...

Cumhurbaşkanı Erdoğan: Irak topraklarındaki PKK mevcudiyetinin sonlandırılması bağlamında Irak Hükümetiyle her türlü işbirliğine hazırız (ÖZEL)

Azerbaycan Materials 30 Ekim 2017 12:00 (UTC +04:00)
Cumhurbaşkanı Erdoğan: Irak topraklarındaki PKK mevcudiyetinin sonlandırılması bağlamında Irak Hükümetiyle her türlü işbirliğine hazırız (ÖZEL)
Cumhurbaşkanı Erdoğan: Irak topraklarındaki PKK mevcudiyetinin sonlandırılması bağlamında Irak Hükümetiyle her türlü işbirliğine hazırız (ÖZEL)

Trend takip edin

Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan Bakü ziyareti kapmasında , Azerbaycan haber ajanslarından olan Trend Haber Ajansı Türkiye ve Orta Doğu Masası Yönetmeni Rufiz Hafızoğlu’nun, Azerbaycan Devlet Haber Ajansı (AZERTAC) ve APA haber ajansının sorularını yanıtladı.

Türkiye-Azerbaycan ilişkileri ve gerçekleştirilen Yüksek Düzeyli Stratejik İşbirliği Konseyi Toplantısının önemine ilişkin yorumlarınız nelerdir?

Azerbaycan’la diplomatik ilişkilerimizin yeniden kuruluşunun 25. yıldönümünü bu yıl Ocak ayında kutladık. 25 yıl önce Can Azerbaycan’la yeniden kurulan ilişkilerimizin bugün stratejik ortaklık seviyesinde olması ise bizim için ayrı bir mutluluk ve gurur kaynağı.

Azerbaycan, bağımsızlığından bu yana geçen sürede, Umummilli Lider Haydar Aliyev’in çizdiği vizyon ve Cumhurbaşkanı İlham Aliyev’in dirayetli liderliği altında, bölgemizde istikrarın ve işbirliğinin aynı zamanda kültürlerarası hoşgörünün sağlam bir kalesi haline geldi.

Türkiye-Azerbaycan arasındaki stratejik ortaklığın ruhuna uygun olarak ikili ilişkilerimiz başta ekonomi, enerji, ulaştırma, askeri, savunma sanayi ve güvenlik konularını olmak üzere her alanda gelişmeye devam ediyor. Son olarak kardeşim İlham Aliyev’i D-8 Zirvesi sırasında özel misafir olarak İstanbul’da ağırladık.

Uluslararası örgütlerde görünürlüğümüzü daha da artırmamız gerekiyor. BM Güvenlik Konseyi daimi üyeliğinde halihazırda hiçbir Müslüman ülke temsil edilmiyor. Bu konuda da birlikte çalışmaya devam etmeliyiz.

YDSK sırasında gündemimizdeki bu konulara bakacağız. Konsey toplantımız vesilesiyle bir Protokol ile bazı anlaşmalar da imzalayacağız. Bu belgeler şüphesiz ki, mevcut ikili işbirliğimizin hukuki altyapısını daha da güçlendirecektir. Konsey toplantılarının her yıl düzenli olarak gerçekleşmesinden büyük memnuniyet duyuyoruz. Önümüzdeki yıl 7’nci toplantıyı bu kez ülkemizde yapacak, değerli kardeşim Cumhurbaşkanı İlham Aliyev'i bu vesileyle ülkemizde ağırlamaktan şeref duyacağız.

Sayın Cumhurbaşkanı Türkiye her zaman Dağlık Karabağ sorununun çözümü yönünde Azerbaycan'ın haklı tutumunu destekledi. Sorunun çözümü yönünde maalesef, çifte standartlar uygulanmaktadır. Sizce, Dağlık Karabağ sorununun çözümü için özellikle hangi ilkeler üstün tutulmalıdır ve sorunun çözümünün halen uzanmasında başlıca sebep nedir?

Yukarı Karabağ ihtilafı Azerbaycan’ın olduğu kadar bizim de kanayan yaramızdır. Ermenistan, Azerbaycan topraklarını işgaline son vermedikçe maalesef bu ihtilaf çözülemeyecektir. Azerbaycan’ın toprak bütünlüğü, egemenliği ve sınırlarının dokunulmazlığı temelinde işgal derhal sona ermelidir.

Ermenistan’ın işgalci politikalarının yanısıra son zamanlarda sivil halkı hedef alan provokasyonlarını da lanetliyoruz. Bu tür davranışlar bölgede barışın sağlanmasına hiçbir şekilde yardımcı olamaz.

