...

Batı ve Doğu arasında Gürcistan siyaseti

Yorum Materials 29 Nisan 2016 11:15 (UTC +04:00)
Batı ve Doğu arasında Gürcistan siyaseti
Batı ve Doğu arasında Gürcistan siyaseti

Trend takip edin

Azerbaycan/Bakü/Trend Haber Ajansı Türkiye Masası

Dr. Rüçhan Kaya

Hazar Strateji Enstitüsü Strateji ve Politika Koordinatörü

Hem enerji hem de diğer ticaret ürünleri için transit bir ülke olmak üzere çaba gösteren Gürcistan, özellikle 2000'li yılların başında Mihail Saakaşvili'nin göreve gelmesiyle birlikte bu yönde daha somut kazanımlar elde etmeye başladı. Böyle bir kimlik inşa edebilmek için bölgesindeki bütün ülkelerle işbirliği yapmak zorunda olan Gürcistan, son 15 senedir çok yönlü ve kademeli işbirliği siyaseti gütmeye ve Sovyet mirasıyla ülkenin egemenliğini karıştırmamaya çalışsa da zaman zaman bu mirasın negatif etkileriyle mücadele etmek zorunda kalıyor.

Bu noktada ülke; Bakü-Tiflis-Ceyhan Petrol Boru Hattı, Bakü-Tiflis-Erzurum Doğal Gaz Boru Hattı ve Güney Gaz Koridoru gibi devasa projelerde transit ülke olarak rol alırken Çin'i Avrupa'ya Hazar Transit Koridoru üzerinden bir kez daha bağlayacak olan Bakü-Tiflis-Kars Demiryolu Hattı'nın da önemli halkalarından biri. Bu projelerin getirdiği prestijle birlikte Gürcistan altyapı yatırımlarını hızlandırırken aynı zamanda yasal mevzuat üzerinde de çalışmalarını devam ettiriyor.

Gürcistan bir yandan 400 kilometrelik yeni bir otoyol inşaatını sürdürürken bir yandan tren yollarını modernize ediyor ve Bakü-Tiflis-Kars hattının Türkiye sınırında çok modlu bir terminal yapma çalışmalarına da devam ediyor. Bütün bu altyapı çalışmalarına ek olarak transport lojistik merkezleri kurmak isteyen Tiflis yönetimi 2016 sonuna kadar ülke içerisindeki fizibilite çalışmalarını tamamlamak istiyor.

Gürcistan'ın her alanda transit ülke olma çabalarına en büyük darbeyi 2008 yılındaki Rusya savaşı vurdu. Ülke sınırları dâhilinde Sovyetlerden miras kalan etnik bölünmüşlük konuları çözülemezken, Abhazya ve Güney Osetya meseleleri Gürcistan için artık dondurulmuş birer çatışmadan ibaret. Günümüzde ülkenin topraklarının yüzde 25'i işgal altında ve sadece Tiflis'in 25 kilometre kuzeyinde Rus askerlerini görmek mümkün. Bütün bunlara rağmen Gürcistan; enerji ve ulaştırma altyapılarına yaptığı yatırımlar, komşularıyla olan ticari ilişkilerini geliştirmeye dair çalışmalar ve özellikle Çin'in İpek Yolu projesi bünyesindeki aktiviteleriyle bölgede bir ticaret merkezi olma yönünde gayret göstermeye devam ediyor.

Gürcistan'ın Çok Yönlü Siyaset ve Ekonomi Anlayışı

NATO'yla ilişkilerini geliştirmek için gayret gösteren Gürcistan aynı zamanda Rusya'yla ilişkilerinde normalleşmeye gitmeye çalışıyor. Her ne kadar iki ülke arasında işgal altındaki Güney Osetya ve Abhazya topraklarıyla alakalı pazarlıklar yürütülmüyor olsa da enerji, turizm, ulaştırma ve ikili ticaret alanlarında işbirliği girişimleri olduğunu söylemek mümkün.

Ülke kış aylarında zirve yapan doğal gaz talebini karşılamakta sıkıntı çekiyor ve yeraltı gaz depolama tesisleri mevcut olmadığı için sabit bir şekilde gaz sağlayıcısı ülkelerden gaz almaya devam edebilmek istiyor. Bu noktada altyapıdaki eksiklikler ve mevcut gaz anlaşmalarının kış aylarındaki talebi karşılayamamasından dolayı Azerbaycan'la Gürcistan arasında yakın zamanda yeni bir doğal gaz alım anlaşması imzalandı. Bu anlaşmayla birlikte yıllık 500 milyon metreküp ekstra gaz alacak olan Gürcistan, aynı zamanda "al ya da öde" koşullarında kış aylarındaki tavan miktarı daha yukarı çekme konusunda da Azerbaycan'la anlaşmaya vardı. Böylece Azerbaycan geçmişte Gürcistan'ın gaz ihtiyacı yükseldiğinde devreye girip ülkenin ihtiyaçlarına cevap verdiği gibi 2016 yılı itibariyle de yeniden bu yönde adımlar atmış oldu.

