...

Türkiye-İsrail ilişkilerinde kim daha karlı

Politika Materials 19 Aralık 2015 17:00 (UTC +04:00)

Trend takip edin

Trend Haber Ajansı Türkiye Masası

TREND Haber Ajansı Türkiye ve Ortadoğu Masası Yönetmeni Rufiz Hafızoğlu

Türkiye ve İsrail ilişkilerinin özellikle 2010 yılındaki gerginleşmesi sürecinde taraflar daima aklısalim davranarak, durumu kontrol altında tuttu.

Türkiye ve İsrail'in bu kriz döneminde kendilerine uygun çıkar sağladığı kanaati oluştu.

Ankara, İsrail ile diplomatik ilişkileri an az düzeye indirerek bölgede müslümanların savunucusu olduğunu gösterdi. İsrail ise Türkiye'ye taviz vermeyerek, kendi doğruluğunu kanıtlamaya çalıştı.
Buna rağmen taraflar, Türkiye Dışişleri Bakanı'nın da ifade ettiği gibi gizli görüşmeler yürttüler.
Aslında bu görüşmeler, Rusya ve Türkiye arasında krizin yaranmasından önce başladı.

Basınında yer alan bilgilere göre, Türkiye ve İsrail arasında ilişkilerin normalleştirilmesi yönünde ön anlaşmaya İsviçre'de ulaşıldı.

Anlaşma kapsamında, İsrail Mavi Marmara saldırısı zamanı ölen ve yaralanların ailelerine tazminat ödenmesini sorumluluğuna aldı.

Haberlere göre, Türkiye'nin ilişkilerin normale dönmesi yönünde 3. talebi olan Gazze ablukasına son verilmesi şartına gelince ise, taraflar bu konuda anlaşmaya varmadı ama İsrail, Gazze'ye gidecek insani yardımların önünü açtı.

Dün Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, "Tabii ki görüşmeler olacak, devam etmelidir. Bizim şartlarımızdan bir tanesi yerine geldi. Diğer iki şartın yerine gelmesi için uzmanlar düzeyinde bu tür görüşmeler oluyor. Nasıl kararlaştırılacak? Hangi adımlar atılacak? Ama henüz bir somut adım atılmış değil. Görüşmeler devam ediyor. İleriki süreçte bunun nasıl sonuçlanacağını hep birlikte göreceğiz. Görüşme olmadan tüm bunların detaylarını konuşmak mümkün değil. Bu görüşmelerin devam etmesi gerekir" dedi.

Eğer İsrail ve Türkiye eski ilişkilerini tekrar berpa edebilirse, bu durumda ilk önce İsrail karlı çıkacak.

İki ülke arasında ilişkilerin kötüleşmesinin ardından Ankara İsrail ile olan askeri anlaşmaları fes ederek, İsrail uzun zaman "eğitim" amacı ile kullandığı Türkiye'nin hava sahasını kaybetti.

İlişkilerin eski düzeyine dönmesi durumunda İsrail'in Türkiye hava sahasına tekrar sahip olacağına bir şüphe yok. Böyle durum, Suriye ve Irak'ın kuzeyini ve İran'ın batısını kontrol etme olanağı sağlaycak. Bu ülkeler, bölgede İsrail'in varlığını düşmanca karşılıyorlar ve Ankara ile öncesi kibi sıkı ilişkilere sahip değiller.

İsrail için diğer önemli bir konu, daha önce Türkiye istihbaratının İsrail istihbaratı ile bilgi paylaşmasıdır. Buna rağmen İsrail Ankara'ya hiçbir istihbarat verisi sunmuyordu.

İlişkilerin eski düzeyine dönmesi ile Mossad ve MİT'in işbirliği yapacağı öngörülüyor. Ayrıca, ilişkilerin onarılmasında temel olarak görülen İsrail doğalgazının Türkiye'ye verilmesi ise, her iki taraf için çıkar sağlayacaktır.

Ama diğer taraftan, Suriye ve Irak'ta devam eden kriz fonunda taraflar arasında sıcak ilişkilerin ne zamana kadar devam edeceği soruları yaranıyor.

Rusya'nın Suriye ve Irak'ta artan etkisi, İran'ın da bölgede nüfusunu sağlamlaştırmaya olanak sağlıyor ki, bu da ne İsrail'in ne de Türkiye'nin çıkarlarına uyuyor. İran ile yanaşı, İsrail'i düşman olarak gören Hizbullah birlikleri de bölgede güçlerini artırıyor.

Hizbullah, Suriye'de IŞİD'a karşı askeri çatışmalara katılarak daha çok deneyim kazanıyor ki, bu da aslında İsrail'e büyük endişe kaynağı yaratıyor.
Bugün Suriye Cumhurbaşkanı Esad'ın savunucularının kazandığı deneyimleri, yarın İsrail'e karşı kullanmayacağına bir garanti yok.

Diğer taraftan, Rusya ve İran'ın desteklediği Suriye yönetimi savaştan galip ayrılacağı durumunda, er veya geç "Golan Tepeleri" sorununu gündeme getirebilir. Esad yönetiminin zaferi, Türkiye dış politikasının çöküşü olacak ki, bu da ülkenin iç siyasetine yansıyabilir.
Bu nedenle, Esad yönetiminin zaferi ve İran'ın bölgede güçlenmesi Türkiye ve İsrail'in çikarlarına uymuyor ve bu durum tarafları daha da yakınlaştıracak.

Twitter@rhafizoglu

Etiketler:
Son Haberler

Son Haberler