Özcan Tikit / Haberturk
BİLMEM farkında mısınız? Batı'nın medyası ve liderleri artık Türkiye'yi IŞİD'i desteklemekle suçlamıyorlar. O akla ziyan haberler ve imalı demeçler nedense bıçak gibi kesiliverdi.
Bu arada bizler de "Cumhurbaşkanı Erdoğan'a muhalefet edeceğim" diye bu safsataya sıkı sıkıya sarılan saftiriklerimizle baş başa kaldık yine.
İyi ama ne oldu da algı operasyonunu gazlayanlar bir anda "dur" düğmesine basma gereği duydular?
Sorunun cevabı yakın zamanda yaşanan önemli bir gelişmede olsa gerek. Bahse konu bu önemli gelişmenin ise İncirlik'le ilgili olduğu anlaşılıyor.
Aslına bakarsanız meselenin gizli saklı bir yanı da yoktu hani... Gözleri iktidara nefret perdesiyle kapanmamış her fani bu hakikati ilk günden beri görüyordu.
Batı'nın derdi en başından beri İncirlik'ti. Gelgelelim Türkiye haklı gerekçelerle İncirlik Üssü'nün Suriye'deki savaşta kullanılmasına onay vermiyordu. Daha doğrusu İncirlik'i karşılıksız açmak istemiyordu Türkiye.
Ankara milli taleplerini/çıkarlarını masada savunmaktan asla vazgeçmedi. İçteki ve dıştaki yıldırmaya yönelik yayınlara ve kirli siyasi oyunlara da boyun eğmedi.
Güvenli bölgenin kurulması, Esad'ın gitmesine yönelik stratejinin her halükârda korunması ve Suriye'nin geleceğinde söz hakkına sahip olması Ankara'nın olmazsa olmazlarıydı.
Türkiye'nin bu taleplerini minimuma çekmek isteyenler ise en iyi bildikleri şeyi denediler. Bir pazarlık enstrümanı olarak algı operasyonunu devreye soktular. Ankara'yı IŞİD destekçisi gösteren yayınlar ve açıklamalar için gizlice düğmeye bastılar.
ABD Başkan Yardımcısı Joe Biden yaptığı bir açıklamayla bu algı operasyonunu açıkça sahiplendi. Böylece operasyonun Türkiye ayağına destek verenlerin talimatı nereden aldıklarını da itiraf etmiş oldu aslında. Türkiye ABD merkezli bu algı operasyonundan çok çekti. İçteki bazı unsurların algı operasyonuna dahil edilmesi suretiyle "ulusal ve bölgesel güvenliğinin riske girmesiyle" bile tehdit edildi.
Bunca hırgürün sonunda ise devletler dünyasındaki çetin pazarlıklarda çoğu zaman olan şey neyse yine o oldu. Kirli taktiklerin kullanıldığı bu pazarlık da öncekiler gibi masada sonuçlandı. Türkiye'nin şartlarıyla ABD'nin İncirlik talebi arasında ara bir formül bulundu. Böylece Türkiye'nin IŞİD'i desteklediğine dair safsatanın hızının da kesilmesine karar verildi.
BOZDAĞ DEĞİL TECRÜBE KONUŞTU
ELBETTE ki iyi bir seçim stratejisi her şeyden önce, binlerce aday arasında başarı şansı en yüksek olanı bulup listeye koyabilmekten geçer. Ancak seçilen kadar listeye konulmayan adaylar da önem taşır. Dolayısıyla değerlendirmede elenen adayların küstürülmemesine, mümkünse adaymış gibi partiye destek vermeye devam etmelerinin sağlanmasına özen gösterilmeli.
AK Parti, 7 Haziran öncesi süreçte madalyonun bu yüzünü biraz ihmal etmişti. Sonucu düşünülmeyen tutum ve söylemler liste dışı kalan bazı adayları partiden soğutmuştu. Nitekim bazı illerde istisnasız her seçimde AK Parti'ye destek vermiş pek çok önemli isim gönül koymuş ve kenara çekilmişti.
Şimdi yeni bir seçime gidilirken bu hatadan ders çıkarılıp çıkarılmadığını merak ediyordum. Aradığım cevabı dün AK Parti'nin Seçim İşleri'nden Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Bekir Bozdağ'ı dinlerken buldum. Bozdağ muhabirlere listelerdeki adayları değerlendirirken "Aday olan iyidir, olmayan değildir diye bir şey söz konusu değil. Bizim için bize başvuran her aday değerlidir, bu millete de bakan ve vekil de dahil olmak üzere her sıfatla hizmet etmeye de layıktır, hepsine ayrı ayrı teşekkür ediyorum" dedi. Tecrübeli siyasetçi, sözlerindeki bu vurguyla AK Parti'nin seçime bir hatasından daha ders çıkararak gittiğini ortaya koymuş oldu.
Özcan Tikit / Haberturk