Azerbaycan/Bakü/Trend Haber Ajansı Türkiye Masası
Başbakan Binali Yıldırım İzmir'de 9 Eylül Üniversitesi'nin Akademik Açılış Yılı töreninde konuştu. Yıldırım konuşmasına, 15 Temmuz darbe girişimi gecesine ilişkin "Bu millet bayrağı alıp meydanlara toplandı, Türk milleti bu alçaklara unutamayacakları bir ders verdi" sözleriyle başladı. Terör örgütü mensuplarının devlete gizlice sızdıklarını belirten Yıldırım "FETÖ terör örgütü kendini gizleyerek 40 yıl bekledi ve ansızın ortaya çıktı" ifadesini kullandı.
Başbakan Yıldırım’ın konuşmasından satır başları şöyle:
“O gece olay olduğu anda eve İstanbul’daki eve yeni geliştim “Şaka mı” diye sordum. O arada büyük torunum Sena telaşlı bir şekilde koştu, “Bu askerler bizim değil mi, niye insanları öldürüyorlar” diye sordu, 11 yaşında. 11 yaşındaki bir çocuğun muhakemesi bu alçak terör örgütüne mensup bu alçaklarda bile yok.
Bu vatandaş, bu millet varını yoğunu vererek tehditlere karşı hazır olsun diye aldığı uçağı, tanklı bu milletin üzerine acımasız bir şekilde sürerseniz bu millet gereğini yapar. 15 Temmuz’da da bu millet kalbindeki, düşüncesindeki fikri bir kenara bırakarak ay yıldızlı bayrağı aldı, yollara düştü.
Çünkü mesele memleket meselesidir, siyasetin önemi yok. Memleket meselesi konu olunca her şey teferruat olur. Ve bir kez daha bu büyük Türk milleti ne kadar asil olduğunu, ne kadar bağımsızlığına düşkün olduğunu gösterdi. Bu alçaklara unutamayacakları bir ders verdi.
Bulunduğumuz coğrafya zor bir coğrafya, tarih boyunca hep hareketli oldu. Her zaman medeniyetlerin, kültürlerin geçiş bölgesi oldu. Doğudan Batıya doğru İpek yolları, baharat yolları hep Doğudan Batıya gitmiş. Sonra zaman değişmiş, bu sefer Batı’dan Doğu’ya doğru göçler başlamış.
Bu bir süreç, tarih boyunca inişler çıkışlar var. Ama Türkiye Anadolu toprakları her zaman, zaman zaman buluşmaların, zaman zaman çatışmaların merkezinde olmaya devam etmiştir. Sadece depremleriyle değil, aynı zamanda sosyolojik ve kültürel farklılıkların da buluştuğu bir coğrafyadan bahsediyoruz. Ayakta kalmamız için çok güçlü olmamız lazım.
Bir olacağız, beraber olacağız, iri olacağız, diri olacağız. Şunu asla unutmayalım; farklılıklarımız elbette var, kimimizin gözü kara, kimimiz beyaz tenliyiz, kimimizin saçı beyaz.
Farklılıklarımız elbette zenginliğimiz ama farklı olmayan bir şeyimiz var, hepimizin gözünden akan damlaların rengi hep aynı. Onun için acılarımız ortak, acılarımızı azaltacağız, sevinçlerimizi çoğaltacağız. Bunun yolu nereden geçiyor? empatiden geçiyor. Birbirimizin hakkında olumlu düşüneceğiz, karşılıksız birbirimizi seveceğiz. Bayrağımız bizi birleştiren en büyük değerimiz olacak, millet olma şuurumuz bizi birleştiren en büyük değerimiz olacak.
Atalarımızın, Gazi Mustafa Kemal’in ve arkadaşlarının bize bıraktığı ülkemiz, bizim en büyük birleştirici özelliği olacak. Bugün ülkemizi çeşitli şekillerde zayıf düşürmeye çalışan meseleleri var. Biliyorsunuz 80’li yıllardan beri mücadele ettiğimiz bir bölücü terör örgütü var, onlar erken zamanda silahı eline aldılar, meydana çıktılar, bu ülkenin enerjisini tüketiyorlar.
“FETÖ, 40 YIL BOYUNCA KENDİNİ GİZLEMİŞ”
FETÖ terör örgütü ise birikimini yaptı, sinsice kendini gizleyerek, 40 yıl çalıştı, bekledi ve karşımıza çıktı. “Sevgili gençler niye önlem almadınız?” diyorlar. Güzel bir soru, bir terör örgütüne karşı önlem nasıl alınır? Silah çekerse, huzursuzluk çıkarırsa, toplumu rahatsız ederse, yani adını koyarsanız terör örgütüyle mücadeleniz başlar.
