Azerbaycan/Bakü/Trend Haber Ajansı Türkiye Masası
İstanbul Kemerburgaz Üniversitesi Siyaset Bilimi ve Kamu Yönetimi Bölüm Başkanı ve Enerji ve Çevre Araştırma ve Uygulama Merkezi Müdür Yardımcısı Tolga Demiryol yaptığı açıklamada, Türkiye ve İran enerji ilişkilerini değerlendirdi.
İran'a yönelik uluslararası yaptırımların kaldırılmasının ardından Türkiye-İran enerji ilişkilerinde yeni bir döneme girilmesinin muhtemel olduğunu bildiren Demiryol, "Türkiye İran'dan yılda 9 milyar metreküpe yakın doğal gaz temin ediyor ki bu da Türkiye'nin ihtiyacının yaklaşık yüzde 18'ine denk geliyor. Yaptırımların kalkması ve İran'ın ihracat kapasitesinin gelişmesiyle Türkiye'nin İran'dan ithal ettiği gaz miktarı artacaktır. Azerbaycan, Irak ve Doğu Akdeniz ile birlikte İran, Türkiye'nin ithalat çeşitlendirme stratejisinde önemli bir rol oynuyor. Özellikle Rusya ile yaşanan krizin ardından Ankara tüm alternatifleri değerlendirme arayışı içerisinde." dedi.
İran İslam Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Hasan Ruhani Ankara'da düzenlenen Türkiye-İran 3. Yüksek Düzeyli İşbirliği Toplantısı sonrası Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile ortak yaptığı basın açıklamasında, İran'ın Türkiye'nin enerji ihtiyacını karşılayabileceğini bildirdi.
Ruhani, "Özellikle enerji konusunda biz Türkiye tarafına şu sözü verdik: İran, hem petrol hem doğalgaz hem elektrik hem de petrokimya ürünlerinde Türkiye'nin enerji güvenliğini garanti altına alabilir. Biz tam olarak Türkiye'nin ihtiyaçlarını giderebiliriz. Bu konularda ve ilişkilerimizi bu alanda daha da geliştirebiliriz." şeklinde konuştu.
Türkiye'nin tek bir ithalat kaynağına bağımlı olması risk unsurudur
İran'ın Türkiye'nin doğalgaz ihtiyacının tamamını karşılaması ise artıları ve eksileriyle birlikte dikkatlice değerlendirilmesi gereken bir husus olduğunu ifade eden Demiryol konuşmasına şu şekilde devam etti, "Türkiye Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı'nın hazırladığı 2015-2019 Stratejik Planı'nın temel hedeflerinden biri Türkiye'nin enerji ithalatında tek bir ülkeye olan bağımlılığının yüzde 50'nin altına indirilmesi idi. Bu hedef Türkiye-Rusya ilişkileri için olduğu kadar Türkiye-İran ilişkileri için de yön gösterici olacaktır. Türkiye'nin ya da bir başka ülkenin tek bir ithalat kaynağına bağımlı olması söz konusu ülke için bir risk unsurudur. Teknik aksaklıklar, arz-talep değişiklikleri, fiyat anlaşmazlıkları ya da siyasi krizler gibi nedenlerle enerji akışında meydana gelebilecek olası aksamalar, bağımlı durumdaki ülke için kırılganlık yaratır. Dolayısıyla Türkiye dahil tüm enerji ithalatçısı ülkeler için optimal çözüm, enerji ihtiyacını mümkün olduğunca çok kaynaktan mümkün olduğunca farklı yöntemlerle (alternatif boru hatları, LNG vb.) karşılamaktır. Kaynak çeşitliliğinin yaratacağı rekabet ortamı, ithalatçı ülke için fiyat avantajını da beraberinde getirir. Bu bağlamda yeni dönemde Türkiye'nin İran'dan doğalgaz alımını arttırmakla birlikte, tek taraflı bir bağımlılık ilişkisine girmek konusunda temkinli davranacağı değerlendirilebilir.
Türkiye-İran enerji işbirliğinin bir diğer önemli ayağı ise Türkiye'nin İran gazının Avrupa'ya ulaşmasında oynaması muhtemel roldür. Yaptırımlar sonrası dönemde İran gazına Avrupa'dan yüksek ilgi ve talep olduğunu biliyoruz. İran da bir enerji ihracatçısı olarak talep güvenliğini sağlamak adına ihracat pazarlarını ve yollarını çeşitlendirmek istiyor. Türkiye üzerinden Avrupa pazarlarına ulaşacak bir boru hattı bu seçeneklerden biri. Nabucco projesinin tekrar canlandırılması da dâhil olmak üzere pek çok proje bu bağlamda değerlendiriliyor. Ancak İran'ın LNG başta olmak üzere başka ihracat alternatifleri olduğunu da vurgulamak gerekir. Söz konusu alternatifler arasında İran Körfezi'nden Umman'a boru hattıyla ulaştırılacak gazın buradaki LNG tesislerinde işlenmesi ve yüzen LNG terminalleri gibi projeler de söz konusu.
Türkiye-İran enerji işbirliğinin kapsamının ne olacağına iki ülke arasındaki siyasi ilişkiler ve bölgesel jeopolitik dengeler etki edecektir. Enerji çıkarlarındaki ortaklığın son yıllarda gerilen Ankara-Tahran ilişkilerine olumlu etki etmesi mümkün olmakla birlikte, siyasi çıkar farklılıkların tarafların alternatif enerji projelerine yönelik beklentilerini şekillendireceğini de vurgulamak gerekir."
Muhabir: Orhan Guluzade