AK Parti İstanbul Milletvekili METİN KÜLÜNK Ermenistan tarafından iptal edilen, protokollere ve Türkiye’nin kalkınma hamlesine ilişkin TREND Haber Ajansı’na özel açıklamalarda bulundu.
İşte , İstanbul Milletvekili METİN KÜLÜNK’ün açıklamaları
Türkiye’nin pazarlık yapmayacağı konular vardır ve Ermenistan bunu biliyor
Türkiye büyük bir ülkedir. Uluslararası ilişkide köklü devlet geleneğini esas alır. Biz, Ermenistan’ın bağımsızlığını 16 Aralık 91’de tanıdık ve ekonomisi çökmüş bu ülkeye insani yardımlar yaptık. Her zamanda iyi ilişkiler üzerinden yaklaşım sergiledik. Ancak Ermenistan’ın 93’te Azerbaycan toprağı olan Kelbecer’i işgal etmesi bizim bu ülkeye karşı iyi niyetimizi ciddi anlamda zedelemiştir. Kaldı ki Türkiye Ermenistan’ın Kelceber işgalinin hemen ardından, Ermenistan’la olan kara yolu, demiryolu ve havayolu ulaşımlarını kapatmıştır.2009 yılına kadar da tavrımız bu şekil de devam etmiştir. Burada Türkiye’nin tepkisi Azerbaycan hassasiyetimizin bir yansımasıdır. Tek millet iki devlet deyişinin bir gereğidir.
10 ekim 2009’da Zürih’te imzalanan protokolün ana konusu: Türkiye – Ermenistan ilişkilerinde diplomasinin rolünü artırmak ve geliştirmekti. Bir bakıma iki ülke arasındaki normalleşme sürecine katkı sağlanması amaçlanıyordu. Bu protokolleri biz TBMM’ye görüşülmek üzere sevk ettik. Ermenistan ise Anayasa Mahkemesine uygunluk için sevk etmiştir. Ermenistan anayasa mahkemesinin 18 Ocak 2010’daki açıklanan gerekçeli kararda; protokollerin amacına uygun düşmeyen ve süreci zora sokacak bazı hükümler beyan edilmiştir. Zaten bu beyanla birlikte, protokoller önemli bir ölçüde aşınmıştır. Kaldı ki, 23 Nisan 2010’da da protokollerin onay sürecinin Ermenistan tarafından askıya alındığı, Tiflis büyükelçiliğimize bir nota ile bildirilmiştir. 2015 yılında bu protokoller Ermenistan Meclisinden de geri çekilmiştir.
Bildiğiniz gibi, son olarak da Sarkisyan protokollerinin iptal edildiği açıklandı. Şimdi soralım Ermenistan neden rahatsız? Protokoller gördüğünüz gibi kaç kez aşınmaya uğramış ve buna rağmen Türkiye süreci bozacak bir adım atmamıştır. O halde cevap, Ermenistan’ın Azerbaycan topraklarındaki işgalindedir. Türkiye için öncelik Azerbaycan – Ermenistan ilişkilerinin seyridir. Azerbaycan topraklarındaki Ermenistan işgali son bulmadan Türkiye – Ermenistan ilişkilerinde gelişmiş bir diplomasi süreci bizim için zaten mümkün değildir. O nedenle Sarkisyan’ın aldığı karar Türkiye’nin olaylara bakışını değiştirmez.
Bütün dünyada sözde ermeni soykırımı yalanının propagandasını yapıyorlar. Lobileri çalışıyor. Avrupa’da. ABD’de ciddi lobi yatırımları var. Peki bu eylemleri, yalanı doğru yapmaya yeter mi? Elbette mümkün değil. Biz defalarca masa kuralım tarihçiler tartışsın dedik ancak buna hiçbir zaman yanaşmadılar. Çünkü bu propagandadan besleniyorlar. Dediğimiz gibi Türkiye büyük bir devlet. İlişkilerinde kimin ne dediğine bakmaz. Hangi ülkenin kimi neden desteklediğine bakmaz. Bunlar değerlendirilir, devlet hafızasına teslim edilir. Bununla birlikte, dediğimiz gibi bizim için Azerbaycan – Ermenistan ilişkilerinin seyri çok önemlidir. Türkiye’nin pazarlık yapmayacağı konular vardır. Ermenistan bunu biliyor ve istediği sonucu alamayacağını öngörerek böyle bir adım atıyor. Bunlar süreç içerisinde daha da netleşecek.
