TREND Haber Ajansı Türkiye ve Ortadoğu Masası Yönetmeni Rufiz Hafızoğlu
Bugün maalesef İslam dünyası ortacağ dönemini yaşamaktadır. Bunun en başlıca nedeni iddia edildiği gibi, islamın dünyaya tehlike olması değil. Yaşanan sorunlanın nedeninin başında İslam dayanışmasının olmaması ve bölgedeki bazı müslüman ülkelerin sadece kendi çıkarları uğruna çalışmasıdır.
Aslında Batı'nın İslam dünyasında yaşanan olaylara çifte standartla bakmasını anlmak mümkün ama müslüman ülkelerin de çifte standartlarda bulunması sorunun daha da derinleşmesine neden oluyor.
Suriye'de yaşanan olayların en aktif oynucularından biri de hiç şüphesiz İran. IŞİD terör örgütünün tehdit olması yönünde Türkiye ve İran aynı fikirde.
Ama ne İran ne de Türkiye IŞİD'a karşı etkili mücadele etmek için yeterli güce sahip değil.
Diğer taraftan bölgede bu iki ülke arasında uçurum gittikçe derinleşiyor.Iran'ın Suriye'de, Esad rejiminin ayakta kalması için gösterdiği destek nedeni ile konumunun Türkiye'den daha güçlü olduğunu itiraf etmemiz gerekir.
Fakat, Esad'a yapılan destek İran'a iyi şeyler vaad etmiyor.
Sorun şu ki, Esad'a her ne kadar destek gösterilse de Suriye Cumhurbaşkanı'nın düşmesi sadece zaman meselesi. Bu kapsamda, Beşar Esad'ın iktidardan gitmesi ile İran Suriye'de eski etkisini asla sağlayamayacak.
İran yönetimi bunu iyi anlıyor ve bu nedenle Batılı uzmanlar Tahran'ın Esad'ı desteklemesi dışında seçeneği olmadığını biliyorlar. Suriye'de savaşın tek kazananı ve tek kaybedeni var.
Maalesef, savaşın kazananı, İslam dünyasını parçalamayı amaçlayan bazı Batı ülkeleri ve onların beyin ürünü olan IŞİD terör örgütü. Savaşı kaybeden ise, İslam dünyası ve mazlum Suriye halkı olacak.
IŞİD terör örgütünün istihbarat ürünü olmasından hiç şüphe yok.
Tarihi biraz derinlemesine incelersek, bugün terör örgütünün İslam ve sünnet adı altında yaptığı vahşetin hiç de yeni olmadığını görebiliriz
1. Dünya savaşında Arap topraklarının Osmanlı'dan ayırmak için İngilis ajanı Arabistanlı Lawrence'nin faaliyetini ne müslüman dünyası ne de Türk dünyası unuttu.
Osmanlı'ya karşı düzenlenen bu ayaklanma sonucunda "Arap birlikleri" 1917'de Kızıldeniz'deki Akabe limanını ele geçirmişti.
Sonrasın'da, Batı ülkeleri Osmanlı'dan ayrılmak için "mücadele" eden bu kuvvetleri resmen tanıdı, onlar ile işbirliği kurdu ve sonuç olarak bölgede yeni devletler kuruldu.
Bugün de bu planın başarılı şekilde gerçekleştirildiğini söyleyebiliriz.
Yarın ise, İslam ile hiçbir ilişkisi olmayan IŞİD terör mensuplarına destek vererek onların faaliyetlerine göz yumanların, onlarla konuşma masasına oturacağı hiç istisna değil.
Twitter@rhafizoglu