Azerbaycan/Bakü/Trend Haber Ajansı Türkiye Masası
CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu, "Yenikapı'ya gitmekten pişman değilim, niye pişman olayım? Orada söylediklerimin tamamı doğrudur, tamamına bugün de katılıyorum, altına imzamı atıyorum" dedi
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, "Fetullah Gülen, Amerika'da. İdamı gündeme getiriyorsun, Fetullah Gülen iade edilmesin diye. Hem iç politikada kullanıyorsun bunu hem de Fetullah Gülen'in iadesini istemediğini dolaylı olarak ifade ediyorsun. İdamı gündeme getirdiğiniz andan itibaren Fetullah Gülen'in iade edilmemesinin kapısını açmış oluyorsunuz, yani karşı tarafın elini güçlendirmiş oluyorsun. Bu yanlış yol." dedi.
Kılıçdaroğlu, Rusya'nın Sesi Radyosuna canlı yayın konuğu olarak, gündeme ilişkin soruları yanıtladı.
AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Yasin Aktay'ın, Fetullahçı Terör Örgütü (FETÖ) ile ilgili "Biz hadi saftık bilmiyorduk, CHP terör örgütü olduğunu biliyordu" sözlerinin hatırlatıldığı Kılıçdaroğlu, "İktidarda olan onlar, ülkeyi yönetiyorlar, Milli Güvenlik Kurulu toplantısına ben katılmadım, bana sunum yapılmadı, onlara yapıldı. FETÖ'nün himmet parası topladığı, tehlikeli olduğu onlara anlatıldı. Onlar bunu hiç dinlemediler, kandırıldıklarını söylediler. Ben, Yasin Beyin bir Aziz Nesin kitabı okuduğunu, onun etkisinde kalarak bir demeç verdiğini düşünüyorum." karşılığını verdi.
"AK Parti içerisinde ByLock kullananların isimleri siz de var mı? Neden açıklamıyorsunuz?" sorusunu Kılıçdaroğlu, "Dört bakan ve çok sayıda milletvekili var. Elde bu tür bilgiler var ama bunların belgeyle desteklenmesi gerekiyor. Biz, ByLock şifresi çözülüp, buradan bilgi elde ediliyorsa, bunların neden kamuoyuna açıklaması yapılmıyor iktidar tarafından, bunu sorgulamak istiyoruz." diye yanıtladı.
ByLock kullananların isimlerinin seçilerek cumhuriyet savcılıklarına bildirildiğini ileri süren Kılıçdaroğlu, "Koruma kalkanı var. Milletvekilleri, bakanlar, belli kişiler korunabiliyor." iddiasında bulundu. Kılıçdaroğlu, ByLock'dan elde edilen bilgilerin tarafsız, uluslararası saygınlığı olan bir kuruluş aracılığıyla kamuoyuna açıklanması gerektiğini söyledi.
"CHP Parti Meclisi bildirisiyle ilgili suç duyurusu yapıldı. CHP Genel Başkanı olarak günün birinde tutuklanacağınızı ya da CHP'nin kapatılacağını düşünüyor musunuz?" sorusu üzerine Kılıçdaroğlu, "Baskıcı yönetimler sıkıştıkça demokrasiyi dillendiren, savunan kişileri, kitleleri susturmak ister. Susturmanın yolu da tutuklarsınız, gözaltına alırsınız, medya organlarını susturursunuz, haber yaptırmazsınız. Adalet ve Kalkınma Partisi de 15 Temmuz sonrası demokrasiden, özgürlüklerden söz etti, 'Hakimiyet kayıtsız, şartsız milletindir.' dedi ama bugün geldiğimiz nokta, 15 Temmuz sonrası söylemlerin tam aksinin yapıldığı noktadır. Bu bağlamda bize saldırmalarını, bizi eleştirmelerini gelişen süreç içerisinde gayet doğal görüyorum." değerlendirmesinde bulundu.
Kılıçdaroğlu, 15 Temmuz sonrası TBMM'de, Taksim'de, Yenikapı'da söylediği "demokratik parlamenter sistem, halkın direnme hakkı" sözlerinin alkışlandığını anımsatarak, "Aynı şeyleri CHP'nin Parti Meclisi söyleyince kıyamet koptu. Neden? Çünkü kendilerine göre 15 Temmuz sürecinden sonra bugün gelinen noktada artık risk yok ve dolayısıyla artık yeniden CHP'ye saldırma dönemi başladı." ifadesini kullandı.
"AK Parti, sizi dava edip, tutuklatacak bir güce sahip midir? Günün birinde tutuklanacağınız endişesini taşıyor musunuz?" sorusuna, Kılıçdaroğlu, "Baskıcı dönemlerde Bülent Ecevit, Deniz Baykal tutuklanmıştır, hapse atılmıştır, sorgulanmıştır, mahkemeye çıkarılmıştır. Bugün yaşadığımız koşullar, benzer koşullardır. Her zaman, her ortamda gözaltına alınabiliriz, tutuklanabiliriz. Çünkü mahkemeler bağımsız değildir, siyasi otoritenin talimatına göre karar vermektedir. Siyasi otorite, yani AKP, yargıyı toplumu sindirmek için sopa olarak kullanmaktadır. Bu tablo ortadayken, 'Hayır, kimse bana dokunamaz.' diye bir söylem dile getirmeyi çok doğru bulmuyorum." yanıtını verdi.