Başta Minsk Grubu olmak üzere uluslararası toplumun Yukarı Karabağ sorunun çözümü için daha aktif çalışması gerektiğine inanıyoruz. Biz her konuda olduğu gibi, bu konuda da Azerbaycan’ın haklı davasında yanında durmaya devam edeceğiz.

Bakü-Tiflis-Kars demiryolu hattının açılış töreni yapılşyor. Bu adım; Türkiye, Azerbaycan ve Gürcistan’ın katılımıyla ulaştırma alanında yeni bir başlangıç olarak değerlendirilmektedir. Bu demiryolu hattının uzun zamandır arzu edilen Yeni İpekyolu projesinin bir parçası olma şansını nasıl değerlendiriyorsunuz?

Bugün Türkiye, Azerbaycan ve Gürcistan için olduğu kadar bölgemiz için de stratejik öneme sahip Bakü-Tiflis-Kars Demiryolu’nda ilk seferi yola çıkarıyoruz. Bu ilk seferle, artık Londra’dan Çin’e Orta Koridor üzerinden kesintisiz demiryolu bağlantısı kurulduğunu da ilan etmiş oluyoruz.

Halihazırda, Güney koridorda ve Kuzey koridorda deniz de dahil edildiğinde Çin’den İngiltere, Fransa, Almanya gibi Avrupa ülkelerine yük taşıma süresi yaklaşık 45 ila 62 gün sürmektedir. Aynı yük, BTK’nın hizmete girmesiyle Orta Koridor üzerinden 12 ila 15 gün içerisinde AB ülkelerine ulaşacaktır. Yani Çin tarafından AB’ye gönderilen yükler, BTK hattıyla birlikte eskiye oranla dörtte bir kadar zamanda yerine ulaşmış olacaktır.

Şu anda Çin üzerinden Avrupa’ya giden yük miktarı 240 milyon tonun üzerindedir. Ülkelerimizden geçen Orta Koridor’dan, bu yükün yüzde 10’unun taşınması halinde bile 24 milyon ton ilave yük taşınmış olacaktır. Bu yükün Bakü-Tiflis-Kars hattından taşınmasının diğer koridorlara göre 30 ila 45 gün daha avantaj sağlıyor olması ise nakliyeciler açısından tercih sebebi olacaktır.

BTK’nın sadece bu sebeplerle bile, Orta Koridor Ulaştırma Hattını tarihi İpek Yolu’nun gözde hattı yapmaya yeteceği kanaatindeyim. Bunun yanında, bölgemizde eşzamanlı olarak üzerinde çalışılan ulaştırma projelerinin tamamlayıcılığına ve birbirini güçlendirici özelliğine inanıyoruz.

Ekonomik avantajlarının yanında siyasi olarak barış, güvenlik ve istikrar, sosyal olarak refah getirecek, yük ve insan hareketliliği yanında bilgi hareketliliğiyle de ülkelerimizin beşeri gelişimine de katkı sağlayacaktır.

Güney Gaz Koridoru projesinin bir parçası olan TANAP projesinin inşaatı bugün itibariyle hangi aşamadadır? Bazen TANAP’ın “Türk Akımı”na rakip proje olması görüşü dile getiriliyor. Bu görüşü paylaştığınız noktalar var mıdır?

TANAP, Türkiye ve Azerbaycan’ın beraber geliştirdiği ayrıca Avrupa’nın enerji güvenliği bakımından da büyük önem taşıyan stratejik bir projedir. İnşaat çalışmaları planlanan şekilde devam etmektedir. İnşallah yakın zamanda bu projemizi de hizmete açmanın mutluluğunu yaşayacağız.

Enerji talep artışında OECD ülkeleri arasında dünyada Çin'in ardından ikinci sıradayız. Bu açıdan, TANAP Türkiye'nin her yıl hızla artan doğalgaz talebinin karşılanması açısından kritik öneme sahiptir. Ayrıca, Şah Deniz sahasındaki gazı Avrupa'ya taşıyarak Avrupa'nın enerji çeşitliliğine yapacağı katkı da tartışmasızdır. Türkmen gazının da bu projenin bir parçası olması için yoğun çaba harcıyoruz.

TANAP’ın birinci fazından aldığımız gaz miktarı Türkiye’nin önümüzdeki dönem gaz ihtiyacı haritasında yer alıyor. Öte yandan, Rusya’nın hâlihazırda Balkanlar üzerinden aldığımız gazı doğrudan Karadeniz üzerinden ülkemize sevk etme isteği çerçevesinde şekillenen Türk Akımı Projesi’nde de çalışmalarımız sürüyor.

