TTSO Yönetim Kurulu Başkanı Hacısalihoğlu, "Trabzon-İran demiryolunun stratejik ve ekonomik yönden ne kadar önemli olduğu bizim dışımızdaki ülkeler açısından da dikkat çekiyor. En kısa zamanda da inanıyoruz ki bu demiryolu yapılarak, Trabzon'da önümüzdeki dönemde hayata geçirilecek yatırım adası ve lojistik merkezinin de işlevsel olması sağlanacaktır" açıklamasında bulundu
Trabzon Ticaret ve Sanayi Odası (TTSO) Yönetim Kurulu Başkanı Suat Hacısalihoğlu, Trabzon-İran demiryolu hattının bir an önce hayata geçirilmesi, İran'ın mallarının Trabzon üzerinden dünyaya gönderilmesinin sağlanması gerektiğini ifade etti.
Hacısalihoğlu, yaptığı yazılı açıklamada, Türkiye'nin doğusundan yeni bir ticaret ve ulaşım güzergahı oluşturmak için Rusya-Azerbaycan-İran arasında görüşmelerin yürütüldüğünü belirtti. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin'in 9 Ağustos'ta St. Petersburg'da yaptığı görüşmeden bir gün önce Türkiye ekonomisi için hayati önem taşıyan bir zirvenin daha gerçekleştiğini vurgulayan Hacısalihoğlu, "Türkiye-Rusya zirvesinden bir gün önce Rusya, İran ve Azerbaycan heyetleri bir araya geldi. Orada bizleri ilgilendiren çok önemli konular görüşüldü. Ulaşım ve bu üç ülke arasındaki vize konusu Türkiye'yi direkt ilgilendiriyor. Sayın Putin bizimle yaptığı görüşmede vize ve ulaşımı ön plana koydu. Aynı şekilde İran ve Azerbaycan ile yapılan toplantıda da aynı konular gündeme geldi." değerlendirmesinde bulundu.
Hacısalihoğlu, ülkeler arasında vize olmamasının, ticaretin gelişmesini sağlayacağına dikkati çekerek, "Bunun yanında özellikle ulaşımda demiryolu olarak Rusya'nın Mohaçkale - Azerbaycan üzerinden İran'a gitmesi demek, ülkemizin doğusunda yeni bir ulaşım güzergahının hayata geçmesi demektir. Bunu şöyle okumamızda yarar var. Bugün İran Türkiye üzerinden Rusya'ya açılmak istiyor. İran'ın Rusya'ya yaş sebze ve narenciye gibi ürünlerle çeşitli madenler, mermer, inşaat malzemesi gibi Rusya'ya gidecek birçok ürünü var ancak rekabet şartlarını yerine getiremediğinden dolayı İran'ın eli kolu bağlanıyor" dedi.
"İRAN'IN MALINI BİZ ALIP RUSYA'YA HATTA BÜTÜN DÜNYAYA SATABİLİRİZ"
İran'ın mallarını dünyaya gönderirken kara yolundan kaynaklanan yüksek ulaşım maliyeti nedeniyle alternatif yollar aradığına işaret eden Hacısalihoğlu, şunları kaydetti:
"Trabzon limanından İran'a demiryolu bağlantısı bir an önce gerçekleşmeli ki bu koridoru Türkiye olarak biz kullanalım, bu ticareti biz yapalım. İran'ın malını biz alıp Rusya'ya hatta bütün dünyaya satabiliriz ama görünen şu ki doğumuzda yeni bir hat oluşuyor. Bürokratlarımızın bununla ilgili çalışmalar yaptığına inanıyoruz. İran açısından bakınca Trabzon'a ulaşması daha rantabl. Trabzon'dan dünyaya ulaşabilir ama diğer yoldan sadece Rusya'ya veya Türk Cumhuriyetlerine ulaşabilir. Türkiye burada by-pass edilebilir. Bu nedenle Trabzon-İran demiryolu hattının bir an önce hayata geçirilmesi, İran'ın mallarının Trabzon üzerinden dünyaya gönderilmesinin sağlanması gerekiyor. 3 devlet görüşüyor ama bu görüşmelere karşılık Türkiye'nin de elini çabuk tutup, Trabzon limanını demiryolu ile İran hattına bağlamalıdır. Çünkü hamleye hamle yapmak gerekiyor. Madem doğumuzda böyle bir gelişme olabiliyor, bir an önce bu ülkelerle yakın görüşerek, vize kolaylığını ön plana çıkararak iş adamlarımızın yatırımlarını ve ticari ilişkilerini geliştirmesi sağlanmalıdır."