Bakın bir üst düzey komutan, yanında taşıdığı 20 yıllık özel kalem, her tarafında evinde, karargahta, ofiste yanında olan adam “Komutanım buraya kadar sizi tutukluyoruz” derse ne yaparsınız?
Bakın nasıl bir örgütten bahsettiğimi lütfen anlayın. Kapalı, saydam olmayan, ilişkileri net olmayan bir örgütten bahsediyoruz. Amaç uğruna her şeyi mübah sayan, bütün kutsal değerleri yerle bir eden alçak bir örgütten bahsediyoruz. Zaman zaman sizinle omuz omuza namaz kılar, başka yerde farklı bir kılığa girer. Bunun İslam ile, insanlıkla hiçbir alakası yok kimse kusura bakmasın. Bu örgüt, bölücü terör örgütü ve ülkemizin başını ağrıtan tüm şer odaklarıyla mücadelemiz devam edecek.
Ama biliyoruz ki bunların aklı kendi akılları değil, bunların bir üst akıl var, karşımıza çıkmıyor. Arka planda Hacivat ile Karagöz gibi bunları oynatıyor.
Okullarda bunlar var, emniyette mensupları var, yargıda mesafe almışlar, STK’larda her alanda müthiş bir yol aldıklarını düşünüyorlar, daha ne kaldı?
Düdüğü çalalım ve ihtilali yapalım. Çıktılar meydana fakat bir şeyi unuttular. Halkı unuttular halkı. Halkın gücü, tankın gücünü yenmiştir. Cuntacılar contayı yakmıştır ve millet bir kez daha ecdadından aldığı bu bayrağı daha da yükseklere çıkararak dalgalandırmıştır. Onun için bu aziz milletle her zaman gurur duyacağız.
Hiç kimse milletimden asla mahcubiyet duymasın. Böyle bir millet tarihte yok, dünyanın hiçbir ülkesinde yok. Tankın önüne yatan, helikopterden gelen kurşunlara göğüs açan başka bir millet yok.
14 yıl boyunca Türkiye’de önemli işler yaptık. Tevazuya lüzum yok, bir Türkiye’ydi üç Türkiye oldu. Aynı zamanda da Türkiye’nin bölgesel kalkınmışlık farklarını da ortadan kaldırmıştır. 2002’de bugün, Doğu ve Güneydoğu Anadolu, yani bölücü terörle mücadelenin 23 ilimizin toplam, orada yaşan nüfusumuzun ortalama kişi başı geliri 2002’de 750 bin dolar. O zaman Türkiye’nin ortalaması neydi 3 bin 200 dolar? Ne kadar fark var, 4 kat…
Gençler Yüksekova Havaalanını yaparken 99 kere PKK terör örgütü şantiyeyi bastı makineleri yaktı. İnatla karşı çıktılar, biz de inatla yapmak için kararlılığımızı sürdürdük. Oraya hizmet götürmeye çalışıyoruz, o hizmeti engelliyorlar. Nedeni belli, millet duyamasın istiyorlar.
Okul yok, doktor yok, iş yok, fabrika yok, bunları kullanarak bölücü terör faaliyetlerine lojistik destek sağlayacaklar. Bu mazeretleri de elinde alınca hırçınlaşıyor sağa sola saldırıyorlar. 2014 yılında 4 bin 500 kişi dağa çıkmıştı. Bugün ise 400-500 kişi ancak ya çıkmıştır, ya çıkmamıştır.
“”TERÖR ÖRGÜTLERİYLE MÜCADELEMİZ DEVAM EDECEK”
Bölücü terörle mücadelemiz ve operasyonlarımız bütün hızıyla devam ediyor. Vatandaşlarımızın hayatına kast eden bütün bu faaliyetler sona erinceye kadar, her bir vatandaşımızın yurdun dört bir köşesine rahatlıkla seyahat edeceği güne kadar bu mücadele sonuna kadar sürecek. Değerlerimizi birer birer yok eden bu alçak FETO terör örgütüne mücadelemiz de sürecek.
Bir mağdurluk edebiyatı tutturdular gidiyorlar. Peki, bu darbeyi yapanlar mağdur da darbeden hayatını kaybedenler, geleceği karartılmaya çalışılan millet mağdur değil mi? Bu ne biçim iştir, asıl mağdur millettir. Milletin psikolojisi bozuldu. Ülkenin bütün değerlerini yerle bir ettiler. Dünyaya karşı görünümünü ne hale getirdiler. Bunların sorumlularına hesabı sorulmayacak mı, zamanı mı avukatlığa savunmak. Darbecilere cesaret vermek, yeni bir darbe arayışına onları sokmak bu ülkeye hizmet değildir, vatanseverlik hiç değildir.
