“Tek Millet İki Devlet” kavramı düşünüldüğü kadar yeni değildir. Azerbaycan’da atasözü gibi ezberlenmiş ve benimsenmiş bu sözün kökeni bazılarına göre Türkiye-Azerbaycan ilişkilerinin başladığı 1991 tarihine dayandığı söylese de bu ilişkilerin tarihi daha da eskiye dayanır.
Bilindiği gibi 30 Ağustos 1991 tarihinde bağımsızlığını ilan eden Azerbaycan Cumhuriyeti’ni 9 Kasım 1991’de tanıyan ilk devlet Türkiye’dir ve Azerbaycan halkı bu günü hala hatırlamaktadır. Evet Türkiye ve Azerbaycan tek millettir. Dünyada “Tek Millet İki Devlet” kavramını içtenlikle dile getiren iki devlet daha göremeyiz. Ve bu gayet normal.
Peki Türkiye-Azerbaycan ilişkileri 1991 yılı öncesinde hiç mi yok idi? Maalesef çok az kişi Türkiye-Azerbaycan ilişkilerinin tarihi konusunda bilgi sahibi. Türkiye’ye kardeş olan Azerbaycan stratejik ve jeopolitik açıdan, Doğu-Batı ve Kuzey-Güney eksenlerinde önemli bir geçiş noktasında, aynı zamanda, Çin’den başlayarak Avrupa’nın batı uçlarına kadar uzanan kadim ’İpek Yolu’nun üzerinde yerleşiktir.
Hem Osmanlı Devleti arşivlerini hem de Azerbaycan arşivlerini incelersek, Osmanlı-Azerbaycan ilişkilerinin, 1768-1774 yıllarında yaşanan Rusya-Osmanlı Savaşı döneminden de eskiye dayandığına dair kanıtlar bulabiliriz. Oysa 18. yüzyılın ikinci yarısından, Azerbaycan hanlıklarının kurulduğu dönemden itibaren Osmanlı Devleti ile önemli ilişkiler geliştirilmiştir. Dolayısıyla Türkiye-Azerbaycan, daha doğrusu Azerbaycan hanlıkları ile Osmanlı Devleti’nin karşılıklı ilişkilerinin 1768-1774 yıllarında yaşanan Osmanlı-Rus Savaşı döneminde daha da güçlenmiş olduğunu söyleyebiliriz.
Türkiye-Azerbaycan ilişkilerinin geçmişine ilişkin çok şey söylenebilir ama tarihini kanıtlamak için tek bir cümle belki yeterli de olabilir. “Bugün Azerbaycan’ın her bölgesinde bu vatan bu millet için canından geçen şanlı Türk askerinin, mezarını görebilirsiniz. İşte budur tek millet iki devlet!”
Eskiye dayanan Türkiye-Azerbaycan ilişkileri 1991 yılından itibaren yeni bir ivme kazandı ve her geçen gün daha da gelişmekte olan ilişkilerimiz sadece bölgeye değil, dünyaya da çıkar sağlamaktadır.
Türkiye-Azerbaycan ilişkilerinde en önemli nokta ise bu ilişkilerin her hangi bir devlete karşı değil, bilakis bölgenin refahına ve istikrarına yönelmiş olmasıdır. Bugün Türkiye-Azerbaycan ilişkileri her sahada gelişmektedir.
2010 yılından itibaren iki ülke arasında Cumhurbaşkanları düzeyinde Yüksek Düzeyli Stratejik İşbirliği Konseyi hayata geçirilmiştir. Ayrıca Türkiye-Azerbaycan-Gürcistan, Türkiye-Azerbaycan-İran ve Türkiye-Azerbaycan-Türkmenistan üçlü toplantıları, bölgesel konularla ilgili çalışmalar yapan, görüş alışverişinde bulunan çok önemli mekanizmalar olarak bölge refahına ve istikrarına katkı sağlama vazifesi görmektedir. Türkiye ve Azerbaycan Cumhurbaşkanları seviyesine yükseltilen bu üçlü mekanizmalara 2017 yılında Türkiye-Azerbaycan-Pakistan üçlü mekanizması da dahil edilerek etki alanı genişletilmiştir.
Türkiye ve Azerbaycan siyasi, ekonomik ve enerji açısında bölgenin en önemli ülkeleri olarak, bugün, ortaklaşa dev enerji ve ekonomi projeleri gerçekleştiriyorlar. Bu projelerden birisi de, bölgenin en önemli enerji projesi olan Trans-Anadolu Boru Hattı (TANAP). TANAP’ın önemi, Avrupa’ya alternatif enerji kaynağı sunmakla sınırlanmıyor. TANAP ayrıca, gelecekte Avrupa’ya doğalgaz ihraç etmek isteyenlerin vazgeçilmezi olacak.
Askeri, siyasi, ekonomik, kültürel, medeni alanlarda her geçen gün gelişmekte olan Türkiye-Azerbaycan ilişkileri bundan sonra da hızla gelişecektir.
Rufiz Hafızoğlu / Beyanat Dergisi