Hacısalihoğlu, sermaye yönünden de Eximbank üzerinden iş adamlarının önlerinin açılması gerektiğini belirterek, ihracatın, üretimin ve dünya pazarındaki kapasitenin artmasının yolunun, iş adamlarının bu bölgelere daha fazla dağılması olduğunu ifade etti.
"TRABZON- İRAN DEMİRYOLU STRATEJİK ÖNEMDEDİR"
Demiryolu hatlarının Türkiye'den geçiyor olmasının uluslararası pazarlarda Türkiye'nin elini güçlendireceğini vurgulayan Hacısalihoğlu, şöyle devam etti:
"Türkiye son yıllarda demiryoluna ağırlık verdi. Burada önemli olan demiryoluyla mal taşınmasıdır. Karadeniz'den GAP'a doğru ve İran'a demiryolu bağlantısını düşünün. Tarihi okuduğumuz zaman Trabzon-İran demiryolu bağlantısı konusunda birçok ülkenin müdahil olduğunu görürüz. Bazı komşularımız bu hattın yapılmaması konusunda müdahil oldu. Bazı ülkeler de bu hattın yapılmasına destek verdi. Trabzon-İran demiryolunun ne kadar stratejik ve ekonomik yönden ne kadar önemli olduğu bizim dışımızdaki ülkeler açısından da dikkat çekiyor. En kısa zamanda da inanıyoruz ki bu demiryolu yapılarak, Trabzon'da önümüzdeki dönemde hayata geçirilecek yatırım adası ve lojistik merkezinin de işlevsel olması sağlanacaktır. Türkiye bu coğrafyada gerçekten güvenilir yatırım yeri olarak birinci sıradadır. Altyapıyı bizim hazırlamamız gerekiyor."
Hacısalihoğlu, Rusya, Azerbaycan ve İran arasında enerji konusunda da işbirliği görüşmeleri olduğunu, bu konunun da dikkat edilmesi gereken hususlar arasında yer aldığını kaydetti.
RUSYA İLE YENİ DÖNEM
Rusya Federasyonu ile uçak krizi sonrası ihracat rakamlarında önemli düşüş olduğunu da hatırlatan Hacısalihoğlu, şunları kaydetti:
"Türkiye'nin Rusya'ya sattığı ürünlerde 1 milyar lira civarında düşüş oldu ancak Rusya Federasyonu tarafında da 3,5 milyarlık düşüş olduğu göze çarpıyor. Bu rakamlar bize gösteriyor ki dargınlık her iki ülkeye de zarar verdi. Komşuların kavgası her zaman her iki tarafa da zarar verir. 9 Ağustos'ta yapılan görüşmelerde geleceğe dönük olarak siyasi ve ekonomik olarak iyi adımlar atılacağının sinyallerini gördük. Bir anda düzelme olmaz tabii ki. Yaş sebze ve meyve ile tekstil ürünlerinin ihracatında daha kısa sürede bir düzelme görülecektir ancak inşaat sektöründeki iyileşme biraz daha zaman alabilir."
Hacısalihoğlu, Suriye'deki olaylar ve TSK'nın Fırat Kalkanı Operasyonu'nun, Türkiye'nin geleceğe dönük atacağı adımlar konusunda önemli olduğuna dikkati çekerek, şu değerlendirmelerde bulundu:
"Ekonomik yönden güneye bakış açımızı da organize etmemiz gerekir. Batı'dan kopacak mıyız? Kesinlikle hayır. Türkiye Cumhuriyeti ihracatının yüzde 55'ini Avrupa Birliği ülkelerine yapıyor. Kazanılmış hazır bir pazarımız var. Bir taraftan bu pazarı kaybetmememiz, diğer taraftan da doğuda yeni kurulacak gruplar içinde kendimize yer bulmamız gerek. Bütün dünyayla sulh içinde bir ekonomi modeliyle güçlü, dik duran anlayışla geleceğe dönük projelerimizi hayata geçirmemiz gerek."