...

15 Temmuz Bir Milattır..

Yorum Materials 14 Temmuz 2017 22:35 (UTC +04:00)
15 Temmuz Bir Milattır..
15 Temmuz Bir Milattır..

Trend takip edin

15 Temmuz Bir Milattır..

Hürriyet bu hayattaki an aziz şeydir. Kitabımız Kuran ise insanlığa esas hürriyetini vermiş, köleliği men ederek zihinsel köleliğe de karşı çıkmıştır. Dolayısıyla bir kimse başka bir kimseye hürriyetini veremeyeceği gibi, düşüncelerini de esaret altına alamaz. Bir çok ayetle bu husus perçinlenmiş, üzerinde bilhassa durulmuştur.

İslam dininde zihinsel özgürlük ve düşünce son derece önemsenmiştir. İnsanlara müteaddit kereler “Ey bakış, görüş (idrâk) sahipleri!..” diye hitap edilmiş, onlardan basiret gözüyle bakmaları istenmiştir. Bu istikamette pek çok âyeti kerimede; ” Düşünmezler mi? Akletmezler mi? diye buyurularak, hakikat ve hikmetin aranması arzulanmıştır.

Bireysel olarak düşünmek yerine, müsaadeli Abi'sini düşündüren, aklını kiraya veren maraba zihniyetindekiler hak olan İslam dinini sadece bir kimsenin hizmetiyle yürüyecek zannetmekte, Kuran'ın işaret ettiği istikametten sapmaktadırlar.

FETÖ örgütü tarafından "Hizmet" adına Kuran'a ve sünnete aykırı, emir ve nehiylerine ters, takva ve ihlastan uzak sayısız fetvalar verilip, dinin temel akideleri sulandırılmaktadır. Müntesipler ise takiyye adı altında gayri İslami ve gayri ahlaki yaşam tarzına itilip, ahiretleri karartılmaktadır. Daha acı olanı ise; kalbinin temiz olduğuna itikat ederek, ruhunu Mehdi ve asrın Müceddidi olarak nitelendirdikleri Fetullah Gülen'e teslim etmiş ve onun himmetiyle suhuletle cennete gidebileceğine inanmış koca koca profesör ve general düzeyinde subayların var olmasıdır?

Helaller ve haramlar, emirler ve yasaklar ayan-beyan ortada iken, hikaye, yorum ve rüya tabirleriyle, tâbi olanlara cennet vaat edilmektedir. Sürekli peygamberlerle görüşülüp, istişareler yapıldığı söylenilmekte, Allah'ın ayetleri çıkara alet edilmektedir. Adana'da örgütün milli eğitim imamı olduğu iddia edilen M.D.'nin sorgusunda alınan ifadesinde; "Fetullah Gülen Peygamber efendimizden sonra gelen kişidir. O, Kuran'ın eksiklerini tamamlıyor." şeklinde ki düşünce yapısı örgütün ve ona hizmet edenlerin İslamdan ne kadar uzak olduklarını göstermektedir.

Meşruiyetini tamamen kaybetmiş, çıkış noktasından günümüze mutasyona uğramış, şer odaklarıyla birlikte hareket ederek "Şer Ekseni" olmuş olan örgüt, kendini bile tanımlamakta zorlanmaktadır. Devletin hücrelerine kadar sirayet ederek, sırlarını ifşa etmiş, sinsice bürokratik yapılanmasını tamamlayarak, Türkiye üzerinde emelleri olanların odağı haline gelmiş bir hainler kümelenmesi oluşturmuştur. "Cemaat ve hizmet hareketi" vasfını çoktan yitirmiş, zembereği çıkmış, freni patlamış, istikametini şaşırmış marazi bir güruhtur. Sırtını ABD'ye yaslayarak, oradan beslenmektedir. Her yönüyle bir CIA projesi olduğu âşikar olan, bir İslam ülkesini değil de Pensilvanya'yı merkez alan, Türkiye ve İslam düşmanı kimler varsa, bil-cümle hepsinden yardım ve destek gören, ama müslümanların desteğini alamayan bir örgütle karşı karşıya kalınılmıştır.

Yaptığı bir konuşmasında Haçlılara övgüler dizen FETÖ, "onların kötü insanlar olmadıklarını, sizlerin, eşlerinize ve çocuklarınıza dokunmayacaklarını"söyleyerek, adeta Türkiye'ye dış güçler müdahale edecek, onları sahiplenin der gibi açıklamalar yapmaktadır. Yahudi ve Hristiyanlarla kurulan iletişim ve sıcaklığı Müslümanlardan esirgemekte, Yahudi çocuklarına ağlarken, Filistinli din kardeşini terörist olarak nitelendirmektedir. Saf ve iyi niyetiyle, sırf Allah rızası için koşturan, madalyonun gerçek yüzünden habersiz insanları tenzih etmek, ayırmak hakkaniyetin bir gerekliliğidir. Ancak üst kesimin savunulacak hiçbir yönlerinin olmadığı gibi ne hukuki ne ahlaki, ne de fıkhi bir tarafları da yoktur. Dürüstlük, olgunluk, merhamet, müslüman bir duruş onlarda görülmüyor.

