Azerbaycan/Bakü/Trend Haber Ajansı Türkiye Masası
Uluslararası Enerji Ekonomisi Birliği (IAEE) Başkanı ve Boğaziçi Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Gürkan Kumbaroğlu Trend Haber Ajansı’na yaptığı özel açıklamasında, Türkiye-Rusya ilişkilerinin normale dönemsinin ardından, iki ülke arasında olan enerji işbirliğini değerlendirdi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Rusya temasları sonrasında tekrar gündeme gelen, Rusya’dan Türkiye’ye ve ardından Avrupa’ya doğalgaz taşıyacak Türk Akımı boru hattı projesine ilişkin Avrupa’nın kendi içinde bölünmüş olduğunu ifade eden Kumbaroğlu, Rusya’dan alınan gazın nereden geleceği konusunda belirsizlik nedeni ile, Avrupa Birliği’nden Türk Akımı projesine destek veren ortak bir ses beklenmemesi gerektiğini bildirdi
AB, Güney Akım projesine karşı olduğunu ve onun yerine Türk Akım projesi geldiğini kaydeden Kumbaroğlu konuşmasını şöyle devam ettirdi: “Daha sonra Türk Akım projesi rafa kaldırılırken Rusya ve Almanya İkinci Kuzey Akım projesi için mutabakata vardılar. Ancak bu AB içerisinde büyük tartışma yarattı ve onaylanması pek olası gözükmüyor. Rusya’dan Avrupa’ya gaz taşıyacak diğer projelere AB içerisinden bu derece karşı tepki varken Türk Akım projesine tepki yok.
AB’nin Türkiye’ye karışamamasının arkasında da Türkiye’nin AB üyesi olmaması ve AB müktesebatına, Üçüncü Enerji Şartı’na tabi olmaması yatıyor. Bununla birlikte AB’nin, TANAP ile Azerbaycan’dan sağlanacak gazın yanı sıra, Rusya’dan alınacak gaza da ihtiyacı olduğunu biliniyor. Tüm bağımsız projeksiyonlarda Avrupa’nın gaz talebinin önümüzdeki yıllarda artması öngörülüyor. Kaldı ki Rusya, Avrupa’ya gaz sağlayan Ukrayna hattını kapatacağını ve bu gazın Türk Akım üzerinden verileceğini açıkladı. Türk Akım’dan gelecek gaza Avrupa’nın ihtiyacının bulunduğu bu ortamda, Türk ve Rus tarafının da yoğun ilgisi bulunurken, projenin gerçekleşme olasılığını çok yüksek görüyorum.”
Türk Akımı ve TANAP’dan alınan gazın birleştirilmesi gayet doğalTürk Akım’dan da TANAP’dan da alınacak gazın bir kısmı ile Türkiye’nin talebi karşılanırken bir kısmının da Avrupa’ya gönderileceğini hatırlatan Prof.Dr. Kumbaroğlu, “İki projeden de Avrupa’ya gönderilecek gazın Türkiye’yi terk ediş noktaları Türk-Yunan sınırında aynı lokasyona tekabül ediyor. Dolayısıyla iki kaynaktan alınan gazın birleştirilmesi gayet doğal bir sonuç. Avrupa ve Türkiye için de kaynak çeşitlendirmesi ve arz güvenliği noktalarında güvence sağlayıcı bir adım. Türkiye zaten iki projeye de sahip çıkarken bu güvence sayesinde iki projeye yönelik Avrupa genelinde de desteğin artacağını düşünüyorum.” diye konuştu
Rusya’nın Türkiye’de inşa ettiği Akkuyu Nükleer Santral projesine değinen Kumbaroğlu, projeye ilişkin hükümetlerarası anlaşma yapıldığını ve meclis onayının alınmış olduğunu vurgulayarak, “Bunun ötesinde inşaatın başlamasına yönelik gerekli izinler ve Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nın verdiği Çevresel Etki Değerlendirmesi (ÇED) olumlu kararı da çıkmış durumda. Ancak ÇED Olumlu kararının iptali için Danıştay 6. İdare Mahkemesi’ne açılan dava bulunmakta ve bilirkişi heyeti incelemeleri sürüyor.” dedi.
Prof. Dr. Kumbaroğlu, “Rusya ile ikili ilişkilerin bozulmasından bağımsız bir şekilde Türkiye’de ilk kez bir nükleer santral yapılacak olmasının da etkisiyle temkinli ve yavaş bir ilerleme söz konusu oldu. Nükleer santralde yapılacak en ufak bir hatanın bedeli çok ağır olabilir, onun için sürecin biraz ağır ve temkinli ilerlemiş olması sağlıklı bir durum aslında. İkili ilişkilerin normalleşmesiyle de süreç hızlanacaktır. Bildiğiniz üzere projeye Türk ortak alınmak istenmekte ve Türk şirketlerinden de ilgi var. Ben bunu ekonomik engellerin aşılmasından ziyade Türk şirketlerinde bir ‘know-how’ oluşması açısından önemli görüyorum.” ifadelerinde bulundu.
28-31 ağustos tarihlerinde Azerbaycan’nın başketi Bakü’de düzenlenecek 1. IAEE Avrasya Konferansı’na değinen Prof. Dr. Kumbaroğlu, “Program bir tarafta ana oturumları, diğer tarafta paralel oturumlar içerecek şekilde tasarlandı. Programın ana oturumlarında küresel enerji piyasalarındaki son gelişmeler, petrol ve gaz fiyatlarının dinamikleri ile geleceğe yönelik beklentiler, bölgesel enerji güvenliği, yenilenebilir enerji teknolojilerinin gelişmesine yönelik stratejiler ve Hazar Denizi enerji potansiyelinin geliştirilmesi ele alınacak.” dedi
Konferansa, Türkiye ve Azerbaycan’ın yanı sıra ABD, Rusya, İngiltere, Almanya, Yunanistan gibi önemli Avrupa ülkeleri ile İran, Kırgızistan, Kazakistan Çin gibi önemli Asya ülkelerinden de üst düzey katılım sağlanacak.
İlk kez düzenlenecek konferansa, özel sektörün yanı sıra Gaz İhracatçı Ülkeler Forumu Genel Sekreteri Mohammad Hossein Adeli, Ekonomik İşbirliği Teşkilatı Genel Sekreteri Halil İbrahim Akça, Dünya Enerji Konseyi İran Milli Komitesi Genel Sekreteri Davood Manzoor da katılacak.
Muhabir: Orkhan Guluzade