Başbakan Ahmet Davutoğlu, "Bugün iki sebepten dolayı tarihi bir gün. İlk olarak bugün Türkiye'de Şehitler Günü. Bugün tarihi bir gün, çünkü Türkiye ve AB arasında bir anlaşmaya vardık" dedi.
Davutoğlu, AB Konseyi'nin toplantı salonunda AB Konseyi Başkanı Donald Tusk, AB Komisyonu Başkanı Jean-Claude Juncker ve AB Dönem Başkanı Hollanda'nın Başbakanı Mark Rutte ile ortak basın toplantısı düzenledi.
Bugünün iki sebepten dolayı tarihi bir gün olduğuna dikkati çeken Davutoğlu, "İlk olarak bugün Türkiye'de Şehitler Günü. Bugün tarihi bir gün, çünkü Türkiye ve AB arasında bir anlaşmaya vardık" diye konuştu.
"Türkiye ve AB aynı geleceği paylaşmakta"
Türkiye-AB zirvesinde başta Juncker ve Tusk olmak üzere sürece katkıda bulunanlara teşekkür eden Davutoğlu, bu başarı hikayesinin sadece sonuçlarından dolayı değil aynı zamanda kullanılan yöntemlerden dolayı da bir başarı hikayesi olduğunu vurguladı. "Birbirimizle görüşlerimizi, endişelerimizi, perspektiflerimizi ve vizyonumuzu paylaştık. Şunu farkettik ki Türkiye ve AB'nin ortak kaderi, zorlukları vardır ve iki taraf aynı geleceği paylaşmaktadır" ifadelerini kullandı.
Türkiye'nin AB'ye entegrasyonunun derinleştirilmesi ve Suriye mülteci krizinin çözülmesi gerektiğini belirten Başbakan Davutoğlu, bugünkü görüşmelerde Türkiye ile AB arasında kriz yönetiminden ibaret olmayan, daha stratejik bir işbirliğine ihtiyaçları olduğunu söyledi.
"3 milyar avro sadece Suriyeliler için kullanılacak"
Bugün varılan anlaşmanın insani bir boyutu olduğunu dile getiren Davutoğlu, şöyle devam etti:
"Çünkü bütün anlaşmaların ana hedefi şudur; çocuklar, kadınlar ölmesin, gençler, yaşlılar Ege Bölgesinde hayatlarını kaybetmesin. Bu nedenle, insan kaçakçılarının cesaretini kırmak ve yasal göçü cesaretlendirmek için dengeli bir yaklaşım olması konusunda anlaşmaya vardık. Türkiye, şu anda Ege'deki adalara yasa dışı varanları geri alacak ve diğer taraftan Avrupa ülkeleri de aynı sayıda yasal göçmeni Türkiye'den alacak. Dolayısıyla son derece adil ve cesaret verici bir adım oldu. Mülteciler için de çok umut verici bir adım oldu. Maliyet ve yük paylaşımının da adil bir şekilde yapılması konusunda anlaştık. Bugün bazı projeleri açıkladık ve 3 milyar avro önümüzdeki haftalarda kullanılmaya başlanacak. Bu para Türkiye için değil, sadece Suriyeliler için kullanılacak. Biz artık hem Türkiye'de hem de mümkünse Suriye içindeki güvenli bölgelerde de Suriyelilere yardımcı olacağız. Suriyelilerin geleceği için 3 milyar avroya ek olarak 2018'e kadar 3 milyar avro daha tahsis edilecek."
"Vize serbestisi Haziran ayından önce hayata geçecek"
Ahmet Davutoğlu, taraflar arasında varılan anlaşmanın önemini yineleyerek, bu sayede ilişkiler ve entegrasyon sürecinin de derinleştiğine dikkati çekti. Bunun en önemli boyutunun da vize serbestisi olduğuna değinen Davutoğlu, "Geri kabul süreci başladığı için vize serbestisi bunun uzantısı oluyor ve umarım vize serbestisi Haziran ayından önce hayata geçecek" ifadelerini kullandı.
Türkiye'nin hayata geçirmesi gereken 72 kriterin olduğunu hatırlatan Davutoğlu, bunların 37'sinin karşılandığını ve 35 ön koşul kaldığını ifade etti. Davutoğlu, "Umarız mayıs başına kadar bütün bu gereklilikleri yerine getirmiş olacağız ve umarız Avrupa Birliği, Avrupa Komisyonu ve Avrupa Konseyi vize serbestisinin uygulamaya geçmesi için üzerine düşenleri yapar" dedi.
Bugünkü anlaşmayla 33. faslın da açılmasının kararlaştırıldığını anlatan Başbakan Davutoğlu, bunun da Türkiye'nin AB sürecinde atılan önemli bir adım olduğuna işaret etti ve diğer fasılların da açılmasının hızlandırılmasının da dile getirildiğini aktardı.
"Hayal kırıklığımı dile getirdim"
Aynı zamanda teröre yönelik dayanışma konusunda da ortak bir stratejinin bulunduğunu belirten Davutoğlu, gerçekleştirilen toplantıda Ankara'da yaşanan saldırılardan sonra gösterdikleri destek konusunda Avrupalı liderlere teşekkürlerini sunduğunu aktardı.
Başbakan Davutoğlu, Avrupa'da iki başkentin Paris ve Ankara'nın terör örgütlerinin hedefi olduğunu vurguladı. Hem Paris hem de Ankara'da omuz omuza verdiklerine işaret eden Davutoğlu, "Terörün menşei ne olursa olsun, DAEŞ olsun, PKK olsun, DHKP-C olsun farketmez. Dayanışmanın her türlü teröre yönelik olarak gösterilmesi lazım. 72 milyon, Ankara'daki saldırının kurbanlarının yasını tutarken, aynı terör örgütünün buraya çok yakın bir yerde sembolleriyle terör eylemlerini destekleme şansını bulmasından dolayı hayal kırıklığımı dile getirdim. Terör örgütleri arasında ayrım yapılmamalı" değerlendirmesinde bulundu.