Trend Haber Ajansı Türkiye Masası
Dış politika uzmanı Hüseyin Altınalan Trend Haber Ajansı'a yaşanan son gelişmeler ile Türkiye Rusya ilişkilerinin geleceğini değerlendirdi.
Hüseyin Altınalan
Günümüzde güç mücadelesini silahların mutlak üstünlüğü belirlemiyor. Artık devasa bir askeri kapasite net strateji çerçevesinde yönetilmedikçe kısa zamanda kesin sonuç elde edilemiyor. Putin, Ukrayna meselesinden ders alıp Rusya'nın Suriye'ye gelmesini önlemek yerine gelişmelerin arkasından sürüklenmeyi tercih etti. Rusya Devlet Başkanı Putin sınır ihlalinin böyle bir netice doğuracağını bilmeyecek bir devlet adamı değil. Peki bunu niye yapıyor? Bunu Suriye bahanesiyle yeni bulunan enerji kaynakları nedeniyle ilgi odağı haline gelen Doğu Akdeniz'e yerleşmek için yapıyor.
Kırım'ı karıştıracaklar
Ancak Rusya kendi güvenliği ve istikrarı açısından tehlikeli bir dış politika izliyor. Çünkü iki yüzlü AB'nin Putin'e kurtarıcı sıfatı vermesiyle "halüsinasyon" içerisinde bulunuyor, fakat şu iyi bilinmeli ki bu halüsinasyon döneminde çöküş başlar. Putin, Napolyon'u örnek alıp aynı hataya düşmemeli... Avrupa mağdurları oynayıp sağ eliyle el sıkışır, sol eliyle sırtına hançeri saplar, bu onların yüzyıllardır izlediği taktiktir. Hatırlayalım hangi ülkeler, Ukrayna'yı Kırım'ı karıştırıp destekledi? Türkiye ise Kırım konusunda hiçbir zaman AB'nin manipülasyonlarına ve provokasyonlarına dahil olmadı, hep mesafeli durdu. Türkiye daima 2009 yılında Rusya ile imzaladığı "stratejik ortaklık" anlaşmasına sadık kaldı. Ancak Rusya, ısrarla Ankara'nın hassasiyetlerini hiçe sayan politika izledi ve tüm uyarılarına rağmen Türkiye'nin sınırlarını ihlal ederek, bu tatsız olayın yaşanmasına sebep oldu.
Putin'in BM'deki konuşmasının ardından IŞİD'le mücadele yaptığı algısı oluşturup, Batı'nın desteğini aldığını düşünen Rusya, savaş uçağının düşürülmesi sonrası kendisini haklı göstermek için yeni hamlelerle algı operasyonları yapmaya devam ediyor. Ve Rusya, kendi politikalarını dünya kamuoyunda kabul ettirmek için hiç de şık olmayan yolları deniyor ve kara propaganda yapıyor. Örneğin, Türkiye'nin İslamileştiğini öne sürerek terör örgütü IŞİD ile bağlantı kurmaya çalışıyor. Oysa IŞİD, sadece Türkiye'nin desteklediği ılımlı muhaliflere saldırıyor ve Esed rejiminin adeta ayakta kalması için elinden gelen her şeyi yapıyor. Öte yandan, Türkiye'yi kaosa sürükleme amacı güden, kısa süreli de istikrarsızlığa yol açan 2 büyük patlama da IŞİD tarafından gerçekleştirildi. Her gün IŞİD üyeleri Türkiye'de gözaltına alınıyor. Bu gerçekler ortadayken, Türkiye'yi IŞİD ile ilişkilendirmek çok çirkin bir iftiradır. Ayrıca Rus medyasının Recep Tayyip Erdoğan'ın oğlunun fotoğraf çektirdiği İstanbul'daki sakallı restoran sahiplerini IŞİD mensubu olarak gösteriyor. Söz konusu kişiler, bu yaklaşıma sert tepki göstererek, kendilerinin sıradan bir esnaf olduklarını vurgulayıp, "Eğer sakalları dolayısıyla bu ithamla karşılaşıyorlarsa, Rum Patriği Bartholemous'un kendilerinden daha uzun sakalı olduğuna" işaret ediyor.
Rusya'nın müttefiki İran, İslam cumhuriyeti değil mi?
Bu saptamaları aktardıktan sonra Rusya'nın bir diğer komik propagandasına dikkati çekerek şunları sormak istiyorum: Türkiye'yi İslamileşmekle suçlayan Rusya'nın bölgedeki en önemli müttefiki İran, mollalar tarafından yönetilen İslam Cumhuriyeti değil midir? Bu bile Rusya'nın yaklaşımının ve iddialarının hiç de gerçekçi olmadığını ortaya koymaktadır.
Rusya, Putin'in Türkiye'yi IŞİD'den petrol almakla suçladığı günlerde ABD Hazine Bakanlığı'nın yayınladığı "Esed yönetiminin IŞİD'den petrol aldığı ve Rus bankalarının buna aracılık ettiği" yönündeki raporu ve bu kişi ve kurumları kara listeye almasını dikkate almalıdır. Bu demektir ki bir çok ülke, her şeyin farkındadır ve gerektiğinde bu gerçeği Rusya'nın önüne koyacaklardır. Moskova yönetimi şunu iyi bilmelidir ki; Batı sadece Ortadoğu ve Arap coğrafyasını değil, asıl doğalgaz ve hidrojen açısında kilit bölge Karadeniz bölgesini de karıştırıp Rusya'nın bölgedeki gücünü azaltmayı amaçlamaktadır. Avrupa, Rusya'yı pohpohlarken "Mesih" ve kurtarıcı olarak gösterip aslında Rusya'yı ateş hattına itip kendilerini geri çekerek Moskova'nın bölgede oluşturduğu iyi komşuluk ve güven ortamını ve imajını zedelemeye çalışmaktadır. Böylece Rusya bölgede komşularıyla çatışma ortamına girerek etkisini kaybedecek ve AB'ye ambargo koyma gücünü dahi yitirecektir.
Asıl tehlikeli oyun Türkiye ve Rusya'da terör eylemlerini tırmandırmak
Asıl tehlikeli oyun Türkiye ve Rusya'nın daha keskin biçimde karşı karşıya getirilmesidir
Zira kuvvetle muhtemeldir ki önümüzdeki günlerde bazı devletler, iki ülke arasındaki tansiyonu iyice artırmak için düğmeye basacak. Rusya içerisinde terör olayları gerçekleştirerek bunun Müslüman Çeçen ve DAEŞ işbirliğiyle Türkiye destekli yapıldığını gösterecek ve olayları artırıp iki ülke arasında çatışma haline getirmek isteyecekler. Ayrıca Türkiye'de de terör eylemleri yapıp, Kadirov yanlısı Çeçenler ile Rus istihbaratının bu eylemleri yaptığı görüntüsü verebilirler. Böylece 1 taşla 2 kuş vurmuş olacaklar. Öte yandan, bu olaylar sürerken AB Ukrayna ve Kırım'ı karıştırmaya devam edecek.
Dolayısıyla iki ülkenin oyuna gelmemesi ve bu konuda gereken tüm tedbirleri almaları lazım.