Kanal7 Ankara Temsilcisi ve Haber7 yazarı Mehmet Acet, bugünkü köşesinde Kandil operasyonunun hedeflerini ve PKK ile mücadelede İran'ın tavrına ilişkin dikkat çeken bir yazı kaleme aldı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Niğde mitinginde Kandil harekatının başladığını duyurdu.
Şu sözlerle:
“Demiştim ya Kuzey Irak'ta Kandil demiştim, Sincar demiştim, hatırlayın. Ve oraya da operasyonumuzu başlattık. 20 uçağımızla 14 önemli noktayı yok ettik.”
Kandil’e neden böyle bir operasyon yapılıyor diye uzun uzun izahat yapmaya gerek yok.
PKK’nın yıllardır konuşlandığı, militan devşirdiği, eğitim kampları kurduğu, lider kadrosunu tuttuğu, Türkiye’ye yönelik saldırıları planlayıp hayata geçirdiği bölgenin Kandil olduğunu herkes biliyor.
Yeni olan durum, Türkiye’nin Suriye’de sergilediği kararlılığın bir benzerini burada da ortaya koyması, PKK’ya “Sana saklandığın ininde bile rahat yok” mesajını veriyor olması.
SINIRDA TAMPON BÖLGE
Ankara’da epeyce bir süredir, Irak sınırının 30 kilometre kadar derinliğine inerek bir ‘tampon bölge’ oluşturulacağı konuşuluyordu.
Şu anda yürümekte olan harekatın ana hedeflerinden birinin bu olduğunu söyleyebiliriz.
30 kilometre derinliğe girilmesiyle PKK’nın Türkiye topraklarına geçiş güzergahlarının tutulmaya başlandığını, terör örgütünün bu anlamda hareket kabiliyetinin daha da azaldığını düşünebiliriz.
Fotoğrafın bütününe baktığımız zaman, Kandil operasyonunun en iyi okumasını 15 Temmuz’dan sonra devreye giren yeni güvenlik politikası üzerinden yapabiliriz.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın dillendirdiği, “Bir tehdidin, tehlikenin üzerine gelmesini beklemeden gidip kaynağında imha etmek” biçiminde özetleyebileceğimiz yeni güvenlik anlayışı, Türkiye’ye hem Suriye’de, hem de şimdilerde gördüğümüz gibi Irak’ta ciddi avantajlar sağladı.
PKK, Suriye’deki ‘Kanton Projesini’ Türkiye topraklarına taşımakta başarısız olduğu gibi, şimdi artık çok korunaklı olduğunu düşündüğü yerlerin de, güvende olmadığını yaşayarak görüyor.
Nasıl ki, Afrin’deki PKK yapılanmasına 40 yıl sonra müdahale edilebildi, muhtemelen Kandil’in birçok bölgesinde PKK’lılar kendilerini ilk defa bu kadar huzursuz ve güvensiz hissediyor olmalılar.
PKK’NIN LİDER KADROSU KANDİL’İN İRAN TARAFINA MI KAÇTI?
Fırat Kalkanı harekatının başladığı 24 Ağustos 2016 tarihinden itibaren Türkiye topraklarının daha güvenliği olduğunu herkes yaşayarak görüyor, öyle değil mi?
O tarihe kadar Türkiye 15 ayda 30 civarında büyük terör saldırısının hedefi olmuştu.
Ne zamanki, benim ‘Güvenlikte Erdoğan doktrini’ dediğim yeni güvenlik anlayışı devreye girdi, güvenlik riskleri azaldı, Türkiye rahat bir nefes aldı.
Kandil operasyonunu da işte buradan bakarak anlayabiliriz.
Ankara’dan bir kulis bilgisi aktarayım.
Milli Güvenlik Kurulu toplantılarına da katılan bir hükümet yetkilisinden aldığımız bilgiye göre, PKK’nın lider kadrosu, kendilerini emniyete almak için Kandil’in İran tarafına geçti.
Türkiye, Kandil’in İran topraklarında kalan kısmına İran ile karşı karşıya gelmemek için operasyon düzenlemiyor.
Cemil Bayık, Murat Karayılan başta olmak üzere bu durumu bilen PKK’nın ele başları, bir tehdit ortaya çıktığı anda soluğu Kandil’in İran tarafında alıyor.
Ankara ile Tahran arasında PKK konusunda geçmişe göre işbirliğine daha açık bir ortam olduğunu biliyoruz.
Ancak, İran Türkiye’yi bölgesel bir tehdit olarak gördüğü için, artı PKK kartını kaybetmek istemediği için, PKK’ya karşı Türkiye ile güçlü bir işbirliği yapmaya da yanaşmış durumda değil.