us savaş uçağını düşürüp, Türkiye ile Rusya’yı savaşın eşiğine getirenlerin Türkiye’ye yönelik benzer bir sabotaj hazırlığı içinde olduklarına dair çok güçlü şüpheler var. Yine FETÖ üzerinden, yine Atlantikçi çevrelerin talimatları doğrultusunda, bu kez Türkiye’nin Batı’sında, Ege’de Türk-Yunan krizi görüntüsü altında yeni bir çatışmanın fitili ateşlenebilir.
Bir süredir Türkiye ile Yunanistan arasında karşılıklı gerilim sözlerinin Ege’de kriz söylemlerinin, özellikle Yunan politikacıların Türkiye’ye yönelik savaş dili kullanmalarının arkasında bu senaryonun olduğu düşünülebilir. Afrin operasyonu devam ederken Genelkurmay Başkanı Org. Hulusi Akar’ın “Türkiye iki cephede birden savaşma gücüne sahiptir” açıklaması muhtemelen bu tehdidin algılanmasına işaret ediyordu.
Şu anki durum, Türkiye’ye dışarıdan bir şey yapamayanların yine içeriden, sistem içindeki nüfuz alanlarını kullanarak bir operasyonla kilitlemeye hazırlandıklarını gösteriyor. Muhtemel senaryo ise, Ege’de karşılıklı gerilim tırmandırılırken bir ‘kaza’nın meydana gelmesi, Türk donanmasının bir Yunan botu ya da gemisini vurması, bir anda AB ülkelerinin tamamı ile ABD himayesinde bir Batı cephesinin açılması, ülkemizin hem içerden hem dışardan büyük bir bunalıma sürüklenmesi.
ABD, SURİYE’DE TÜRKİYE’YE TUZAK KURDU
Elbette Türkiye’nin üzerine kalacak bu saldırıyı kimin yaptığı, Türkiye içinde hangi nüfuz çevrelerinin kullanıldığı, nasıl bir komplonun tezgâhlandığı uzun süre anlaşılamayacak. Tıpkı Suriye sınırında Rus savaş uçağının Türk Hava Kuvvetleri tarafından düşürülmesi gibi. O saldırı da, Türkiye’nin üzerine kalmış, devlet durumu açıklamaya çalışmış, daha sonra bunun tamamen ABD istihbaratının talimatıyla, TSK içindeki FETÖ’cüler tarafından planlanıp uygulandığı ortaya çıkmıştı.
Hemen ardından Türk-Rus ilişkileri kopmuş, o güne kadarki bütün kazanımlar sıfırlanmış, Türkiye Suriye’de tamamen ABD tezlerine mahkûm olmuştu. Son olarak ABD’nin Suriye’de aslında Türkiye’ye tuzak kurduğu anlaşıldı. Tabii bütün bu haritayı netleştiren 15 Temmuz saldırısı oldu. ABD ve Avrupa, İsrail ve bazı Arap ülkeleriyle birlikte, içeride FETÖ’yü kullanarak Türkiye’ye siyasi tarihinin en ağır saldırısını yaptı. O saldırıyla Türkiye yeniden ABD eksenine çekilecek, küçültülecek, Trakya ayrılacak, Doğu ve Güneydoğu Anadolu kopartılacaktı.
RUSYA İLE YENİ BAŞLANGIÇ, ABD-İSRAİL OYUNUNU BOŞA ÇIKARDI
O gece, 15 Temmuz darbe girişimi boşa çıkarılmasaydı, ülkenin parçalanması sağlanacak, Türkiye açıktan İran’la savaşa sürüklenecekti. İşi planlayanlar, Türk-Rus ilişkilerini bozmuş, İran ile savaş hazırlıklarını yapmıştı. FETÖ-PKK ve DEAŞ bu projede koordineli bir şekilde kullanılmıştı. Ancak o gece tarih tersine döndü ve bütün planları sıfırlandı. Türkiye ve Rusya yeni bir başlangıç yaptı; İran’la üçlü mekanizma kurarak Suriye’de inisiyatifi ele aldı. Bundan sonra ABD ve İsrail’in Suriye’ye yönelik bütün tezleri çöktü. Türkiye’nin Fırat Kalkanı ve Afrin operasyonları bu gerçeğin görülmesinin sonucudur.
