...

Şimşek: Ticaret Savaşları Fiilen Başladı

Yorum Materials 5 Mart 2018 10:11 (UTC +04:00)

Trend takip edin

Ekonomiden sorumlu Başbakan Yardımcısı Mehmet Şimşek, ABD Başkanı Donald Trump'ın ticaret savaşları söylemleri ile ABD'nin çelik ve alüminyum ithalatına getireceği ek gümrük vergilerine ilişkin yaptığı değerlendirmede, küresel ticaret savaşlarının arifesinde bulunulduğunu, korumacılığın küresel kriz sonrası arttığını fakat dünyanın şimdi yeni bir seviyeye çıkmanın eşiğinde olduğunu söyledi.

"DÜNYADA GELİR DAĞILIMI BOZULDU"

Kanal 7'de gündeme ilişkin soruları yanıtlayan Şimşek, "Küresel kriz ile birlikte dünyada gelir dağılımı bozuldu. Küresel kriz sonrası 3-4 yıllık dönemde büyümenin neredeyse yüzde 95'i en zengin yüzde 1'e gitti. Bu beraberinde popülizmi getirdi." şeklinde konuştu.

Küresel krizin artçı şoklarının halen göründüğünü dile getiren Şimşek, "Dünya neredeyse bir demokratik resesyona, durgunluğa doğru gidiyor." dedi.

Şimşek, küreselleşmenin zirveyi gördüğüne, korumacılık ile birlikte aşağı yönlü bir trend içerisine girildiğine işaret ederek, Trump'ın ek gümrük vergisi açıklamalarına Çin ve Avrupa'nın "bu karşılıksız kalmaz" dediklerini belirtti. ABD tarafından da bunun üzerine yeni bir ticari tehdit geldiğini ifade eden Şimşek, bu gelişmeye bakıldığında ticaret savaşının aslında fiilen başlamış durumda olduğunu kaydetti.

"KÜRESEL TİCARET SAVAŞLARINI BAŞLATACAK"

Başbakan Yardımcısı Şimşek, ABD yönetiminin bir anlamda küresel ticaret savaşını başlatacak noktada hareketler yaptığına dikkati çekti. Şimşek, Amerika'nın eskiden uzun bir süre serbest piyasa ekonomisinin bayraktarlığını yaptığını belirterek, ülkelerin şimdi çok taraflı yaklaşımlar yerine kendi başına buyruk politikalar geliştirmek istediklerini söyledi.

Bunun kurala dayalı bir küresel sistemin dışına çıkmak anlamına geldiğini dile getiren Şimşek, "Bu küresel bir ticaret savaşını ve korumacılığı daha ileri seviyeye çekecek bir yaklaşım. Bu bence dünya ekonomisi açısından çok sıkıntılı bir durum." değerlendirmesinde bulundu.

TRUMP'IN ÇELİK KARARI TÜRKİYE İÇİN NEDEN KRİTİK?

ABD Başkanı Donald Trump'ın çelik ithalatına yüzde 25'lik vergi uygulanacağını açıklaması Türkiye çelik ihracatı için oldukça kritik bir dönemeç olarak değerlendirilebilir. Zira Türkiye'nin çelik ihracatı içerisinde ABD'nin payı göz ardı edilemeyecek boyutlara gelirken, son dönemde ihracatta da artış ivmesi kaydediliyordu.

Türkiye İhracatçılar Meclisi verilerine göre 2017 yılının tamamında Türkiye'nin çelik ihracatı 11,4 milyar dolar olurken, ABD'ye yapılan çelik ihracatı 1,1 milyar dolar olarak gerçekleşti. Rakamlar Türkiye'nin çelik ihracatında ABD'nin payının yüzde 10'a yakın olduğunu gösteriyor.

Bu pay ile ABD, Türkiye'nin en çok çelik ihraç ettiği pazar olarak öne çıkıyor.

ABD'nin bu konumunda son yıllarda da artan bir ivme kaydediliyordu. 2013 yılında Türkiye ABD'ye 778 milyon dolar değerinde çelik ihracatı yapıyordu. 2017'ye gelene kadar bu rakam yüzde 40 artışla 1,1 milyar dolar sınırını aştı.

IHS Global Trade Atlas verilerine göre ABD'nin çelik ithalatında Türkiye'nin payı ise yüzde 7 civarında.

"AFRİN OPERASYONU BÜTÇEDE RİSK OLUŞTURMUYOR"

Mehmet Şimşek, bütçede mali disiplinin korunduğunu da belirterek, "Terörle mücadele için gerekli kaynakları zaten ayırdık, ekonomiye, makrofinansal istikrarımıza Afrin kaynaklı önemli bir risk görmüyoruz." dedi. Bir ülkede terör tehdidi varsa ilk görevin bununla mücadele etmek olduğunun altını çizen Şimşek, bu durumun ekonomik kalkınma ve refah için ön koşul olduğunu kaydetti.

Şimşek, şunları belirtti:

"Terörle mücadele etmemenin maliyeti o kadar büyük ki... Terörle mücadelenin getireceği yük konusu bence fazla tartışılmaması gereken bir konu. Geçen sene zaten bütçe çalışmalarında Savunma Sanayii Fonu'nu güçlendirmek için ciddi bir kaynak artışına gittik, ayrıca Milli Savunma Bakanlığının bütçesini artırdık. Geçen sene toplamda genel anlamda savunma bütçesini 18-19 milyar lira artırdık. Bu uzun süredir devam eden terörle mücadelenin yoğunlaşarak devam edeceğini ima ediyordu. Türkiye zaten uzun bir süredir terörle mücadelenin seviyesini oldukça yükseltmiş, buna ilişkin kaynak çalışmasını yapmıştı. Bütçeyi yaparken bunları öngördük, kaynakları ayırdık ama istenirse ilave kaynak da oluşturulur. Bütçemiz gayet sağlam."

