiz yurt dışına kaçışlar var. Yurt içinde aynı şekilde yer değiştirenler var. Bunları o bakımdan zaten biliyoruz. Şu anda da bu süreç hızla devam ediyor. Ama kaçamayanlar şu anda tabii ki yakalanıyor. Şu andaki bu tespitler, mesela gözaltı sayısına baktığımız zaman, bakıyorsunuz ki 20 bine yakın gözaltı var, 10 bine yakın şu anda tutuklu var, bunların henüz mahkeme kararları kesinleşmiş değil. Mahkeme kararları kesinleştikten sonra nihai tablo önümüze çıkacak. Yani şu andaki durum adeta bir oksijen çadırı, ama bu darbeyi kesinlikle püskürttük, ama bundan sonraki süreci de kontrol altına alabilmemiz için yargı sağ olsun bu süreçte dik durdu, dinamik durdu ve polis teşkilatımızla olan münasebetlerini iyi yürüttü.
Türk Silahlı Kuvvetlerimiz ana omurga olarak onlar şu anda durumun farkına çok daha iyi vardı ve onlar da bu noktada şu anda çok daha sağlıklı bir çalışmayı yürütüyorlar ve bundan sonraki süreçte özellikle gerek yargı gerek askerimiz gerek polisimiz gerek devlet burada yeniden bir yapılanmanın içerisine girmek durumundayız."
Yeniden yapılanmayla birlikte zararın süratle defedileceğinin altını çizen Erdoğan, yargıya ve hukuka ters herhangi bir adım atılmayacağını, her şeyin hukuk çerçevesi içerisinde yürütüleceğini söyledi.
Sürece ilişkin olarak, davet ettiği iktidar, ana muhalefet partisi ve bir diğer muhalefet partisi MHP’nin genel başkanlarıyla anayasal, yasal ve olağanüstü hal ile ilgili hangi adımların atılacağını 2,5 saatlik bir değerlendirmeyle tespit ettiklerini dile getiren Erdoğan, "Sağ olsunlar kendileri de bu konuda her türlü desteği vermeye hazır olduklarını ifade ettiler." dedi.
Kaynak: AA