Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, İtalya'nın yüksek tirajlı gazetelerinden La Stampa'ya konuştu. Gazetedeki röportajda, Çavuşoğlu, "Suriye krizinin çözümündeki en büyük engel nedir?" sorusuna, "Şüphesiz Rusya" yanıtını verdi.
"Rusya sorunun tarafı mı, çözümün tarafı mı?" şeklinde yöneltilen soruya yanıt veren Çavuşoğlu, Rusya'nın eylül ayında IŞİD ile mücadele etme gerekçesiyle Suriye'ye girdiğini anımsattı:
"O tarihten bu yana rejim, muhaliflere ve sivillere yönelik saldırılardan başka bir şey yapmadı. 7 bin 750'nin üzerinde saldırı, yüzde 89 oranında muhalifleri ve sivilleri hedef aldı. Sadece bu değil, Ruslar, Suriye'deki hava saldırılarını yoğunlaştırmak için Cenevre müzakerelerini de bir 'sis perdesi' gibi kullandılar. Okulları, pazarları, hastaneleri, halka yönelik yerleri hedef alıyorlar. İşte bu nedenle siyasi süreç Cenevre'de tutuklanmıştır. Bütün bu saldırılara baktığınızda, en yalın haliyle bunların süreci baltalamak için olduğunu görebilirsiniz."
'BM Rusya'nın saldırganlığını frenlemeli'
Tüm diplomatik çaba ve siyasi sürece yönelik çalışmalara rağmen Rusların ve rejimin, askeri operasyonlarını ileriye taşımayı sürdürdüğüne vurgu yapan Bakan Çavuşoğlu, "Sivillerin öldürülmesi durdurulmalı, şehirlerdeki kuşatmalar kaldırılmalı, insani yardım başlamalı. Eğer Suriye'deki insani krizi durdurmak, barışa fırsat vermek istiyorsak, BM ve BMGK üyeleri, Rusya'nın saldırganlığını frenlemeli. Uluslararası toplum, BMGK'nın insani yardımlara yönelik 2254 No'lu kararını sağlamak için Rusya üzerinde baskı kurmalı" diye konuştu.
'PYD ve YPG'li teröristler, süreci sabote etmenin yolunu arıyor'
Türkiye'nin "güvenli bölge" isteğinin sığınmacılara yönelik yardım ya da Suriyeli Kürtlerin devlet kurmasına önlemeye yönelik bir girişim şeklinde görüldüğü yorumlar da sorulan Mevlüt Çavuşoğlu, şöyle konuştu:
"Rus bombardımanları, on binlerce göçmenin bizim sınırlarımıza kaçmasına yol açıyor. Milyonlarca sığınmacıyı zaten ağırlıyoruz. Binlerce insan Azez ile bizim Kilis kentimiz arasında kalan yerde. Güvenli bölgeler, Suriye'deki çatışmayı çözmeye kapsamlı stratejinin bir parçası.
Biz şimdi Suriye'nin kuzeyinde güvenli bölgenin olmasını ısrarla istiyoruz, çünkü orada Suriyeli Kürtleri temsil etmeyen terörist organizasyon PYD/YPG bulunuyor ve onlar tamamen Cenevre'de, Viyana'da mutabık kalınan BMGK'nın 2254 No'lu kararının tersine kendi gündemlerini izliyor. PYD ve YPG'li teröristler, süreci bütünüyle tek taraflı sabote etmenin yolunu arıyorlar.
17 Şubat'taki korkunç Ankara saldırısının PYD tarafından yapıldığına dair elimizde kanıtlar var. Parmak izi, kullanılan cihazlar. Saldırıyı yapanın Türkiye'ye Kobani'den girdiğini biliyoruz. Türkiye, dost ve müttefik ülkelerden dayanışma ve destek bekliyor, sadece sözde değil, uygulamada da bunu görmek istiyor. Uluslararası toplum çifte standarttan kaçınmalı."
Kaynak: Milliyet