Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay, TBMM’de Plan ve Bütçe Komisyonunda 2022 bütçesi ile ilgili sunum yaptı. "Para ve maliye politikalarımızı arz yönlü yapısal politikalarımızla, verimlilik artışıyla destekleyerek enflasyonu tek haneye indirmeye kararlıyız" diyen Oktay, “2022 yılında ekonominin üretim ve talep yönüyle dengeli bir görünüm sergileyerek yüzde 5 büyümesi hedeflenmektedir" ifadelerini kullandı.
Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay, Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) Plan ve Bütçe Komisyonunda 2022 bütçesi ile ilgili sunum yaptı. Oktay, 2022 yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi’nin sanayi üretimi ve yükselen ihracatıyla atılım dönemine giren Türkiye ekonomisinin bütçesi olduğunu söyleyerek, ’’Tam donanımlı hastanelerimizle ülkemizin her yerinde vatandaşımızın ayağına götürdüğümüz sağlık hizmetlerinin ve Covid-19 gibi bir salgında dahi sendelemeyen kaliteli sağlık altyapımızın bütçesidir. Okullaşma oranından sınıf mevcuduna, eğitim materyallerinin kalitesinden uzaktan eğitim altyapısına, sahip olduğu potansiyelle pek çok ülkeden üstün konumda olan ve donanımlı nesiller yetiştiren Türk maarif geleneğinin ve eğitim sistemimizin bütçesidir. Kazan-kazan temelinde kurulan işbirlikleriyle ihracatta rekorlara koşan, e-ticaret destekleri ve dijital gümrük uygulamalarıyla rekabetçiliği güçlendiren ticaret vizyonumuzun bütçesidir. Dört bir yanını yollarla, köprülerle, tünellerle, barajlarla, nice altyapı yatırımlarıyla donattığımız, fiber ağlarla dünyaya bağladığımız ulaştırma ve haberleşme altyapımızın bütçesidir. ’Milli Yapay Zeka Stratejisi ve Uzay Programı’nı adım adım hayata geçiren, dijitalleşmede vites yükselten milli teknoloji hamlemizin bütçesidir’’ ifadelerini kullandı.
"Salgının etkilerine rağmen dünyanın dört bir yanından ziyaretçi ağırladık"
Oktay, 2022 bütçesi hakkında bilgi vererek, ’’Bereketli arazilerini en verimli şekilde ziraatla buluşturan, ata tohumuna, su kaynaklarına, gıda arzına ve endemik zenginliğine sahip çıkan Türk tarımının bütçesidir. Salgının etkilerine rağmen dünyanın dört bir yanından ziyaretçi ağırlayan, sağlık ve termal turizminden yayla turizmine, su altı dalış turizminden kış turizmine potansiyelini çeşitlendiren Türkiye turizminin bütçesidir. Olimpiyatlarda yarışan sporcularımızı yetiştiren, ülkemizin dört bir yanında gençlik merkezleri ve spor tesisleriyle gençlere dokunan gençlik ve spor camiamızın bütçesidir. Hukukun üstünlüğü, yargı bağımsızlığı ve tarafsızlığı ile insan haklarını esas alarak, yargı hizmetlerinin adil, hızlı ve etkili bir şekilde sunulmasını sağlayan adalet sistemimizin bütçesidir. Koruyucu aile hizmetlerinden kadının güçlendirilmesine, yaşlı bakım hizmetlerinden engelli vatandaşlarımızın hayata katılmasına kadar pek çok alanda toplumun kılcalları için yaptığımız sosyal çalışmaların bütçesidir. TANAP, TAP VE TÜRKAKIM gibi mega enerji işbirliklerinin parçası olan, mavi vatanda yaptığımız keşiflerle geleceğe bugünden daha umutla bakan ve yenilenebilir enerjiyi önceleyen enerji politikalarımızın bütçesidir. Mazlum ve mağdur neredeyse onun yanında olan, Suriye’de, Libya’da, Azerbaycan’da insani dramların önüne geçen Türk modeli insani diplomasinin bütçesidir. Sınırlarımızın içinde ve dışında terör unsurlarıyla mücadele eden, vatanımızın her karışını ve mavi vatanı sarsılmaz bir iradeyle koruyan kahraman güvenlik güçlerimizin bütçesidir’’ şeklinde konuştu.