İçeride başarılamayan plan bu sefer Suriye’nin kuzeyinde devreye alındı. PKK/PYD kullanılarak, İran’dan Akdeniz’e uzanan, Türkiye karşıtı büyük bir cepheye dönüştü. Ancak Afrin operasyonuyla bu plan da boşa düştü. Koridorun Akdeniz kapısı kapatıldı. Meselenin bir terör meselesi olmadığı, o kuşakta ülkemize karşı topyekûn savaş hazırlığı yapıldığı, Afrin’in denetim altına alınmasıyla daha da net anlaşıldı. Şimdi ABD Fransa’yı da Suriye’ye çağırarak Türkiye ve Rusya’ya karşı yeni bir Suriye mesaisi başlatmaya çalışıyor.
Onlar Afrin operasyonunun çok uzun süreceğini, Türkiye’nin orada kilitlenip hareket edemeyeceğini düşündüler. O bölgeden Türkiye içine operasyona niyetlendiler. Ancak hızla tamamlanan operasyon için yeni hedefler belirlendi. Türkiye Fırat’ın doğusuna yönelik kararlı açıklamalar yapmaya başladı.
İRAN SINIRINA KADAR TEMİZLENMELİ, EGE’DE TEYAKKUZA GEÇİLMELİ
FETÖ ile içerden yıkamadıkları, terör kuşağı ile güneyden çevreleyip diz çöktüremedikleri ülkemize karşı bu kez Batı’dan taarruz hamlelerine yöneldiler. İşte tam burada, Ege’de bir Türk-Yunan çatışması, Rus jetinin düşürülmesine benzer şekilde bir Yunan gemisinin batırılması senaryosu öne çıkmaya başladı. Türkiye’nin çok dikkatli olması, bu senaryoları boşa çıkaracak adımlar atması ve yeni bir cephe açılmasına asla izin vermemesi gerekiyor. Yeni tehditler şöyle sıralanabilir:
1. Türk-Rus ilişkilerini yeniden sabote etmek.
2. İçerde AK Parti-MHP ittifakını boşa çıkarmak.
3. Suriye’nin kuzeyinde Fransa ile birlikte Türkiye’yi kuşatmaya dönük yeni hamleler yapmak.
4. Ege’de büyük bir fırtına koparmak.
Bunların tamamı ülkemizi içerden çökertmeye, küçültmeye, büyük tarih yükselişini boşa çıkartmaya dönük çokuluslu projelerden bazılarıdır. Saldırı her cephedeyse savunma da her cephede olacaktır. Onlar ne yaparsa yapsın, Türkiye’nin büyük yürüyüşü durdurulamayacaktır.
2019 seçimlerine kadar uygulamayı planladıkları ne kadar senaryo varsa ellerinde patlayacaktır. Öyleyse, Afrin ile başladığımız süreç devam etmeli, İran sınırına kadar bütün sınır hattı temizlenmeli, ancak bu sefer, belki de ilk kez Ege’de olabileceklere karşı teyakkuza geçilmeli.
Bedeli ne olursa olsun Türkiye asla tereddüt etmemeli, FETÖ ve PKK üzerinden içerde kurulacak yeni tezgâhlara, ABD ve Avrupa’nın dışarıdan sıkıştırmalarına, bazı Arap ülkelerinin Suriye üzerinden yürüttükleri sabotajlara savunma ile değil taarruzla karşılık verilmeli.
Bunun başka hiçbir yolu yok.
“GİZLİ HARİTACILAR”IN TEZGÂHI BOZULACAK!
Türkiye, FETÖ ya da PKK/PYD üzerinden yeni bir sabotaja, yeni bir çokuluslu saldırıya, yeni bir “içeriden operasyon”a, “gizli haritacılar”ın sinsiliklerine tahammül etmeyecek, bu büyük tezgâhı da bozacaktır.
2019 seçimleri öncesi bütün şer odakları harekete geçiriliyorsa, bu ülkenin bütün dinamikleri de harekete geçecektir.
Ege’deki bu tehlikeye bir kez daha dikkat çekiyor, olağanüstü hassasiyet çağrısı yapıyorum.
İbrahim Karagül
Yeni Şafak