"BENİM ÖLDÜRÜLMEM Mİ GEREKİYOR"
"Size Artvin'de bir saldırı girişimi oldu. Daha öncesinde de bir camide önünüze kurşun atılmıştı. Partinizin çeşitli kademelerindeki kişiler saldırıya maruz kaldı. Size saldıranlar kimler, neden açığı çıkmıyor?" sorusuna üzerine Kılıçdaroğlu, "Camide bir kurşun üstüme atıldı. Bu, Başbakanın önünde oldu. Bu kurşunu atan kişiler, polis kıyafeti giyerek, Başbakan ile konuşuyorlardı. Bütün polislerin gözü önünde oldu. Dolayısıyla bu, iktidarın bilerek ve destekleyerek yaptığı bir uygulamaydı. Başbakan'ın, polislerin yanında, o kişi yakalanmıyor, gözaltına alınmıyor. Aynı işlem Başbakan'a yapılsaydı ne olurdu?" açıklamasını yaptı.
"Bu kişi neden hemen yakalanmadı, cezalandırılmadı? Neden serbest bırakıldı? Benim öldürülmem mi gerekiyordu onun tutuklanması veya gözaltına alınması için?" diye soran Kılıçdaroğlu, bu olayın bilerek ve istenerek gerçekleştirildiğini savundu.
CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu, "Siz, kendinize yönelik bir suikast ihtimali olduğunu düşünüyor musunuz?" sorusu üzerine, "Her an olabilir, bu konuda bir şey bilmiyoruz." dedi.
"15 Temmuz'dan sonra Yenikapı'da düzenlenen mitinge niçin gittiniz? Pişman mısınız? Kandırıldığınızı düşünüyor musunuz?" sorusunu Kılıçdaroğlu, "Yenikapı'ya gitmekten pişman değilim, niye pişman olayım? Yenikapı'da 12 madde halinde, bir daha Türkiye'nin bir darbe olayıyla karşılaşmaması için nelerin yapılmasını gerektiğini tek tek açıkladım. Orada söylediklerimin tamamı doğrudur, tamamına bugün de katılıyorum, altına imzamı atıyorum." diye yanıtladı.
"YARATILAN ATMOSFER YARGIYI DA ETKİLEDİ"
"HDP eş genel başkanları tutuklandı. Dokunulmazlıkların kaldırılmasından dolayı gelinen noktada bir yanlış yapıldığını düşüyor musunuz?" sorusunu cevaplarken de Kılıçdaroğlu, CHP'nin parti programında kürsü dokunulmazlığı hariç, bütün dokunulmazlıkların kaldırılmasının öngörüldüğünü hatırlattı.
Kemal Kılıçdaroğlu, görevi devam eden bir milletvekilinin tutuklanması durumunda, onun temsil hakkının elinden alınmış olacağını ifade ederek, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Bizim itiraz ettiğimiz nokta bu. Yargılamayı yaparsınız ama dönem sonuna ertelersiniz tutuklanmasını, dolayısıyla dönem sonunda gereğini zaten yaparsın. Eğer daha baştan temsil yetkisini alırsanız kişinin, dolayısıyla ona oy veren halkı cezalandırmış oluyorsunuz. Bunu biz söylemiyoruz, Anayasa Mahkemesi kendi kararında söylüyor."
"Anayasa Mahkemesi, Türkiye'de güvenilir bir kurum mudur, yoksa bağımsızlığını yitirmiş midir?" sorusuna Kılıçdaroğlu, şöyle yanıt verdi:
"Üzülerek ifade edeyim, 15 Temmuz darbe girişiminden sonra yaratılan atmosfer yargıyı da etkiledi. O kadar ki gözaltına alınıp, tutuklanma talebiyle mahkemeye sevk edilen herkes bir anlamda tutuklandı ve hapse atıldı. 'Eğer tutuklamazsam bana da FETÖ'cü derler ve benim de geleceğim tehlikededir' endişesi bu atmosfere hakim oldu. Anayasa Mahkemesi'nin kendi iki üyesiyle ilgili verdiği karar, Kanun Hükmündeki Kararnamelerin iptaliyle ilgili verdiği karar, vahim bir karardır."
"Başkanlık sistemine CHP'nin bakışı" sorulan Kılıçdaroğlu, "Kategorik olarak biz başkanlık sistemine karşıyız. AKP'nin getireceği başkanlık sistemini bilmeden, o konu hakkında yorum yapmanın doğru olmadığını söyledim. Ayrıntıları bilmiyoruz. Cumhurbaşkanı yemininden tutun, pek çok konu, kural değişecek. Bir metni görelim, bakalım bu metinde neyi öngörüyorlar, ondan sonra kalkıp düşüncelerimizi ifade edelim." değerlendirmesini yaptı.