Bu noktada üniversitelerimiz, yargı, ordu, polis, devletin temel güvenlik organlarının içinde bu örgütün tüm mensupları birer birer ayıklanacak aksi halde bu tehdit daha da büyüyerek devam eder. Çok dikkatli çalışılıyor, yaşın yanında kurunun yanmaması için azami gayret gösteriyoruz. Yanlış mı söyledim? Kurunun yanında yaşın yanmaması mı?
Suluyla susuzun aynı muameleyi görmemesi olarak söylüyorum. Husumetlerimiz varsa, kırgınlıklarımız varsa, rakip olduysak “Aman fırsat elime geçti FETÖ’cülükle suçlayayım” derseniz bunun çok büyük bedeli olur, hukuki sonucu da olur onun için dikkatli davranın. İntikam duygusuyla değil, merhamet duygusuyla da değil. Adalet. Bir kere bunlar yargıya teslim ediliyor, bize nasihat vermeye çalışanlar var “Efendim niye OHAL ilan ediyorsunuz, şudur, budur” Ya biz OHAL’i kendimize ilan ettik, vatandaş bir kez OHAL yaşadı o da 15 Temmuz gecesi. Çıktı, işini bitirdi sonra yoluna baktı. Bakın Fransa’da 1 terör saldırısı oldu OHAL ilan edildi hala devam ediyor, en son 6 ay daha uzattılar.
Hiçbir mültecinin, 3 milyon mülteci Suriye savaşından canını kurtarmak için Türkiye’ye sığındı, ee “Gelin yük paylaşın” yok. Evvel allah biz hepsinin üstesinden geliriz, ancak ihtiyacımız var. Kardeşliğimizi, beraberliğimizi sağlam tutacağız. Kendi içimizde zafiyete düşmezsek bize kimse bir şey yapamaz. 15 Temmuz bunun en yakın şahididir. Gün boyu daha çok programlarımız var sözü uzatmak istemiyorum.
İzmir’de bugün çok önemli bir konuyu ilk defa kamuoyu ile paylaşacağız. Tarım ve hayvancılık sektörümüze yönelik kapsamlı teşvikleri yapacağımız toplantıyla açıklayacağız. Hayırlı uğurlu olsun.
Eğitimde hem kaliteyi hem de sayı, yani sadece sayıyı arttırmak, üniversitelerin sayısını arttırmak yetmez. 79’dan 183’e çıkmaz. Öğrenci sayısı 2 katı geçmiş, 6 milyondan fazla öğrenci var. Bazı ülkelerin nüfuslarını saysak 40 ülkeden fazla öğrencimiz var. Bunlar güzel şeyler çünkü bizim petrolümüz, doğalgazımız yok. Genç, dinamik, enerji dolu gençlerimiz var.
Bunun farkındayız ve sizleri bilgi toplumuna taşımak için Türkiye bir yandan fiziki yollarla, alt yapıyla geliştiriyoruz. Son 15 yılda krizlerden dolayı yapılmayan projeleri Türkiye yaptı. 6 bin kilometre bölünmüş yolla görevi devraldık. Görevden ayrıldığımızda 25 bin 500 kilometreydi. Yol altyapısıyla ilgili ciddi bir problemimiz kalmadı. Trafiğin yoğun olduğu yerlerde hızlı tren çalışmaları Manisa, İzmir, Ankara devam ediyor. 15 milyon İzmirli hızlı treni kullanmış.
Buca’ya gidecek, oradan buraya gelecek. Hava kirliliği, hem trafik, hem para hem trafikte geçen zaman maliyet demek. daha fazla yakıt yakıyorsunuz, daha fazla canınız sıkılıyor. Havaya daha çok egzoz veriyorsunuz hava kirliliği artıyor. Açtığımız yeni iç hatlar terminali 25 milyon yolcu taşımız. Türkiye’nin en güzel iç hatlar terminalini İzmir’de açtık. İzmir’in eski havalimanını hatırlayın tavan kafanıza değiyordu. Allah2a şükür çok güzel bir terminalimiz oldu şimdi yeni pist düzenlemesi yapılıyor.
Dedik ki; “Hizmette siyaset olmaz” Belediye CHP’li, AKP’li diye bundan mahrum mu olacak dedik. İşte bakın İZBAN. İZBAN şu an 110 kilometre, kuzeye güneye ne varsa genişliyor. Günlük 300 bin İzmirli kuzeyden güneye trafiğe girmeden İZBAN ile seyahat ediyor. Küçük hesaplar peşinde olsaydık, “efendim burası belediyeye yazar, hükümete yazar” düşüncesi içinde olsaydık bu proje kalırdı. Kime yazarsa yazsın kardeşim, yeter ki vatandaşa yazmasın”