TREND Haber Ajansı Türkiye ve Ortadoğu Masası Yönetmeni Rufiz Hafızoğlu
"Şam'da ( Suriye, Irak, Lübnan ,Filistin) fitneler bir taraftan sakinleştikçe, diğer bir taraftan alevlenir" hadisi tam manasıyla günümüze denk gelmekte.
Konu tabii ki, kaderi ya "vadedilen hilafet" (IŞİD) yada "beklenen cennet"in ( Avrupa) elinde olan Suriye krizi ve Suriyeli göçmenlere ilişkin.
Suriye'deki askeri operasyonlar sonrası bölgeye küresel cihatçılar akın etmesi, Lübnan, Ürdün ve Suudi Arabistan gibi daha sakin ülkelere göçmen akınını başlattı. Türkiye'ye gelen Suriye'li göçmenlerin sayısının 2,2 milyondan fazla olduğu bildiriliyor.
Bugün Suriyelilerin, dünya güçlerinin onların evinde çıkan tartışmalarının kurbanı olduğunu söyleyebiliriz.
Boşuna söylenmemiş, savaş insanların psikolojisi değiştiriyor. Göçmen alan ülkeler içinde Suriyeliler için en iyi hayat şartları sağlayan ülke kuşkusuz ki , Türkiye'dir.
Suriyeli göçmenleri alan ülkelerin, onlara normal koşul sağlama girişimlerine karşın, bazi sorunların gözlemlendiğini söyleyebiliriz.
Her zaman ticaret yetenekleri ile öğünen Suriyeliler, şimdi komşu ülkelerin sokaklarında para dileniyorlar. Türkiye'de göçmen dilencilere karşı 9 ilde yapılan operasyonlarda 30 bin kişi tutuklandı.
Kendi topraklarında gururu ile öğünen Suriyeli kadınlar, şimdi Lübnan, Ürdün ve diğer ülkelerde insan ticaretinin kurbanı. Veriler doğrultusunda Türkiye'de kamplarda bulunan 107 bin kadının yüzde 20'si dul. Arap ülkelerinden olan insan "tüccarlar" bu fırsatdan yararlanmakta.
Ayrıca Suriyeli kadınlar çatı arayışında resmi olmayan evliliğe de razı oluyorlar. Örneğin, Arap ülkelerinde Suriyeli kadınla "evlilik" bin 500 dolara mal oluyor.
Bunun dışında, Suriyeli göçmelerin organ ticareti çetesini eklediğimizde sorun tam kapsamda karşımıza çıkıyor. Şu an bu, sadece Suriyeli göçmenlerin değil Suiye'de yaşayanların da büyük sorunu.
Aynı zamanda göçmenlerin de kazanç sağlamak amacı ile, organlarını sattığı biliniyor. En çok Ürdün, Livan ve Irak'ta gerçekleşen bu tip olaylarda, organlar yaklaşık 6 bin dolara satılıyor.
Suriyeliler bu tür zor ve acımasız şartlar altında yurdışında yaşıyor.
Suriyeli gömenlerin umudu olan Avrupa'da da aynı kader ile karşılaşmayacağı garantisi yok. Artı olarak Suriyeli göçmenleri Avrupa'da ırkçıkla da karşılaşmak bekleniliyor. Zaten her geçen gün artan ırkçık Avrupa için yeni bir şey değildir.
Paris'de yaşanan terör saldırılarının ardından, AB'nin Suriyeli göçmenleri alacağı daha belli değil. Paris saldırıların ardından Polonya, Suriyeli göçmenlere kapılarını kapattı.
Tüm bunları incelediğimiz zaman, Suriyeli göçmen sorununun en yakın zamada çözülmesi gereken öncelikli mesele olduğunu görebiliriz.
Görünen şu ki, dünya güçleri Suriye krizinin çözümünde kendi çıkarlarının devam etmesi, sorunun çözümünü daha çok erteleyecek.
Twitter@rhafizoglu