UFUK Çoşkun
Ülkelerini her fırsatta yabancı işgal güçlerine şikâyet ediyorlar. Çanakkale'de düzenledikleri kurultaydan HDP ile ittifak önerisi çıkıyor. Vekillerinden biri çıktığı bir televizyon kanalında “Erdoğan'ı yargılayacağız” diyerek tehdit ediyor bir diğeri teröristlerin korkulu rüyası haline gelen SİHA ve İHA'ları eleştirerek “savaşın da bir ahlakı vardır” diyor!
Kuzey Irak'ta gerçekleşecek olan muhtemel referanduma İsrail ile birlikte destek veriyorlar.
ABD'nin bugüne kadar yaptığı 500 kadar drone saldırısında 2.374 sivil öldürüldü. Peki, CHP'den bu konuda tek bir itiraz duydunuz mu? Dün Müslümanları ülkeden süpürmek için yola çıkan CHP bugün de aynı kararlılıkla yoluna devam etmektedir.
Gelinen noktada artık bir siyasi parti gibi değil “küresel çetenin Türkiye şubesi” gibi faaliyet yürütmektedir. Türkler ile Amerikalıların arasında gerçekleşen bu savaşta safını ABD'den yana koyan CHP bir Türk partisi olamaz!
Ne hazindir ki Haziran seçimlerinden sonra bu partiyle koalisyona yeltenen siyasiler CHP'nin küresel çetenin gönüllü acentesi gibi faaliyet yürüttüğünü çok iyi biliyorlardı. Erdoğan'ın ifadesiyle hesabi olanlardı bunlar!
Hesapları; CHP, FETÖ ve PKK ile uzlaşarak bir blok halinde küresel çetenin Orta Doğu'yu “Balkanlaştırma” projesine hizmet etmekti. Öyle ki buna mani olan Erdoğan'ın tasfiye edilmesi birinci gündem maddeleriydi.
Hatırlayalım, dönemin başbakanının Yüce Divan oylaması için çağırdığı vekilleri “Gidin aklanın, Cumhurbaşkanı'nın da haberi var” şeklindeki teklifi/telkini eğer Egemen Bağış'ın telefonuyla deşifre olmasaydı yani o gece Egemen Bağış, Cumhurbaşkanı'nı arayıp işin esasını sormamış olsaydı tereyağından kıl çeker gibi kolaylıkla Erdoğan engelini aşabileceklerini düşünüyorlardı. Çok şükür ki bu olmadı.
ABD yargısından Sarraf davasına sanık olarak dâhil edilen eski Ekonomi Bakanı Zafer Çağlayan hakkında tutuklama kararının çıkması kuşkusuz doğrudan Türkiye'ye yönelik bir operasyondur. İçerideki demokrasiperver liberaller ve FETÖ, CHP, PKK gibi piyonlar eliyle rejim değişikliği mümkün olmadığı için artık küresel çete operasyonlarını kendi yürütüyor.
Bugün Erdoğan'ı tasfiye etmekle birlikte doğrudan ülkeyi bölme ve iç çatışma ortamıyla kontrol altına almanın yollarını arıyorlar. Çünkü artık içeride küresel çetenin piyonlarına göz açtırmayan ve kolaylıkla tuzağa düşmeyen yeni bir sosyoloji oluştu. Hedefleri bu sosyolojinin kimyasını bozmak. Bahaneleri hazır; o lanet olası, bölücü demokrasi!
Batının demokrasisi bölücüdür. Demokrasi Irak'a girdiği gün ülkeyi üçe bölmedi mi? Eski CIA Başkanlarından Michael Hayden CNN'e yaptığı açıklamada “halen Orta Doğu'da yeniden oluşum dönemindeyiz. Haritalar yeniden çizilecek. Savaşın iki cephesi var. Biri yakın savaş diğeri derin savaş” demekteydi.
Kudüs İbrani Üniversitesi'nden Israel Shahak ve Yediot Ahronot gazetesinden Nahum Bamea da demokrat(!) Batı'nın düzenleyeceği anti-İslami Haçlı seferlerine öncülük yapacaklarını dillendiriyorlar.
Irak, Afganistan, Libya, Suriye, Yemen, Somali ve birçok ülke ABD'nin demokrasi getiren uçakları marifetiyle parçalandı. Ülkelerin demografisi değiştiriliyor. Birçok ülkede ideolojik, dini, mezhepsel ve etnik farklılıklar toplumları kutuplaştırıyor. Artık herhangi bir bölgede Müslüman katliamı yaşanırken sessizliğe bürünen ve kendi beka derdine düşen ülkeler var.
Belli ki demokrasi sırası şimdi de Kuzey Irak'ta. İsrailli ve CHP'li demokratlar(!) Kürtlerin de bir devleti olsun diyerek referandumu dört gözle bekliyor ve destekliyor. 1994 yılında İsrail'deki Kürt Kibbutzların yapılan bir anlaşma çerçevesinde pilot bölge seçilen Urfa ve Diyarbakır'a yerleştirilmeleri projesinden günümüze pek bir şey değişmedi. İsrail, kendi çıkarlarına hizmet edecek Kürtlerin peşinde.
PYD deseniz Afrin'de camileri kapatıp yerine Alevi merkezleri açmaya başladı. Başından beri mazlumların yanında yer alan ve küresel çetenin tuzaklarına direnen Türkiye ise bugün namlunun ucundaki ülke durumundadır. Hedef topyekûn Türkiye'dir.
Bu yüzdendir ki içeride Kürtçüsü, İslamcısı, muhafazakârı, liberali, ülkücüsü, solcusu, sağcısı ülkeyi teslim etmek için aynı safta toplandı. Dolayısıyla perde arkasında Erdoğan düşmanlığı yapan bu tür sahtekârlarla değil Türkiye ortak paydasında birleşen yerli ve milli duruş sergileyen hemen her kesimden insanla birlik olmanın yolarını aramalıyız.
Kaynak -Milatgazetesi