Doğu Akdeniz ve Irak başta olmak üzere yeni projeleri değerlendirmeye de hazırız. Yapılan araştırmalarla Doğu Akdeniz gazı da kaynak çeşitlendirme çalışmalarımızda yeni bir alternatif durumuna geldi. Türkiye tüm bu tedarikçi projelerle sağlanan gazın, mali açıdan en uygun ve kısa mesafeyle Avrupa’ya taşınabileceği güzergâhta yer almaktadır. Ülkemizin doğalgaz ve enerji ticaret merkezi haline gelmesi için yeni yatırımlar yapmayı sürdüreceğiz.

Türkiye-Azerbaycan arasındaki ekonomik ilişkilerin geldiği nokta ve gelecekteki işbirliği alanları konusunda ne tür değerlendirmeler yapılabilir?

Türkiye ve Azerbaycan öncelikle kardeş ülkelerdir ve her alandaki ilişkilerimiz bu kardeşlik esasına göre şekillenmektedir. ,Bilfiil gerçekleşen karşılıklı yatırımlarımız 2016 yılının sonu itibariyle 23 milyar dolar düzeyinde olmuştur. Yatırımlarımızı beş yıl içinde 30 milyar dolar seviyesine çıkarma potansiyelimiz mevcuttur.

Elbette, küresel ekonomideki ve bölgemizdeki jeopolitik gelişmelerden hepimiz etkileniyoruz. Biliyorsunuz, Türkiye son dört yıldır kendisini zayıflatmayı hedefleyen pek çok farklı koldan saldırıların hedefi oldu. Ancak dimdik ayaktayız. Azerbaycan ise düşen petrol fiyatlarından etkilendi. Her zorluğun, içinde fırsatları da barındırdığına inanıyoruz.

Azerbaycan’ın petroldışı sektörleri geliştirme hamlesinin Sayın Aliyev’in vizyoner liderliği altında başarılı şekilde ilerlediğini görüyoruz. Yabancı yatırımların teşviki, büyük Türk şirketlerinin Azerbaycan’da yatırım yapması ve özelleştirme konularında da Azerbaycanlı kardeşlerimizle yakın işbirliği içinde çalışacağız. Bu amaçla önümüzdeki günlerde Türkiye’de DEİK’in de işbirliği ile bir Road Show etkinliği gerçekleştirilmesi için Ekonomi Bakanlıklarımız arasında çalışmalar yapılıyor.

Ayrıca Nahçıvan’la ticaretimizin canlandırılması, iş adamlarımızın teşvik edilmesi için de çeşitli önlemler aldık. 28 Ekim günü Ekonomi Bakanlarımız Iğdır’a gelerek işadamlarımızla buluştular; bu konuda alınan önlemler konusunda işadamlarımıza bilgi verdiler. Yakın zamanda Nahçıvan’la ticaretimizin gelişmesi hususunda somut neticelerini alacağımıza inanıyorum.

Ülkelerimizin bulunduğu bölgede gerginlik ve terör tehdidi devam ediyor. Ülkelerimiz arasında bu alanda işbirliğini derinleştirmek ve terör tehdidine karşı etkili önlemler almak için hangi imkanlar mevcuttur? Ayrıca, FETÖ ile mücadele bağlamındaki görüşleriniz nelerdir?

DAEŞ, PKK, PYD, YPG, DHKP-C ve MLKP terör örgütlerinden birinin diğerinden farkı yoktur. Bunların amacı birdir, o da Türkiye’yi zayıflatmaktır. Geçtiğimiz yıl FETÖ tarafından yapılan ve 250 vatandaşımızın hayatını kaybetmesine 2 bin 193’ünün ise yaralanmasına sebep olan tarihimizin en hain darbe girişimi de millet olarak, terör ve terör örgütleri karşısında tek yürek, tek vücut olmamız sayesinde başarısızlığa uğrattık. Değerli kardeşim Cumhurbaşkanı İlham Aliyev’e ve Azerbaycan halkına da bu hain örgüt karşısında gösterilen dayanışma için özel olarak teşekkür etmek istiyorum. Azerbaycan halkının 15 Temmuz gecesi bizlerle tek yürek olarak Türkiye’den gelen haberleri izlediğini, hain darbenin akamete uğratılmasını canı gönülden dilediğini biliyorum. Bu da Türkiye-Azerbaycan kardeşliğinin ne kadar güçlü olduğunu göstermektedir. FETÖ bulunduğu tüm ülkeler için tehlikedir. O nedenle Azerbaycan’ın FETÖ yapılanmasına karşı aldığı tedbirlerden memnuniyet duyuyoruz.

