Paris Üniversitesi Diplomatik ve Stratejik Araştırmalar Merkezi Kültürel Diplomasi Kürsü Başkanı Doç. Dr. Naciye Selin Şenocak, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Katar, Kuveyt, Suudi Arabistan ziyaretini Trend Haber Ajansı'na değerlendirdi.
Müslüman Dünyasının en buyuk eksikliği çıkarlarını koruyacak bir birlik olmayışıdır
Türkiye 2010 yılından , Arap Baharı diye adlandırılan kanlı iç çatışmadan once Ortadoğu bölgesinde ve özellikle Arap Dünyasında « rol model » olarak gösterilen bölgedeki lider bir güç haline gelmeye başlamıştı .
Arap Dünyasında “Arap Baharı” olarak adlandırılan , Ortadoğu'yu kan gölüne çeviren istikrasızlaştırma projesinde Türkiye’nin bölgedeki barışı teminini sağlamak icin özellikle Mısır’daki duruşu Batılı dış güçler tarafından itibarsızlaştırılarak Türkiye’nin bölgedeki etkin gücü bu sekilde zayıflatıldı.
O dönemde (2002-2012) Türkiye’nin dış politikasını «Yeni Osmanlıcılık – Neo-Ottomanism » olarak adlandırılması bu konuda batılı think-tank kuruluşları tarafından yüzlerce makale yazılması belirli bir hedefe hizmet ediyordu bu da Türkiye’yi Ortadoğu’yu isgal etmeye çalışan bir Devlet algısını yaratmaktı.
O dönemin Türk dış islerinde görev yapan siyasetçileri defalarca bunun yanlış oldugunu uyarmamıza rağmen, bu oyunu anlamayıp bu terim üzerinden hareket ettiler.
Bugün Suudi Arabistan,Birleşmiş Milletler Daimi Elçisi Abdullah el Muallimi, Katar krizine yönelik yaptığı açıklamada, "Türkiye eğer Arap dünyasına gizli saklı girerek müdahale etmeye çabalıyorsa, bu dönem geçti" ifadesini kullanması ve Türkiye’ye eleştirmesi iste « Yeni Osmanlıcılık » algısının Arap dünyasındaki etkisini gösteriyor .
Bugün Islam Dünyasının yaşadığı ayrımcılık , ırkçılık ve saldırılar karşısında Türkiye’nin dış politikası "Itthad-ı Islam" modeli uzerine konumlanmalıdır. Şu an Müslüman Dünyasının en buyuk eksikliği çıkarlarını koruyacak bir birlik olmayışıdır. Özellikle ABD ve İngiltere’nin etkisi altında olan Suudi Arabistan’ın Katar’a ve Müslüman Kardeslere yönelik terörizme destek vermeleriyle ilgili suçlamaları müslüman dünyasını birleştirmek yerine ayrıştırarak Islam ile ilgili yanlış algılar yaratmaktadır ki sunu da unutmamak gerekiyor ; Islamiyetle alakası olmayan Dünya’ya Islamiyeti terör dini olarak göstermeye calisan DEAS ve El-Kaide gibi terör örgütleri düşünce akımı olarak Suudi Arabistan merkezli Vehhabilik’tir .”
Türkiye bölgede istikrarı sağlayabilecek önemli bir güç
Türkiye son Katar Körfez krizinde gösterdiği istikrarlı duruş , Türkiye’nin bölgede istikrarı sağlayabilecek önemli bir güç oldugunu göstermektedir .
Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın önümüzdeki hafta Suudi Arabistan, Kuveyt ve Katar’a yapacağı ziyaretler bu açıdan çok önemli Türkiye’nin bölgedeki diplomatik ilişkilerin iyileştirilmesinde etkin yapıcı arabulucuk görevini üstlenmesi bölgede yeniden güven ortamını yaratacaktır.
Katar krizden Türkiye’nin öncülüğünde diğer ülkelerin desteğiyle üstesinden gelinmesi Dünya’nın yeni bir ekonomik ve politik krizin eşiğine gelinmesini önleyecektir.
Katar krizi Türkiye'nin dış politikası icin yeni bir diplomatik atılımdır
Müslümanlar ve özellikle Arap ülkeleri birlik olmayıp kendi aralarında küçük hesap çekişmelerine girdiği sürece Batılı ülkelerin ve özellikle ABD’nin çıkarları doğrultusunda kılıç dansı eşliğinde satranç tahtalarında piyon olmaya devam ederler.
Türkiye dış politikasını yeni bir konsept üzerine oturtulmalıdır. Türkiye’yi ütopik teoriler « sıfır problem politikası her yer problem » haline getirmiştir .
Batılı güçlerin Ortadoğu ve Afrika bölgesindeki çıkarları ütopiye romantizme yer bırakılmayacak kadar hassas ve önemlidir yüzyıllardır yapılan ince taktik, hesapların oldugu yabancı istihbarat teşkilatlarının yoğun propaganda halinde etkin çalıştığı bölgelerdir.
Türkiye ve Rusya gibi ülkelerin bu bölgedeki etkinliklerini azaltmak icin de algı operasyonları en etkili silah olarak kullanmaktadır .
Türkiye kendisine yönelik oluşturulan özellikle « Yeni Osmanlıcılık » gibi kavramları benimsemek yerine bunun arkasında oluşturulan yanlış algıları kavrayıp bu doğrultuda diplomasisini ve stratejilerini belirlemelidir.
Mevcut Katar krizi Türkiye'nin dış politikası icin yeni bir diplomatik atılımdır.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın öncülüğünde Türkiye’nin bölgedeki barışçıl etkin gücü pekiştirilmis olacaktır.