2021’in ilk yarısında elektrik tüketiminin % 9,22’si rüzgar enerjisinden elde edildi. Potansiyelin yüksek olduğu bölgeler Marmara ve Ege. Yatırım 15 ilde yoğunlaşmış. Sektörde 20 binden fazla kişi istihdam ediliyor. Rüzgar yerli sanayiyi de gelişti. Ekipman üretimlerinin % 70’inden fazlası 45 ülkeye ihraç ediliyor.
KEVSER DEVECİOĞLU
Paris Anlaşması’nın onaylanmasının arından iklim değişikliğine karşı mücadele kapsamında kendine bir yol haritası hazırlayan Türkiye için yenilenebilir enerji kaynaklarına geçiş artık bir alternatif değil bir zorunluluk. Yeşil dönüşüm sürecini değerlendiren Türkiye Rüzgar Enerjisi Birliği Başkanı (TUREB) Yönetim Kurulu Başkanı Ebru Arıcı “Kaynağına para vermediğimiz, yerli ve emisyonsuz bu kaynağı ekonomimize ne kadar çabuk ve ne kadar çok kazandırabilirsek hem ülkemiz hem de iklim hedefleri açısından o kadar fayda yaratmış oluruz.” şeklinde konuştu
ELEKTRİĞİN YÜZDE 9’U RÜZGARDAN
Türkiye’nin karasal rüzgar potansiyeli 100 bin MW civarında. Bu potansiyelin henüz yüzde 10’unu ülkemize kazandırılmış durumda. Türkiye’de şu anda 10.585 MW’lık rüzgar kurulu gücü bulunuyor. İşletmede olan 270 santralde 3.868 türbinle enerji üretimi yapılıyor. Şu anda kısmi kabulle devreye girmiş tesislerin 44 adedinde yaklaşık 1.200 MWe güç hızlıca devreye alınmak üzere inşa halinde. 26 proje ile üretim lisansı olan 244 MWe 10 adet proje yani toplamda 764 MWe gücünde 36 projenin halen izin süreçleri yürütülüyor. 2021 yılının ilk yarısında elektrik tüketiminin yüzde 9,22’sinin rüzgar enerjisinden elde edildiğini belirten Arıcı “Günlük üretimlerde zaman zaman ülke elektriğinin yüzde 20’sine yakınını biz üretiyoruz ki bu oldukça önemli bir oran.” dedi.
YEŞİL ENERJİ ORANI ARTIYOR
Yeşil dönüşümün özellikle son 5 yıldır ülkemizin gündeminde olduğunu ve bugün erken ve hızlı yol alınmasının olumlu sonuçlarını yaşadığımızı belirten Arıcı şöyle devam etti: “Yenilenebilir enerji sektörünün diğer sektörlerle ‘yeşil enerji kullanımı’ konusunda çalışmalara başladığını görüyoruz. Ağır sanayiden tekstile kadar farklı sektörden şirketler artık yeşil enerji kullanıyor ve karbon emisyonlarını nötrlediklerini belgeleme yoluna gidiyor. Paris Anlaşması’na taraf olmamızın ardından bu sürecin hızlanacağını düşünüyoruz.”
Yoğun emisyon yaratan sektörler başta olmak üzere tüm sektör temsilcilerinin düzenlemelere dahil edilmesinin önemine dikkat çeken Arıcı “Ayrıca Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’na ‘İklim Değişikliği Bakanlığı’ eklemesi yapılmasını da çok olumlu buluyoruz. Ancak bu sektörlerin bir taraftan yenilenebilir enerji üreticisi olmalarının da önünü açacak düzenlemelerin hayata geçirilmesi son derece önemli.” dedi.
Ekipman ihracatı 720 milyon euro
Rüzgar enerjisi sektöründe 20 binden fazla kişinin istihdam edildiğini belirten Arıcı şöyle devam etti: “Rüzgar yerli sanayii oldukça gelişmiş noktada. Rüzgar enerjisi ekipman üretimlerinin yüzde 70’inden fazlası 6 kıtada 45 ülkeye ihraç ediliyor. WindEurope Raporu’na göre Türkiye, Avrupa’da rüzgar enerjisi ekipmanı üretiminde
5. sırada yer alıyor. Bugün türbin kanatlarından kuleye türbinden jeneratöre bağlantı elemanlarından dişlilere kadar binlerce bileşenin üretimi yerli sanayide yapılabiliyor. Üretim kabiliyeti ve yerli teknoloji geliştirme becerimiz oldukça yüksek. Rüzgar sanayisinde faaliyet gösteren 24 firmanın toplam ihracatı 720 milyon Euro.”