Büyük Türkiye demek, Büyük İslam dünyası demektir
Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşundan bu güne, ikinci topyekûn kalkınma hamlesidir bu. Birincisi Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün 1923- 1938 dönemi ki, bu dönemde Türkiye’de çok hızlı ve etkin bir sanayileşme hamlesi, kurumsallaşma ve ekonomik kalkınma süreci yaşanmıştır. Ancak bu süreç Gazi’nin vefatıyla bıçak gibi kesilmiştir. Sanki gizli bir el, Türkiye’nin kalkınmasının önüne barikat koymuştur. İşte bizler bu barikatı Menderes, Özal, Erbakan gibi liderlerle aşındıra aşındıra 2000’lere geldik. Tabi buraya gelirken, çok bedeller ödedik. 2000 sonrası ise Sayın Erdoğan liderliğinde bu barikatı aştık ve öteye geçtik diyebiliriz.
Türkiye son 20 yılda cumhuriyet tarihi boyunca elde ettiklerinden misliyle daha fazlasını elde etmiştir. Ve etmeye de devam edecektir. Nereden nereye dediğimizi daha iyi anlamak için bu yakın tarihe kısaca değinelim. 1940 sonrası tarif ettikleri Türkiye profilini tanıyalım. IMF gibi küresel sömürü örgütleri ve uzantıları eliyle tüm üretim kabiliyetleri bir suikaste uğrayan Türkiye’den, bugün 2030’lara 2040’laradoğru uzay teknolojisini konuşan, elektrikli otomobil ve Türkçe yazılıma sahip robot teknolojisini konuşan Türkiye’ye nasıl geldik? Bize hangi bedelleri ödettiler? Ödetmek istediler ve hâlâ hesap sorma derdindeler. Biz bugün neden Afrika’dayız? Neden Suriye’deyiz? Neden Kızıl Deniz’deyiz? Neden Basra’dayız? Bunlar kimlerden rahatsız? İşte bu soruların her biri birbirleriyle bağlantılıdır.
Bakın önemli bir şey söyleyeceğim; Türkiye, Türkiye’den ibaret değil. Türkiye dediğiniz zaman Azerbaycan dersiniz, Balkanlar dersiniz, Suriye dersiniz, Afrika dersiniz. Türkiye bugün tüm bu coğrafyalara yüzünü dönmüştür. Sonuç olarak Türkiye topyekûn bir kalkınma ve beka mücadelesi vermektedir. Biz bir üst basamağa çıkmaya çalışırken arkamızdan çekenler var. Bizi kündeye getirmek isteyenler var. Cumhuriyet tarihinde hiç olmadığı kadar büyük bir saldırı altındayız. Bugün ikinci kurtuluş mücadelesi veriyoruz. Bu savaştan bileğimizin hakkıyla çıkacağız. Bağımsızlığın bedeli neyse ödeyeceğiz ama asla teslim olmayacağız. Savaşın üç cephesi var. Ekonomik, siyasi, askeri cephe.
Biz öncelikle siyasi özgürlüğümüzü kazandık. Vesayet rejimleri ile verdiğimiz mücadele kaç yıldır devam ediyor.Askeri vesayetten sivil görünümlü FETÖ terör örgütünün devlete sızarak oluşturmak istediği sivil vesayete kadar, Sayın Cumhurbaşkanımız liderliğinde millet olarak büyük bir mücadelenin içinde olduk. Bölgesel güç olmak için sadece siyasi mücadele yetmiyor. Büyük hedefler koymak gerekiyor. Biz ne dedik? 2023’te 10. Büyük ekonomi dedik. Bunun için de son 15 yılda birikimler elde edildi. Bugün artık nitelikli sürdürülebilir kalkınmanın startını verdi. Nitelikli kalkınma derken IMF’siz bir ekonomi, teknolojik üretime dayanan sanayi sektörü, ithal ikameci politikalarla hem gelir artışı hem istihdam artışına yönelik hamleler… vs.
Yine aynı şekilde askeri alanda yaptığımız yatırımlarla binlerce yıllık tecrübesiyle ve yiğitliğiyle nam salmış ordumuzu güçlendirdik. Yerli ve milli silahlarla donattık. Bugün dünyanın en caydırıcı birkaç ordusu arasında olan ordumuz dosta güven düşmana korku vermektedir.
Bütün bunlarla birlikte önümüzde yakın gelecek ve uzak gelecek için koyduğumuz vizyon ve misyonlar var. Bizim bugünkü vizyonumuz gelecek kuşakların misyonu olacaktır. Büyük Türkiye demek, Büyük İslam dünyası demektir. Büyük Türkiye demek, büyük Türk dünyası demektir.