"DEMOKRASİ KURALLARI İÇERİSİNDE MİTİNG YAPARIZ"
Kılıçdaroğlu, idam tartışmalarına ilişkin ise şunları söyledi:
"Bir milyonu aşkın mağdur aile var, yazık, günah bu ailelere. Fetullah Gülen, Amerika'da. İdamı gündeme getiriyorsun, Fetullah Gülen iade edilmesin diye. Hem iç politikada kullanıyorsun bunu hem de Fetullah Gülen'in iadesini istemediğini dolaylı olarak ifade ediyorsun. Yoksa neden idamı gündeme getirsin? İdamı gündeme getirdiğiniz andan itibaren Fetullah Gülen'in iade edilmemesinin kapısını açmış oluyorsunuz, yani karşı tarafın elini güçlendirmiş oluyorsun. Bu yanlış yol. Gülen'in iadesini isteyeceksiniz, 'Ben Türkiye'de yargılayacağım, idam yok bizde, gelsin hesabını versin.' diyeceksiniz."
Kılıçdaroğlu, "CHP muhalefetini sokağa kaydıracak mı? Neler yapacak?" sorusu üzerine de, "Elde sopalarla, karşı tarafta korku yaratarak sokağa çıkmak tamamen yanlış ve böyle bir şeyin içinde CHP asla olmaz. Bizim yapacağımız, demokrasi kuralları içerisinde mitingse miting yaparız. Nitekim önümüzdeki günlerde Adana'da yapacağız bir mitingi. Cumhuriyete, Atatürk'e, laikliğe, demokrasiye sahip çıkmak isteyen, ülkenin birliğini ve bütünlüğünü savunan herkesi mitingimize davet ediyoruz. Biz, o mitinge CHP bayrağı da götürmeyeceğiz, bu konuda da karar aldık. Amacımız, bu ülkede birliği, bütünlüğü, beraberliği sağlamaktır." diye konuştu.
"Türkiye'nin bölünme riski var mı?" sorusu üzerine Kılıçdaroğlu, Türkiye'nin iyi yönetilmediğini savunarak, iyi yönetilmeyen bir ülkenin de her türlü riske açık olacağını ifade etti.
Kılıçdaroğlu, "Eğer Türkiye iyi yönetilseydi, 14 yılın sonunda neden Türkiye bir darbe girişimiyle karşı karşıya kaldı? Darbe girişiminde bulunanları, devletin üst makamlarına, kadrolarına yerleştirenler kimler? 'Biz kandırıldık.' deyip, bu işin içinden kolay kolay sıyrılabilir misiniz? Peki yarın yargılananlar çıkıp mahkemeye, 'Bu ülkenin Cumhurbaşkanı gibi devletin bütün sırlarına vakıf bir kişiyi kandırdılar, ben devletin bütün sırlarına vakıf değilim, beni de kandırdılar, o yargılanmıyor, benim de yargılanmamam gerekir.' derse, ne diyeceksiniz? Onu ertesi gün serbest bırakmanız lazım." değerlendirmesinde bulundu.
"HÜKÜMETİN HABERİNİN OLDUĞU KESİN"
Darbeyi yöneten kişilerden Mehmet Dişli'nin Genelkurmay Karargahı'nda kalması için özel yasa çıkarıldığını iddia eden Kılıçdaroğlu, "Peki bunu orada tutan irade, siyasi bir irade değil mi?" diye sordu.
Kemal Kılıçdaroğlu, "Türkiye'de darbe olmadı, başkanlık sistemine gidilsin diye bir kurgu yapıldı diye düşünenler var. Gerçekten bir kurgu mu yapıldı?" sorusuna, "Bu kadar kapsamlı bir örgütlenmeden, darbeden... Bir askeri yetkilinin, MİT'e gidip, 'darbe olacağını bildirmesi' gibi gerçekler de su yüzüne çıktı. Önümüzdeki süreç içerisinde bu konu biraz daha netleşecektir. Kaygıları, kuşkuları haklı kılan bazı gelişmeler var ama bunları yüzde 100 doğrudur diye dillendirmeyi doğru bulmuyorum. Hükümetin haberinin olduğu kesin." yanıtını verdi.
"Darbe girişimi neden engellenmedi?" sorusu üzerine de Kılıçdaroğlu, "Ayrıntılar ortaya çıkmadan bugünden yorum yapmak doğru değil. Belki de müdahaleyi zorunlu kılan zorluklar ortaya çıkmıştır, belki de görmezlikten gelinmiştir. Önümüzdeki süreçte bunu göreceğiz." dedi.
"Türkiye'de hala bir darbe riski var mı?" sorusuna Kılıçdaroğlu, "Ben bir darbe riski olacağını sanmıyorum. Darbe hangi gerekçeyle olacak? Birileri kendi baskıcı yöntemlerini sürdürmek için 'Darbe riski vardır'ı sürekli dillendirebilir, nitekim dillendiriyorlar da. Bence, bir darbe riski söz konusu değil." karşılığını verdi.