Suudi Arabistan Krallığı, Veliaht Prens Muhammed bin Nayif'in yerine Kral Selman'ın oğlu Muhammed bin Selman'ın getirilmesi yönünde karar alması ardından “Suud'daki değişim neyi amaçlıyor” sorusunu, Trend Haber Ajansı'na özel olarak, Habertürk Televizyonunun Dış Haberler Şefi, uzman gazeteci Özcan Tikit cevapladı.
Suud'daki değişimi kim istiyor, neyi amaçlıyor?
Yıllarca Batı’da yaşamış ama Suudi Arabistan’ın da içinde bulunduğu diplomatik kuruluşta görev yapmış genç bir arkadaşımın ülkesinin geleceğine dair söyledikleri aklımın bir köşesinde takılı kalmış durumda. Bu arkadaşım, ülkenin mevcut yönetim sistemi ve ekonomik formülasyonla idaresi bakımından yolun sonunun yakın olduğu kanaatindeydi. En geç 10-15 yıl içinde rejimin ya kendi içinde radikal bir değişim yapacağını ya da miadını dolduracağını iddia etmişti.
Suudi Arabistan’ın geleceğine dair aklımda yer tutan diğer bir öngörüyü de yıllarca bu ülkede en üst düzeyde diplomatic görevlerde bulunmuş Mısırlı saygın bir diplomattan duymuştum. Bundan 3-4 yıl önceydi.
O vakit Suudi Arabistan’daki yönetim Washington’la ilişkilerinde problem yaşadığını belli eden radikal bir adım atmış ve BM Güvenlik Konseyi’nden çekilme kararı almıştı. Kendisinden bu hamleyi yorumlamak istediğim kıdemli diplomat aynen şu cevabı vermişti: ‘ABD’nin Körfez’e karşı ilgisi de tamammülü de azalıyor. Üstelik Okyanus’un ötesinde artık kayagazı diye bir şey var, ABD artık kendi petrolünü dışarı satmaya başlıyor, enerji ihracına giriyor.
Suudi Arabistan’ın ABD karşısında eli mahkum, fazla şansı yok’
Diplomatın bu sözlerini daha önce arkadaşımın kendi ülkesi hakkında söyledikleriyle birleştirmemiz gereken bir zamana geldiğimiz anlaşılıyor. ABD, Suudi Arabistan’da hem kendisi hem de İsrail’le daha uyumlu çalışacak bir reform dönemine girilmesini istiyor gibi görünüyor.
Suudi Arabistan Krallığı’nın Veliaht Prens Muhammed bin Nayif'in yerine Kral Selman'ın oğlu Muhammed bin Selman'ın getirilmesi yönünde kararı bu çerçevede okumak gerekiyor. Birinci Veliaht Prens makamına erişen Muhammed’in 2030 yılına kadar uzanan ciddi bir değişim projesi bulunuyor.
Değişimin hem ekonomik tasarruf hem de dini kurumların gücünün azaltılması bakımından ciddi sonuçlarının olacağı söyleniyor. Rivayetler muhtelif. Bazı söylentiler Veliaht Prens’in bölgede İslamcı siyasetin her türlüsüne karşı ciddi bir savaş ilan eden BAE’nin ABD’den aldığı akılla hareket ettiği yönünde. Doğrusu ben de bu kanaatteyim. Bölge ABD merkezli ciddi bir dönüşüm atmosferine sokulmak isteniyor. Sorun şu ki bu politikada yerel bir akılla hareket edilmemesi ileride bölgede çok daha ciddi krizlerin yaşanması ihtmilani güçlendiriyor. Bölgedeki halkın değil başkalarının kendileri için doğru olduğuna inandığı aklılla hareket edenlerin, yani Almanya hayranlığıyla hareket eden hükümetin Osmanlı’yı nasıl yok ettiklerini burada önemli bir tarihi ders olarak hatırlamak gerekiyor.
Evet Körfez'deki pekçok rejimin meşruiyetini artırıcı ciddi reformlar yapmaları gerekiyor. Aksi takdirde bu yolun sonu iyi görünmüyor. Ancak Suudi Arabistan’daki yönetimin meşruiyetini artıracak, kapsayıcılığı artıracak reformlar yerine, zaten kırılgan olan meşruiyetin yegane dayanağı Dini Şura benzeri kurumları da yok edecek hamleleri kapsayan bir değişimin öncüsü olarak sunulan bu Veliaht atamasının sonucunun tüm bölgeyi daha da negatif yönde etkileyecek bir hadise olarak tarihe geçme ihtimali de bulunuyor.