"Dünya ekonomisinin 2021 yılında yüzde 5,9, 2022 yılında ise yüzde 4,9 büyümesi öngörülmektedir"
Küresel salgının ekonomiye etkilerine değinen Oktay, sözlerini şöyle sürdürdü:
’’Salgının başından itibaren gelişmiş ekonomilerin büyük çaplı genişletici para ve maliye politikalarını sürdürdükleri görülmüş, bu gelişmeler küresel ekonominin 2021 yılında göreli bir toparlanma eğilimine girmesinde belirleyici olmuştur. Ekonomik teşvik paketleri uygulamaya koyan ülkeler, ekonomilerini para veya maliye politikalarıyla desteklemeye çalışmışlardır. Ancak salgın kaynaklı kapanma uygulamaları ve sosyal mesafe önlemleri ekonomileri olumsuz etkilemiştir. Bu anlamda salgından en çok etkilenen hizmetler sektörünün küresel düzeyde önemli bir istihdam kaynağı olması, işgücü piyasasındaki toparlanmanın üretimdeki toparlanma eğiliminin gerisinde kalmasına neden olmuştur. Uluslararası Para Fonu’nun 2021 yılı ekim ayı Dünya Ekonomik Görünüm Raporu’na göre 2020 yılında görülen yüzde 3,1’lik daralmanın ardından dünya ekonomisinin 2021 yılında yüzde 5,9, 2022 yılında ise yüzde 4,9 büyümesi öngörülmektedir. Küresel Büyüme Raporu’na göre 2020 yılında yüzde 4,5 daralan gelişmiş ülkelerin 2021 yılında yüzde 5,2, 2022 yılında ise yüzde 4,5 büyüyeceği tahmin edilmektedir. Küresel büyüme performansında ekonomiler arasında ayrışmanın devam etmesi beklenmektedir. Rapora göre 2021 yılında ABD’nin yüzde 6, Euro Bölgesi’nin ise yüzde 5 büyümesi beklenmektedir. 2022 yılında ise bu bölgelerin sırasıyla yüzde 5,2 ve yüzde 4,3 oranında büyüyeceği tahmin edilmektedir. 2020 yılında yüzde 2,1 daralan gelişmekte olan ekonomilerin 2021 yılında yüzde 6,4, 2022 yılında ise yüzde 5,1 oranında büyümesi beklenmektedir. Aşıya olan erişim gelişmekte olan ekonomilerde sınırlı kalmıştır. Nitekim Eylül 2021 tarihi itibarıyla nüfusun tam olarak aşılanma oranı gelişmiş ekonomilerde yüzde 58 iken, gelişmekte olan ekonomilerde bu oran yüzde 36’dır. Salgının büyüme üzerindeki etkileri işgücü piyasası üzerine de doğrudan yansımaktadır. 2021 yılında istihdamdaki artış eğilimine rağmen, işsizlik oranları hala salgın öncesindeki ortalamaların üzerinde seyretmesine rağmen birçok ülkede üretim ve istihdam açığı da devam etmektedir.’’
"Ağustos ayı itibarıyla sanayi, inşaat ve hizmetler sektörlerinin tümünde istihdam salgın öncesindeki düzeyinin üzerindedir"
Türkiye’nin salgına rağmen 2020 yılında yüzde 1,8 büyüme ile G-20 ülkeleri arasında Çin’den sonra en hızlı büyüyen ikinci ülke olduğunu hatırlatan Oktay, ’’Salgına bağlı olarak 2020 yılının ikinci çeyreğinde ekonomik büyüme kesintiye uğramış, ancak alınan etkili önlemlerimiz sayesinde yılın ikinci yarısından itibaren ekonomimiz toparlanmaya başlamıştır. Türkiye, salgına rağmen 2020 yılında yüzde 1,8 büyüme kaydederek G-20 ülkeleri arasında Çin’den sonra en hızlı ve pozitif büyüyen ikinci ülke olmuştur. 2021 yılının ikinci çeyreğinde hız kazanan aşılamanın da etkisiyle ekonomimizdeki toparlanma süreci devam etmiştir. Yüzde 21,7 büyüme kaydettiğimiz 2021 yılının ikinci çeyreğinde G-20 içerisinde en yüksek büyüme sıralamasında ikinci sırada yer aldık. Yılın ilk yarısında Türkiye ekonomisi yüzde 14,3 büyüme sağlamıştır. Bu dönemde özel tüketim yüzde 14,8 artarken, toplam sabit sermaye yatırımları yüzde 16,4 büyümüştür. Ayrıca net mal ve hizmet ihracatının yılın ilk yarısında büyümeye katkısı 3,9 puan olmuştur. Yılın üçüncü çeyreği itibarıyla kısıtlayıcı önlemlerin kaldırılması normalleşme sürecine önemli katkı sağlamıştır. 2022 yılında ise ekonominin üretim ve talep yönüyle dengeli bir görünüm sergileyerek yüzde 5 büyümesi hedeflenmektedir. Covid-19 salgınının özellikle yılın ilk yarısındaki etkisiyle 2020 yılı genelinde önceki yıla göre istihdam 2,8 puan, işgücüne katılım oranı ise 3,6 puan gerilemiş; 2020 yılı işsizlik oranı ise yüzde 13,2 seviyesinde gerçekleşmiştir. Salgının işgücü piyasası üzerindeki etkilerinin azaltılması amacıyla kısa çalışma ödeneğinden fesih kısıtına pek çok tedbir uygulamaya konulmuştur. Bu tedbirlerin ve toparlanma sürecinin etkisiyle salgının başta hizmetler sektörü olmak üzere istihdam ve işgücüne katılımda meydana getirdiği kayıplar telafi edilmiştir. 2021 yılı ağustos ayı itibarıyla sanayi, inşaat ve hizmetler sektörlerinin tümünde istihdam salgın öncesindeki düzeyinin üzerindedir. Yılın kalan döneminde ekonomik faaliyette beklenen olumlu görünümün katkısıyla istihdamın ve işgücüne katılımın artması sonucunda yıl sonunda işsizlik oranının yüzde 12,6 düzeyinde olacağı tahmin edilmektedir’’ dedi.
