TBMM Başkanı Prof. Dr. Mustafa Şentop, Avusturya'nın başkenti Viyana'da Parlamentolar Arası Birlik (PAB) tarafından düzenlenen 5'inci Dünya Parlamento Başkanları Konferansı'na katıldı. Şentop, burada yaptığı konuşmada, “Karşı karşıya bulunduğumuz en büyük tehditlerden biri dijital faşizmdir” dedi.
TBMM Başkanı Mustafa Şentop, dezenformasyon ve sahte gerçeklerle toplum psikolojisini olumsuz etkileyerek insanlar arasındaki güven duygusunu yok etmenin ve neticede demokratik toplum düzenine zarar vermenin hedeflendiğini ifade ederek, "Günümüzde bazı sosyal medya platformları yalan haber, iftira, terör propagandası, darbe çağrısı, itibar suikastı, hedef gösterme, nefret söylemi ve ırkçılığın beşiği olmuş vaziyettedir. Bu bağlamda karşı karşıya bulunduğumuz en büyük tehditlerden biri dijital faşizmdir" diye konuştu.
“FETÖ MENSUPLARININ PROPAGANDA FAALİYETLERİ, BU OLGUNUN ÖRNEĞİDİR”
Bir grup özel şirketin, neredeyse bütün insanlığın bilgiye erişimini şekillendiren bir otorite haline dönüştüğünü, terör örgütlerinin de söz konusu platformlar kanalıyla dezenformasyon ve nefret söylemini özgürce ve korunaklı şekilde yayabildiğini belirten Şentop, "ABD ve Avrupa Birliği'nin terör listesindeki PKK ve Türkiye'de kanlı bir darbe teşebbüsünde bulunan FETÖ mensuplarının bahse konu platformlardaki propaganda faaliyetleri, bu olgunun bariz örnekleridir" dedi. Nefret söyleminin, küresel ölçekte yükselişte olan İslam düşmanlığı, popülizm, ırkçılık ve yabancı karşıtlığının da en yaygın aracı haline geldiğini vurgulayan Şentop, "Uluslararası toplum, pek çok gelişmiş hukuk sisteminde özel olarak düzenlense de nefret saikiyle işlenmiş kara lekelerden gerekli dersi maalesef çıkaramamaktadır" ifadesini kullandı.
“DEZENFORMASYON KOVİD-19 GİBİ '21'İNCİ ASRIN BİR BAŞKA SALGINI' OLARAK TANIMLANABİLİR”
Şentop, son dönemde savaş coğrafyalarından göç etmek zorunda kalan sığınmacıları hedef alan saldırıların özellikle Avrupa'da artış gösterdiğini endişeyle müşahede ettiklerini dile getirerek, nefret söylemiyle karşı karşıya kalan sığınmacıların, göçmen ve yurtsuz kişilerin maddi ve manevi kişiliklerinin zarar görmesinin en temel insan hakkı olan yaşam hakkının ihlali anlamına geldiğini söyledi.
Nefret söyleminin, ön yargının ve ayrımcılığın en zehirli biçimi olarak ortaya çıktığını, esasen toplumu oluşturan gruplar arasında bir dışlama, değersizleştirme ve düşmanlaştırma ideolojisi olduğunu anlatan Şentop, şunları kaydetti:
"Popülist siyasetçiler ve medya tarafından normalleştirilmeye çalışılan dezenformasyon ve nefret söylemi tıpkı Kovid-19 gibi '21'inci asrın bir başka salgını' olarak tanımlanabilir. Bu noktada demokratik devletlerimizin ve parlamentolarımızın salgını ortadan kaldıracak aşıyı geliştirmesi gerektiğini düşünüyorum. Bunun tek çözüm yolu da söz konusu zehirli söyleme karşı hukuk çerçevesinde mücadele etmek için en isabetli hukuki düzenlemeleri yapmak, uluslararası sözleşmeleri geliştirmektir. Nefret söyleminin ve dezenformasyonun yol açtığı zarar ile orantılı yaptırımların kararlılıkla uygulanması da sürecin bütünleyici ve olmazsa olmaz şartıdır. Uluslararası çok uluslu şirketler ulusal kanunları ve hukuk düzenini tanımamak, ayrı bir hukuk düzeni geliştirmek arzusundadır. Burada parlamentoların birlikte hareket etmesi gerektiği kanaatindeyim."