Beyaz Hareket Koordinatörü, siyaset bilimci, Erdem Eren
Geçtiğimiz haftadan beri neredeyse tüm dünyanın gündemi ABD Başkanı Donald Trump’ın Kudüs’ü İsrail’in başkenti olarak kabul etmesi. Neredeyse tüm dünyayı ilgilendirmesinin ana sebebi ise üç semavi din olan İslamiyet, Hıristiyanlık ve Yahudilik için Kudüs’ün çok önemli bir yer olması ve uhrevi önemi. Hem bu önem hem de Kudüs’ün Orta Doğu’daki barış için kilit rol oynayacak olması bölgenin önde gelen aktörlerinden Türkiye ile Rusya’yı da yakından ilgilendiriyor.
Öncelikle dinsel açıdan bakacak olursak Türkiye Sünni Müslüman, Rusya ise Ortodoks Hıristiyan dünyanın önde gelen lider ülkelerinden. Diğer yandan Türkiye ile Rusya başta Suriye olmak üzere Orta Doğu’da barışın ve istikrarın yeniden tesisi için bir süredir ortak hareket ediyor. Kudüs’ün statüsü; hem dinsel açıdan hem de yeni savaşların başlamaması açısından Türkiye ile Rusya’yı oldukça endişelendiriyor.
Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan, Kudüs krizinin başladığı andan itibaren çok yoğun bir telefon diplomasisi yürüttü. İslam dünyasından çok sayıda liderle görüştüğü gibi, Katolik Hıristiyanların ruhani lideri Papa ve Ortodoks Hıristiyanların temsilcilerinden Rusya’nın Devlet Bakanı Vladimir Putin ile de görüştü. Erdoğan Kudüs’ün üç semavi dini yakından ilgilendirmesinden ötürü sadece İslam ülkelerini değil farklı dinden devletleri de krizin çözümüne davet ediyor. Bu görüşmelerin ardından önce 13 Aralık Çarşamba günü İslam İşbirliği Teşkilatı’nın Türkiye’de toplanacağı ardından Putin’in de Türkiye’ye geleceği açıklandı.
Rusya’nın gözlemci olarak İİT’nin toplantısına katılacağı bekleniyor. Putin Ankara’dan Kahire’ye geçecek ama İİT toplantısından çok önce Türkiye’ye gelmesi Erdoğan ile Putin’in Kudüs konusunda ABD ile İsrail’e karşı nasıl bir adım atılacağını detaylıca tartışacağını gösteriyor. İkilinin arasından çıkan kararlar İİT’nin toplantısında Türkiye’nin de tavrını daha net göstermesine vesile olabilir. Belki Rusya’da ABD ve İsrail’e karşı daha somut tepkiler gösterebilir. Türkiye özellikle Orta Doğu’daki dengeler açısından Rusya ile olan ilişkilerine bir süredir daha da dikkat ediyor. Bu noktadan ötürü Erdoğan ile Putin arasındaki bu ani zirvenin bizleri şaşırtmaması gerekiyor.
Şüphe yok ki zirvede sadece Kudüs de konuşulmaz bölgedeki son gelişmeler ile Suriye’deki son durumda ele alınacaktır. Aralarındaki son zirveden beri ABD’nin DAEŞ sonrasında da Suriye’de varlığını sürdüreceğini daha da net gösterdi. Bu konu da iki lider arasında muhakkak gündeme gelebilir.
Beyaz Hareket Koordinatörü, siyaset bilimci, Erdem Eren