Şimşek, "Bütçemizde mali disiplini koruyoruz, terörle mücadele için gerekli kaynakları zaten ayırdık, ekonomiye, makrofinansal istikrarımıza Afrin kaynaklı önemli bir risk görmüyoruz." değerlendirmesinde bulundu.

"ENFLASYON AŞAĞIYA İNECEK"

Türkiye'de büyüme iştahının yüksek olduğuna işaret eden Şimşek, ancak tasarruf açığı bulunduğunu, bunu azaltmaya yönelik de inanılmaz bir çaba içinde olduklarını ifade etti.

Şimşek, eskiden kamuda büyük bir tasarruf açığı bulunduğunu hatırlatarak, bunu tersine çevirdiklerini ancak burada belirleyici olanın hane halkı ve şirketler olduğunu kaydetti. Türkiye'de şirketlerin tasarruflarının düşük olduğuna dikkati çeken Şimşek, "Bizim tasarrufları artırmamız için şirketlerimize Ar-Ge yaptırıp, daha inovatif, yenilikçi olmasını sağlayıp, destek verip, bunları ürün yelpazesi, katma değeri yüksek alanlara yönlendirmemiz gerekiyor. Şirketlerimiz kar marjı yüksek olan ürünler üretirse daha çok para kazanacak, o parayı da yatırıma dönüştürecek dolayısıyla dışarıdan kaynak arayışımız azalacak." şeklinde konuştu.

Şimşek, hane halkının tasarruf oranlarının da istenilen seviyede olmadığını belirterek, şunları kaydetti:

"Bunun birçok boyutu var, bağımlı nüfus yüksek. Türkiye'de yaklaşık 24 milyon öğrenci var. Kadınların iş gücüne katılım oranı düşük. Yani biz tek kanatla uçmaya çalışıyoruz, tek motorla uçağı hızlı götürmeye çalışıyoruz. Büyük resim şu, bizim yatırım iştahımız, kaynak ihtiyacımız büyük, daha çok yatırım yapmak istiyoruz ancak bu yatırımları finanse edecek tasarrufları yapmıyoruz. Çünkü şirketlerimizin kar marjı düşük, düşük katma değerli ürün üretiyorlar. Vatandaşımız da erken aşamada daha çok tüketmek istiyor."

"TASARRUFLARI ARTIRMAYA ÇALIŞIYORUZ"

Şimşek, Türkiye'nin son yıllarda birçok badire atlattığını anımsatarak, bunun da ülkenin yurt dışındaki algısını olumsuz etkilediğini söyledi.

Türkiye'ye kaynak akışında da arzulanan seviyede olunmadığını belirten Şimşek, şu değerlendirmelerde bulundu:

"Faizlerin yükselmesinin arka planı bu. Bu kur üzerinden yansıyor. Kur enflasyonu besliyor. Enflasyon ağırlıklı olarak kur nedeniyle yükselişe geçti. İkinci olarak bizim reel kaynak ihtiyacımız yüksek, çünkü yatırım iştahımız yüksek. Üçüncü olarak, ülkenin risk, vade primi gibi faktörler var. Dolayısıyla enflasyon beklentileri, reel faiz, vade primi bu aslında sizin nominal faizinizi oluşturuyor. Ülke olarak biz faizleri kalıcı olarak düşürmek için tasarrufları artırmaya çalışıyoruz. Bireysel emeklilik sistemi, konut hesabı, çeyiz hesabı... Bunlar olmasaydı tasarruf açığı çok daha yüksek olacaktı."

Büyük yapısal dönüşümlerin kısa vadede gerçekleşmediğine dikkati çeken Şimşek, "Enflasyon beklentilerini aşağı çektiğimiz ölçüde Türkiye'ye tasarrufların dışarıdan da akışı mümkün olacak." dedi.

ENFLASYONLA MÜCADELE

Şimşek, istihdamı artırmanın ve reformlara devam etmenin öneminin altını çizerek, şunları kaydetti:

"Çünkü reform yaparsanız, cazip ülke haline geliyorsunuz, kaynak çekiyorsunuz, Kaynak geldikçe Türk lirasına talep artar, Türk lirasının faizi düşer. İkinci husus Ar-Ge, inovasyon, girişimcilik ekosisteminin güçlendirilmesine yönelik reformlar, Türkiye'yi katma değer zincirinde yukarı çekecek. Şirketlerimiz daha çok kazanacak, daha çok yatırımını kazançlarıyla finanse edecek. Üçüncü olarak vatandaşımızın da aslında gelecek açısından ikinci bir emeklilik maaşı, geleceğe yönelik temkinli bir duruş için, tasarruf yapmasını devlet olarak muazzam bir şekilde destekliyoruz."

Şimşek, enflasyonla mücadeleye yönelik çalışmalara da değinerek, ilave bir kur ya da petrol şokunun olmayacağı varsayımıyla yılın sonuna doğru enflasyonun tek haneye ineceğini öngördüklerini söyledi.

Enflasyonu tek haneye indirmek için yapılan çalışmalar hakkında da bilgi veren Şimşek, "Sabredeceğiz, enflasyon aşağıya inecek ben inanıyorum ki tekrar Türkiye'nin algısı iyileşecek. Türkiye sağlam bütçesiyle, güçlü ekonomisiyle tekrar risk primini de aşağı çekecek." dedi.

Etiketler:
Son Haberler

Son Haberler