Her alanda olduğu gibi terörizm ile mücadele alanında da Azerbaycan ile yakın bir işbirliği içindeyiz. Yetkili kurumlarımız arasında istihbarat ve bilgi değişimi ile operasyonel işbirliği artarak devam etmektedir. Azerbaycan, yabancı terörist savaşçıların Suriye’ye geçişini engellemek bağlamında önemli bir noktadadır ve yararlı işler görmektedir.

Türkiye’nin bölgede gerçekleşen süreçlerle ilgili tutumu, herkesçe merakla izlenmektedir. Suriye ve Irak’ta yaşananlarla ilgili Türkiye’nin genel tutumu hakkında neler söylenebilir? Özellikle DEAŞ’ın yenilgiye uğratılmasından sonra Suriye ile ilişkiler, Irak Kürdistan’ı ve Kerkük’ün kaderiyle ilgili Türkiye’nin planları nedir? Bu kapsamda PKK ile mücadele konusunda görüşlerinizi alabilir miyiz?

Irak’ın siyasi birliği ve toprak bütünlüğünün korunmasına büyük önem atfediyoruz. Kuzey Irak’ta yaşananlar sadece Kürtleri değil, ayrıca Arapları, Türkmenleri ve diğer grupları ilgilendirmektedir. Unutmayalım ki Irak tek başına Kürt, Arap veya Türkmen olmadığı gibi, Kerkük ve Musul da sadece Kürt yerleşimi değildir.

IKBY, düzenlediği sözde referandumla uluslararası hukuku ve Irak anayasasını ihlal etmiştir. Maalesef Kürt Bölgesel Yönetimi bizim ve uluslararası toplumun tüm uyarılarına rağmen sözde referandumu düzenleme yolunu seçti. Bu şekilde sadece Irak'ın değil tüm bölgenin barış ve istikrarını tehlikeye attılar. Geçtiğimiz günlerde yaptıkları bazı açıklamalar, bize yavaş da olsa hatalarını anlamaya başladıklarını gösteriyor. Temennimiz bir an önce beklentileri karşılayacak adımları atmalarıdır.

Irak topraklarındaki PKK mevcudiyetinin sonlandırılması bağlamında Irak Hükümetiyle her türlü işbirliğine hazırız. Kerkük’te toplumsal huzur ve barışı bozmaya yeltenebilecek PKK terör örgütünün bu bölgede melce bulmasına vesile olanlar tarafımızdan sorumlu tutulacaktır. Irak Hükümeti’nin Kerkük’ü geri almasını ve PKK terör örgütüne müsamaha gösterilmeyeceğine, bunların mobilize edilmesinin savaş ilanı telakki edileceğine ilişkin açıklamasını memnuniyetle karşıladık.

Türkiye, ülkede kalıcı barış ve istikrarın tesis edilebilmesini teminen atacağı adımlarda Irak Hükümeti’nin yanında yer alacaktır.

Suriye’de ihtilafın ancak siyasi çözümle sona erdirilebileceğine olan inancımızı koruyoruz. Gerek Astana Süreci’nde, gerekse Cenevre toplantılarıyla Suriye’de ilerletilmeye çalışılan siyasi geçiş sürecine olan güçlü desteğimiz de devam edecektir.

İdlip çatışmasızlık bölgesine ilişkin müzakere süreci boyunca biz, muhalefetin garantörü sıfatıyla mutabakatın hayata geçirilmesinde belirleyici rol oynadık. Bunu yaparken sahadaki muhalif grupların yaklaşım ve değerlendirmelerini de dikkate almaya özen gösterdik.

Ateşkesin devamlılığını sağlamak amacıyla İdlib’e bir harekat gerçekleştirdik. Bu harekatla, Fırat Kalkanı Harekatı'yla kendimize bölgemizde açtığımız alanı İdlib'in güvenliğini sağlamaya yönelik yeni bir adımla daha ileriye taşıdık. Bu şekilde güvenliğimizi tehdit edenlere karşı her türlü tedbiri alabileceğimizi gösterdik. Güney sırımızda bir terör koridoruna asla izin vermeyeceğiz. Suriye’deki ihtilafın siyasi bir çözüme kavuşturulması konusunda elimizden geleni yapmaya devam edeceğiz.

Etiketler:
Son Haberler

Son Haberler