...

İktidarla Yolu Ayrılanlar: Gelecek Partisi

Politika Materials 31 Mayıs 2020 09:28 (UTC +04:00)
İktidarla Yolu Ayrılanlar: Gelecek Partisi

Trend takip edin

Geçen hafta sizlerle iktidar ile yolu ayrılanlarda Deva Partisini ele aldık. Bu hafta ise eski başbakan Ahmet Davutoğlu’nun kurduğu Gelecek Partisini anlatmak üzere bu yazıyı kaleme alıyorum.

Öncelikle eski Başbakan Ahmet Davutoğlu’nu biraz tanıyalım. İstanbul Erkek Lisesini bitirdikten sonra Boğaziçi Üniversitesinden ekonomi ile siyaset bilimi ve uluslararası ilişkiler bölümlerini çift anadal programıyla bitirdi. Aynı üniversitenin kamu yönetimi bölümünde yüksek lisans, siyaset bilimi ve uluslararası ilişkiler bölümünde de doktora yaptı. Davutoğlu bir süre Malezya Uluslararası İslam Üniversitesinde çalıştıktan sonra Türkiye’ye dönerek akademisyenliğe devam etmiştir.

Davutoğlu, siyasete giriş tarihi için “Sayın Erbakan Hocamız 1994’te siyaseti teklif ettiğinde girmedim, siyasete 2002’de de girmedim. Hiçbir zaman siyaseti bir hayat tarzı olarak benimsemedim. İlkelerimizin bir hayata yansıması gereken alan olarak benimsedim. 2001’de Sayın Erdoğan Sayın Gül de birlikte kurucu olmayı teklif ettiğinde de müsaade istedim. ‘Ben bir ilim insanıyım, ilmi hayat çizgimi sürdürmek istiyorum ama ne zaman ihtiyacınız olursa Sayın Erbakan Hocamızın da dediği gibi size ne zaman ihtiyaç hasır olursa o zaman yanınızdayım’ dedim ve başdanışmanlık süreci öyle başladı. 2007’ye kadar da başdanışmanlık yaptım ve bu süreçte siyasi ilkelerimizde, ilişkilerimizde de herhangi bir sapma görsem bırakırdım. 2007’de de ‘Ben akademik hayata döneceğim’ diyerek müsaade istedim. Fakat sonra AK Parti’nin kapatılma davası açıldığı zaman da ‘Bu bir mücadeledir, ne zaman isterseniz yanınızdayım’ diyerek girdim. ‘Bu sefer Bakanlık görevini reddetmeyeceksiniz’ dedi ve Bakanlık görevi ile siyasete girdik” diyor.

Şimdi yine gelelim en önemli nokta olan iktidar ile yol ayrımına. Davutoğlu 28 Ağustos 2014'te Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın desteğiyle başbakan seçildi. Fakat kamuoyunda ilk olarak, Ocak 2015'te Başbakan Ahmet Davutoğlu tarafından açıklanan ancak hayata geçirilemeyen "şeffaflık paketi" ve 17 Aralık yolsuzluk soruşturmasında adı geçen dört bakanın Yüce Divana gönderilmesi hususlarında Davutoğlu-Erdoğan arasında gerginlik çıktığı iddia edilmişti. Davutoğlu’nu siyasete iten ne ise siyasetten çıkışı da o sebeplerle olmuştur: ilkelerden ve ideallerden sapma. Davutoğlu 29 Nisan MKYK’sında Başbakan yetkisini kısıtlayan talimatla bir imza toplandığını iddia etti. Bu şekilde Davutoğlu, çıkarmak istediği Siyasi Etik Yasası, İmar Yasası, Şeffaflık Yasası vs. engellendiğini, böylece başbakanlıktan istifa ettiğini iddia etti. Ayrıca, Davutoğlu iktidarın Türkiye'nin hükûmet biçimini parlamenter sistemden cumhurbaşkanlığı sistemine dönüştürme hareketlerine karşı çıktı. AK Parti'yi 22 Mayıs'ta yeni genel başkan seçimi yapması için olağanüstü kongreye çağırdı. 2019 Türkiye yerel seçimleri sonrasında partisine yönelik eleştirilerde bulundu ve 9 Eylül 2019 tarihinde Adalet ve Kalkınma Partisi üyeliğinden istifa etti.

Böylece AK Partideki kariyerini tamamlayan Davutoğlu 13 Aralık 2019'da Gelecek Partisini kurdu.

Gelecek Partisinde hakim olan ideolojileri gözlemlediğimizde ılımlı islam, parlamenter demokrasi, ekonomik liberalizm eğilimlerinin öne çıktığını görmekteyiz. Halihazırda Türk siyasal hayatında iktidar ile yollarını ayıran şimdilik iki parti gündemdedir: Deva Partisi ve Gelecek Partisi. Bu iki partinin kuruluş nedeni, AK Partinin kuruluş amacı olan “dava”dan ve bu “dava”ya yön verecek olan ilkelerden kopmuş olmasıdır.

İki parti arasındaki farklara baktığımızda ise Deva Partisi, Gelecek Partisi’nin aksine muhafazakar ideolojiden çok pro-avrupacılık ideolojisine sahiptir. Ayrıca Deva Partisi Gelecek Partisine göre daha merkezi bir konumda yer almaktadır.

Tabii ki her iki partinin de Genel Başkanlarının eski AK Parti yönetiminden olduklarını unutmamak gerekir. Bu yüzden de her iki partinin de sol görüşteki kesimden oy alması zor gözükmekte. İki partiye de gelen eleştiri ise iki partinin genel başkanlarının neden AK Parti zamanındayken bu kadar “kötü yönettikleri” ya da bir diğer halde AK Partinin bu kadar kötü yönetildiğini bilmelerine rağmen neden istifa etmek için bu kadar bekledikleri konusudur. Fakat yine de seçmen dağılımında kararsızların %35-38 oranında olması Türk siyasi hayatının yeni oluşumlara gebe olduğu anlamına geliyor.

En nihayetinde bir muhafazakar partiden iki kanadın çıkması muhtemelen size de pek yabancı gelmemiştir. Evet, Refah Partisinde oluşan “Yenilikçi” AK Parti kanadı ve “Gelenekçi” Saadet Partisi kanadından bahsetmekteyim. Tarihin tekerrürden ibarettir demişler. Acaba bu tekerrürün makul bir süresi var mı?

Sara Asker

Etiketler:
Son Haberler

Son Haberler