...

Almanya terör örgütlerinin barınağı olmamalı

Yorum Materials 14 Haziran 2017 08:44 (UTC +04:00)
Almanya terör örgütlerinin barınağı olmamalı
Almanya terör örgütlerinin barınağı olmamalı

Trend takip edin

Avrupa Birliği'nin lokomotifi, 2016 yılının ihracat şampiyonu olan üretim devi Almanya, başta iktisadi yön olmak üzere hayatın birçok alanında ilerleme sağlayarak başarıyı yakalamış güçlü bir ülkedir. Türkiye ile geçmişe dayanan ve tarihsel yakınlığı olan stratejik bir müttefikidir. Birinci ve ikinci Dünya Savaşı'ndan sonra birçok şehrinde taş üzerinde taş kalmamış, yardıma en çok ihtiyaç duyduğu zaman da Anadolu insanı gelmiş, yıkık ve harabe Almanya'nın kalkınmasında gece-gündüz demeden çalışarak alın teri dökmüştür.

1961'de imzalanan "Türk İşgücü Anlaşması" ile ilk resmi işgücü göçü başlamış, günümüzde ise Türklerin sayısı 3.5 milyona ulaşmıştır. Bu insanların kahir ekseriyeti Almanya'yı ikinci vatanı olarak kabul etmektedirler. İlk zamanlar gelenlerin sağlıklı ve çalışabilir olması kriterini öne çıkaran Almanlar, zaman içinde ekonomik yönlerden gelişip, toparlandıkça ideolojik kriterler aramaya başlamışlardır. Türkiye'den gidip Almanya'da yer bulan Ermeni, Yezidi, Süryani gibi inanç yönünden farklılıkları olan değişik etnik gruplar hep kabul görmüşlerdir. Cem evlerinin ibadethane statüsü kazanması düşüncesi bile Almanya merkezli Alevilerin çabalarıyla şekillenmiştir. Dolayısıyla senelerdir Kandil'den, günümüzde de Pensilvanya'dan referanslı olan teröristler kolaylıkla iltica ve oturum hakkını elde etmişlerdir. Kısaca Türkiye'ye zarar verebilecek yapı ve terör gruplarına karşı Almanya'nın yaklaşımı hep farklı parametrelerde seyretmiştir.

Bölücü örgüt PKK, Almanya'da resmi olarak kağıt üzerinde terör örgütü listesinde yer almasına rağmen hakikat ve uygulamada durum hiçte böyle değildir. PKK Almanya'da kamu yararına çalışan sivil toplum kuruluşlarından daha fazla özgürlük alanına ve hareket serbestisine sahiptir. Örgüt fiili olarak her türlü çalışmayı yapar, dilediği gibi militan toplar, istediği şekilde haraç ve bağış alır. Günlük çıkarılan gazetesi, birçok internet sitesi sansürsüz olarak yayınlanır. Değişik isimler altında kurulan dernekleriyle sesini kitlelere duyurur. Berlin, Hamburg, Köln gibi büyük kent merkezlerinin ana meydanlarında muhtelif zamanlarda miting ve gösteri düzenler, propaganda yapar. Şimdi aktüel olarak 15 Temmuz Darbesi'nin failleri, terör örgütü FETÖ yapılanması da Almanya'nın kanatlarının altına girmiş vaziyettedir.

Terör örgütü DEAŞ'a hiçbir müsamaha ve tolerans göstermeyen Almanya, söz konusu Türkiye olunca birlik ve bütünlüğüne kasteden, istikrarını zedeleyen PKK, FETÖ, DHKP-C, sol ve komünist gruplar, dini referans aldıklarını iddia eden militanların sığındıkları bir barınak haline gelmiştir. Yoksa zikredilen bu terörist grupların hepsinin Almanya'yı seçmeleri bir tesadüf olabilir mi? Almanya'da yaşayan diğer örgüt mensupları gibi PKK'dan da 4500 kişi hakkında kovuşturma varken sadece 3 tanesinin iade edilmesi hukuk devleti olarak nasıl açıklanabilir?

Almanya'nın önderliğindeki Avrupa Birliği, genişlemesini Türkiye ile değil de, Kandil ve terör örgütleriyle mi yapmaya çalışmaktadır acaba bilinmiyor? Türkiye'de yaptıkları eylemlerle masum ve günahsız insanları katleden, üstlerine bomba yağdıran, asker ve polisi şehit eden her gün kan döken teröristleri ülkesinde barındıran ve destekleyenler onların eylemlerine ortak olmuş sayılmazlar mı? Avrupa Birliği'ne uyum müktesebatı ve açılan fasıllarla yıllardır demokratikleşme, özgürlükler ve insan hakları söylemleriyle Türkiye'yi yetersiz bulan Almanya pratikte uyguladıklarıyla ne kadar da çelişiyor…

Almanya, Türkiye karşıtı siyasetiyle bütün değerlerini ayaklar altına alıp, diktatör yaftasıyla toplumda algı oluşturduğu gibi, Cumhurbaşkanı Erdoğan düşmanlığıyla da kitleleri mobilize ediyor. Ayrıca önümüzdeki referandumda oy verme hakları bulunan yaklaşık 1.5 milyon Türk vatandaşına hitap etmek için giden, Türk hükümeti bakanlarının mitinglerini iptal ediyor, konuşma yapmalarına izin vermiyor. Böyle yaparak ülkesinde yaşayan milyonlarca Türk'ü adeta yok saymakta, özgürlük alanlarını kısıtlamaktadır. Ditib'e bağlı camilerde imamlık yapan hocaları ajanlıkla suçlayarak itham ediyor, evlerine baskınlar düzenliyor. Solingen faciasında olduğu gibi, birçok Türk'ün evleri kundaklanarak ateşe veriliyor, failler bulunamıyor. Yaşanılan hadiselerin çok azı kamuoyu ile paylaşılıyor, ardından hemen örtbas ediliyor. Türkleri hedef alan NSU cinayetleri bir türlü aydınlatılamıyor. Tüm bu yaşanan gelişmeler Almanya'da yabancı sorunu değil de, Türk ve Türkiye problemi olduğunu gösteriyor. Haliyle bu durum orada yaşayan yurttaşlarımızın ülkeye olan bağlılıklarını da zedelemektedir.

Türkiye'nin, bölgesinde kuvvetli bir güç, gelişmiş bir ekonomiye sahip olmasını istemeyen, yaşanan gelişmelerden hiç hazzetmeyip Avrupa Birliği'nin sibobunu patlatacak bir engel olarak gören, Türk hükümetinin müttefikleriyle yaptığı anlaşmaları ve bölgesinde uyguladığı politikaları Osmanlı'nın yeniden canlanışı ve dirilişi olarak algılayan Almanya, endişe ve vehimleriyle sağlıklı karar alamamaktadır. Teröre yaklaşımı da, bakışı da çok farklıdır. Kendi topraklarında terör eylemi yapanları terörist olarak değerlendirirken, Türkiye gibi rakibi gördüğü ülkelerde eylem yapan teröristleri özgürlük savaşçısı, haklarını talep eden mazlum kesim olarak nitelendirmektedir.

Türkiye-Almanya dostluğuna sadece Türkiye'nin ihtiyacı yok.. Şu çok iyi bilinmelidir ki; İslam ülkeleriyle sıkı bir bağ kurmanın, enerji yollarına yakın olmanın ve Avrupa'nın güvenliğini sağlamanın yolu Türkiye ile yakın olmaktan geçer...

Güngör Gökdağ

Etiketler:
Son Haberler

Son Haberler