"Enflasyonu tekrar tek hanelere indirmeye kararlıyız"
Emtia fiyatlarında ve enerji fiyatlarındaki artışların enflasyonu etkilediğini kaydeden Oktay, ’’Enflasyonu belirleyen en önemli faktörlerden biri olan enerji girdilerinde ve emtia fiyatlarında yaşanan olağandışı gelişmelerin etkisiyle dünya genelinde beklentilerin üzerinde ve rekor seviyede bir fiyat artışı izlenmektedir. Söz konusu küresel eğilime rağmen para ve maliye politikalarımızı arz yönlü yapısal politikalarımızla ve verimlilik artışı kanalıyla destekleyerek, enflasyonu tekrar tek hanelere indirmeye kararlıyız. Bu kapsamda uygulamakta olduğumuz politikalarla enflasyonun belirleyicilerinden olan enerji fiyatlarının enflasyona en az etki etmesini sağlıyoruz.
"Doğal gaz fiyat artışlarının bir kısmı bütçeden karşılanarak tüketiciye son derece sınırlı bir artış miktarı yansıtılmaktadır"
Örneğin EUROSTART verilerine göre Avrupa’daki doğalgaz fiyatlarında son bir yılda 5 kata varan ciddi bir yükseliş yaşanmıştır. Dünya genelinde ise doğalgaz fiyatları geçen yılın aynı dönemine göre dolar bazında yüzde 89 oranında artış göstermiştir. İthal kömürün tonu 2020 yılında 50 dolar iken, 4 katın üzerinde bir artışla 2021 Ekim ayında 270 doları görmüştür. Ülkemizde ise yenilenebilir enerji başta olmak üzere enerji alanında yaptığımız yatırımlar ve doğal gazda uzun vadeli kontratlara sahip olmamız, arz güvenliği ve fiyat değişimlerinde önemli avantaj sağlamakta, doğal gaz fiyat artışlarının bir kısmı bütçeden karşılanarak tüketiciye son derece sınırlı bir artış miktarı yansıtılmaktadır. Örneğin fiyatlar reel olarak Bulgaristan’da yüzde 56,7, Yunanistan’da yüzde 54, Fransa’da yüzde 24,2, Avro Bölgesi’nde ise yüzde 11,7 yükseliş göstermiştir. Ülkemiz elektrik fiyatları Avrupa ülkelerinin elektrik fiyatlarının oldukça altında seyretmektedir. 2021 yılı ilk 9 ayı itibarıyla ülkemiz elektrik fiyat ortalaması megavat saat başına 41 avro olup, Almanya, Fransa ve İtalya’ya göre 30-40 avro daha düşük seviyededir’’ dedi.
"Büyük altyapı yatırımlarını başarıyla gerçekleştirdik"
Oktay şöyle konuştu:
’’2002 yılında faiz harcamalarının bütçe giderleri içerisindeki payı yüzde 43,2 iken, 2022 yılı bütçesinde bu oranın yüzde 13,7 olması öngörülmektedir. Bütçede yüklü faiz ödemeleri yerine başka alanlara kaynak aktarımına imkân sağlayarak bunu tüm iktidarımız boyunca sürdürmeyi başardık. Geride bıraktığımız 19 yılda taviz vermediğimiz bütçe disiplinimiz sayesinde bir taraftan kamu borç stokumuzu milli gelire oranla düşürürken, diğer taraftan büyük altyapı yatırımlarını başarıyla gerçekleştirdik. 2002 yılında toplanan her 100 liralık verginin 85,7 lirası faiz harcamaları için ödenmekteydi. 2022 yılı bütçesinde ise her 100 liralık verginin sadece 19,1 lirasının faiz harcamalarına ayrılacağı öngörülmektedir. 2021 yılı Ocak-Eylül döneminde vergi gelirleri geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 39,7 oranında artmıştır. Vergi gelirlerinin yılsonu itibarıyla yıllık yüzde 27 oranında artarak 1 trilyon 58 milyar lira olarak gerçekleşmesi öngörülmektedir. Program döneminde de mali disipline bağlı kalarak, kalıcı gelir kaynakları ile kamu gelirlerinin kalitesini ve vergi tahsilatında etkinliği arttıracağız. Vergi tahsilinde ilkeli duruşumuzu koruyarak, vergi yükünün dengeli dağılımı, vergi mevzuatının sadeleştirilmesi ile muafiyet, indirim ve istisnalara ilişkin güncelleme çalışmalarımızı sürdüreceğiz. Kayıt dışılıkla mücadelemize aynı kararlılıkla devam edeceğiz.’’
"Büyük altyapı yatırımlarını başarıyla gerçekleştirdik"