Azerbaycan/Bakü/Trend/- TRT HABER DEĞİŞEN TÜRKİYE programı Moderatörü, Yazar Betül Soysal Bozdoğan, Trend Haber Ajansı'na 1 Kasım seçimler öncesi gündemi değerlendirdi.
1 Kasım'da Türkiye Terör Örgütlerine Mesafesini Ortaya Koyacak
Türkiye, 26. Dönem Parlamentosunun üyelerini belirlemek üzere 1 Kasım'da sandık başına gidiyor. Seçimde, 54 milyon 49 bin seçmen oy kullanacak. Seçimde, 16 siyasi parti yarışacak.
ABD, Avrupa ülkeleri, Türki Cumhuriyetler ve Ortadoğu ülkeleri olmak üzere pek çok ülke 2015 Kasım seçim öncesi süreci ve olası sonuçlarıyla yakından ilgileniyor.
Türkiye, insanlık tarihine armağan ettiği tarihi - kültürel mirası, coğrafi konumu, gelecek vadeden vizyonu ve söylemsel politikalarıyla dikkatleri çekiyor.
Son on sene içinde askeri vesayetler ve bürokratik oligarşiyle yüzleşmesini başaran ülke aşama kaydeden demokrasisiyle de halkının iradesine güvendiğini ortaya koydu. Türkiye kimlik açılımlarıyla kendini merkezde hissetmeyen büyük halk kitlelerini çevreden merkeze doğru çekmeyi başardı.
Ekonomik başarı ve siyasi istikrarla birlikte uluslar arası itibarı artan ülke vatandaşları yurt dışında artık kendilerini daha yüksek özgüvenle ifade ediyorlar. Ülke, AK Parti'nin getirdiği istikrarla bu aşamaları kaydederken dışarıdaki gelişmelerden etkilenmeye başladı. Özellikle sınırının hemen yanında gelişen iç savaş 2,5 milyon mültecinin Türkiye'ye akın etmesine neden oldu. Bununla birlikte oluşan savaş ortamı Türkiye'deki uyuyan terör odaklarını da tetikledi.
Özellikle 7 Haziran seçim sonrasına odaklanırsak Türkiye yoğun bir gündemin içine düştü. Öncelikle bu süreçten 'Milli Birlik ve Kardeşlik Projesi' olarak adlandırılan çözüm süreci zarar gördü. PKK yeniden terör faaliyetlerine başladı.
PKK, IŞİD, FETÖ, DHKP-C ve MLKP bazen birbirleriyle bağlantılı bazen bağımsız terör faaliyetlerine hız verdiler. Amaç Türkiye'yi yönetilemez hale getirip kaos ortamından nemalanmaktı. Devlet bir taraftan askeri operasyonlarla Pkk'yı yıpratırken diğer taraftan da FETÖ'nün medyadaki uzantılarıyla mücadelesini sürdürmeye devam ediyor. Türkiye aleyhine yurt dışına dezenformasyon sağlayan FETÖ medyası için alınan tedbirler yine yurt dışına insan hakları ve basın özgürlüğü ihlali olarak pazarlanıyor. Bu yayınların alıcısı maalesef ki yok değil. Türkiye'yi izleyen "bağımsız" kuruluşlar ise önyargılarından ve islamofobik etkilerden arınmış değil.
Önemli bir detay ise; Türkiye içindeki terör sempatizanlarının ve FETÖ'ye bağlı yayın organlarının yurt dışına servis ettikleri dezenformasyon, yurt dışı basında süzgeçten geçirilerek haberleştirilmediğinden bu yayınlar, Türkiye içine dönük manipülasyon etkisi oluşturuyor. FETÖ ve terör sempatizanlarının da amacı zaten bu.
Türkiye tüm bu terör kamplaşmasına ve saldırısına karşın hukuki zeminde mücadele vermeye devam ediyor. Türkiye, devlet geleneğinde olan tecrübesiyle teröre karşı hamlelerini legal çerçevede hem de stratejik reflekslerle gerçekleştiriyor. Seçim atmosferinde bu sorunları olabildiğince minimize ederek halkının güven içinde oy kullanması için gerekli huzur zeminini sağlamaya çalışıyor.
Türkiyeliler ise teröre karşı duydukları sessiz öfkeyi sandıkta yansıtmak için sabırsızlanıyor. Türkiyeli demokrasiye inanıyor. Teröre ve tüm yurt dışı manipülasyonlara pirim vermeyerek yine oyunları bozacak gibi görünüyor.