Ancak tam da bu anlaşma imzalanmadan önce Gürcistan Enerji Bakanı Kakha Kaladze'nin İran ve Rusya'yla doğal gaz alımı üzerine görüşmeler yapması akıllara ülkenin gaz sağlayıcıları arasında ekstra çeşitliliğe gidip gitmeyeceğine dair soru işaretlerini getirdi. Nihayetinde iki ülke arasında anlaşma sağlanmış olsa da Gürcistan ve Rusya arasındaki pazarlıklar hâlâ devam ediyor. Bu pazarlıkların ilki Gürcistan'ın Gazprom'dan gaz ithal etmesi üzerine devam ederken ikincisi ise Gürcistan'ın Rusya'dan aldığı yıllık yaklaşık 250 milyon metreküpe tekabül eden transit gaz üzerine yapılıyor. Rusya her yıl Ermenistan'a yaklaşık 2,5 milyar metreküp doğal gaz tedarik ederken bu miktarın yüzde 10'luk bir kısmını Gürcistan'a transit ücret olarak veriyor. Ancak son yıllarda Gazprom - dünyada da gitgide daha geçerli olan - geçen gaz miktarına ve mesafeye dayanan parasal ücretlendirme modeline geçmek istiyor. Gürcü tarafı bu teklife uzun süre direnmiş olsa da gelen bilgilere göre iki taraf arasında prensipte parasal transit ücret sistemine geçişe dair anlaşma yapılmış gibi görünüyor.

Bu şekilde oluşturulacak bir transit geçiş ücretlendirme sisteminin Gürcistan için en olumsuz noktası ise elde edilen parayla satın alacağı gazın miktarının yüzde 50 ilâ yüzde 70 civarında azalacak olması. Yani Gazprom'un teklif ettiği ücretlendirme düzeni hayata geçtiği takdirde var olan gaz ticareti üzerinden Gürcistan'ın alabileceği transit ücret karşılığı gaz miktarı 250 milyon metreküpten tahminen 70-125 milyon metreküp civarına düşecek.

Rusya'yla pazarlıklar bu minvalde devam ederken İran gazı satın alınmak istendiği takdirde ise altyapı eksikliği ve Ermenistan'ın uygulayacağı transit geçiş ücreti dolayısıyla İran gazı Gürcü piyasasındaki en pahalı gaz olacaktı. Ülke şu aşamada en ucuz gazı Azerbaycan'dan alıyor; fiyat ortalaması hesaplandığında Azerbaycan'ın kendi iç piyasasına sattığı gazdan bile daha ucuz bir gazı Gürcistan tüketiyor. Altyapı eksikliği ve transit ücretlerin söz konusu olduğu bir noktada İran üzerinden daha ucuz bir alternatif türetilmesi çok da mümkün gözükmüyor.

Özellikle kış aylarında ekstra gaza ihtiyaç duyan Gürcistan'ın İran ve Rusya'yla yaptığı potansiyel gaz alımı görüşmeleri sonuçsuz kaldı. Sonunda Azerbaycan ve Gürcistan arasında yeni bir gaz alım anlaşması yapıldı.

Gürcistan-Rusya İlişkilerinde Ticaret ve Askeri Mücadele

Gürcistan ve Rusya arasında ticaret, enerji ve turizm alanlarında normalleşme diplomasisi güdülmeye çalışılırken, bütün bu girişimlere rağmen Rusya işgal altındaki Güney Osetya ve Abhazya'da askeri varlığını sürdürüyor. Rusya mevcut durumda askerlerini uzun vadeli planlar dâhilinde rotasyona tabi tutuyor ve T-90 tankları gibi en son model askeri teçhizatını bu bölgede konuşlandırmaktan çekinmiyor. Gürcü kaynaklar bölgedeki Rus askeri varlığının da profesyonel birliklerden oluştuğunu ve deneyimsiz - zorunlu askerlikten gelen - askerlerin işgal bölgelerinde bulunmadığını bildiriyor. Bunların da ötesinde işgal altındaki toprakların Gürcistan tarafındaki kısımlarında sınır karakolları ve çitleme çalışmaları devam ediyor. Yani Rusya Abhazya ve Güney Osetya'ya dair uzun vadeli planlarda bulunduğunu bütün bu hareketleriyle gösteriyor.

Her ne kadar iki ülke arasında normalleşme görüşmeleri devam etse de Rusya'nın işgal altındaki Güney Osetya ve Abhazya'ya dair desteği azalmıyor; aksine artmaya devam ediyor. Rusya'nın bölgedeki bu etkinliği sonucunda Gürcü kaynaklara göre yılda 15-20 Gürcü vatandaşı, sınırın diğer tarafındaki Abhaz ve Osetler tarafından fidye karşılığında kaçırılıyor ve bu bölgede sorunlara yol açıyor. Gürcistan işgal altında olmayan ama çatışma bölgelerine yakın olan alanları da kontrol etmekte sıkıntı çekiyor.

Bu sıkıntıya bir başka örnek de Bakü-Supsa Petrol Boru Hattı'nın bir kısmının daha önce Rusya'nın kontrolüne geçmiş olması. Sonrasında Rusya bu alandan çekilmiş ve kontrolü yeniden Gürcülere bırakmış olsa da, Gürcistan'daki uzmanlar bu alanı Rusya'nın istediği takdirde yeniden kontrol altına alabileceği yönünde görüş bildiriyorlar.

İşte aslında tam da bu noktada, Gürcistan'ın bölgedeki müttefikleriyle olan ilişkilerini sarsmaması, aksine bunları daha da güçlendirme yönünde çalışmalara devam etmesi gerekiyor. Zira bölgedeki askeri çatışma ortamı artık pek ortada olmasa da gerginlik devam ediyor ve Rusya'nın bölgedeki etkinliğini Gürcistan'ın tek başına sınırlayabilmesinin mümkün olmadığı net bir şekilde görülüyor.

Peki, Türkiye'nin Stratejisi Ne Olmalı?

Türkiye açısından konuya baktığımızda, Kafkasya politikaları her ne kadar gündemde çok yer almasa da uzun vadede Türkiye için dış politikasında öncelik alacak konulardan biri olacak. Gürcistan'ın Türkiye'nin doğuya açılan kapısı olması, Azerbaycan'la yapılan önemli enerji ve ulaştırma anlaşmalarının da ortasında bulunmasından dolayı Gürcistan Türkiye için önem arz ediyor.

Gürcistan'ın eski Cumhurbaşkanı Eduard Şevardnadze'nin ifadesiyle "Türkiye, Gürcistan'a Rusya'sız da ayakta kalabileceğini öğretmiştir." Geçmişte Türkiye Gürcistan'ın Acara bölgesini turizme açan yatırımlarına destek oldu, Türk Hava Yolları uçuşlarıyla ülkeyi dünyaya - Moskova aktarmalı uçuşlara alternatif olarak - bağladı ve yine 2015 yılı itibariyle yüzde 15'lik ticaret hacmiyle ülkenin dış ticarette en büyük ortağı konumunda. 2015 yılı itibariyle iki ülke arasında 1,5 milyar dolarlık ticaret hacmi ve Türkiye'nin 1,14 milyar dolarlık ticaret fazlası bulunuyor.

Türkiye'nin Çin ve Orta Asya'ya açılan ticaret yolları da şu aşamada İran ve Gürcistan üzerinden geçiyor. İşte tam da bu noktada dış politika, bölgesel ticaret ve ulaştırma konularında Türkiye'nin bütüncül bir siyaset ve yaklaşım ortaya koyması ve kârını maksimize etmesi gerekiyor. Bununla birlikte geçmişte Gürcistan ve NATO arasındaki işbirliğinde Türkiye aktif rol aldı ve bu konumunu sürdürmeye devam etmeli; zira NATO entegrasyon sürecinde Türkiye'nin eğitimci rolü sayesinde Gürcistan bu ilerlemeyi kaydetti. Aksi takdirde, Azerbaycan üzerinden Orta Asya'ya ve Çin'e açılma planları yapan Türkiye ekstra zorluklarla karşı karşıya kalabilir.

Bu noktada takip edilmesi gereken bir başka süreç ise NATO'nun 8-9 Temmuz tarihlerinde Varşova'da yapacağı zirve olacak. Bu zirvede Gürcistan'ın NATO üyeliği de yeniden tartışmaya açılacak ve batı ülkelerinin Gürcistan'a vereceği mesaj bölgede aktif olan birçok ülke tarafından yakından takip edilecek.

Etiketler:
Son Haberler

Son Haberler