Yalan, iftira, kul hakkı yeme, rakipleri ezme, ispiyonculuk, acımadan insanı harcama, kasetçilik, röntgencilik, tehdit, şantaj, hayat karartma, yetenekli gençlerimizden terörist yetiştirme, mensupların evliliklerine varana kadar müdahale etme, aileleri parçalama ve bölmeyi kendilerine şiar edinmişler. 15 Temmuz gecesi ise hiç acımadan halkın üzerine tankları yürütmüş, uçak ve helikopterlerle masum sivillere kurşun ve bomba yağdırmışlardır. Cânilikte İŞİD terör örgütüyle adeta müsabaka yapmaktadırlar.

FETÖ ile mücadele aralıksız devam etmelidir. Toplumu oluşturan her alanda FETÖ örgütünün mensupları varsa, siyasette olmadığı iddia edilemez. Dolayısı ile siyasi ayağınında ortaya çıkarılması gereklidir. Kamu kuruluşlarındaki temizlik siyasi ayağı temizlendikten sonra daha kolay olacaktır. Ayrıca siyasi partilerde yapılacak temizlik ve arındırma operasyonu, güvenliği artıracağı gibi aynı zamanda siyaset kurumuna olan itimadı da yükseltecektir.

Dikkate değer başka bir husus ise toplumun yerleşik meşruiyet kalıplarını kullanarak, geliştirdikleri kurum ve ilişkiler kanalı ile devlete nüfuz etmeye çalışan güç odaklarına karşı tedbirli olunması, zaafiyet gösterilmemesi durumudur. Bu bağlamda devletin sivil toplum kuruluşları yahut potansiyel bir güce ulaşmış cemiyet, cemaat yapılanmaları ile münasebet ve ilişkilerinin yeniden tanımlanması elzemdir.

Türkiye'de toplumun büyük bir çoğunluğunun dini değerlere önem verdiği aşikardır. Dolayısıyla bu alan devlet tarafından hiçbir şekilde boş bırakılmamalı, menfaat ve çıkar gruplarının elinde dini kavramların zayıf ve güçsüz bırakılmasına izin verilmemelidir. Milli eğitim müfredatı yeniden gözden geçirilmeli, ilahiyat fakülteleri daha faal hale getirilmeli, Diyanet İşleri Başkanlığı'nın niteliği artırılmalıdır. Kısaca devlet dışında din hizmeti veren tüm yapılanmalara karşı müfettiş devlet olunmalıdır.

15 Temmuz darbesine Batılı devletlerin yaklaşımı ise daha vahimdir. Demokrasiden yana taraf olacakları yerde, aksi yönde taraf olmuş, böylelikle de kendi kurdukları medeniyet, kültür ve değerleri ile çatışarak bunları ayaklar altına almışlardır. 15 Temmuz darbe teşebbüsünü kınamakta zorlanan, gelişmeleri seyreden Batı dünyası demokrasi sınavını yine kaybetmiş, Türkiye'ye kurşun sıkan terör örgütlerine kucak açıp, iltica ve maddi destek vererek taraftarlığını belli etmiştir.

15 Temmuz darbesi ulusal kimliğin kendi potansiyelini yeniden fark ederek uyanması bakımından önemli bir kırılma noktasıdır. Türkiye'de ki kutuplaşmaları manipüle ederek kaos oluşturmak isteyenler, halkın kritik ve zor zamanlarda canını hiçe sayarak nasıl birlik olduğunu, omuz omuza vererek sokaklara döküldüğünü görmüşlerdir. Mermilere gövdelerini siper eden, tanklara karşı duran halk bütün dünyaya gücünü ve beraberliğini göstermiş, dosta güven, düşmana korku salınmıştır. Türkiye üzerinde planlar yapanların oyunları bozulmuş, içte birlik ve bütünlük tesis edilmiş, dışta güçlü bir Türkiye imajı meydana getirilmiştir.

Binlerce yıllık bir devlet geleneğine sahip olan, yüzlerce farklı medeniyete ev sahipliği yapmış bir ülkede Sağcı-Solcu, Alevi-Sünni, Laik-Dindar gibi farklı yaşam ve düşünce biçimlerinin olması gayet tabidir. Esasında bu farklılıkların hepsi zenginlik kaynağıdır. 15 Temmuz bu farklılıkların sorun olmadığını, bilakis atılan harcın ne kadar çok sağlam ve kuvvetli olduğunu ortaya çıkarmıştır.

Şu unutulmamalıdırki;

Türkiye tüm müslümanların sığınabilecekleri son liman, mazlum ve mağdurların canlarını emanet edebilecekleri son kaledir. Türkiye; bölünüp, parçalanırsa ülkede kan gövdeyi götürecek, bütün bir bölge bundan olumsuz etkilenecek ve tüm İslam ülkeleri egemen güçler tarafından Suriye gibi yapılacaktır. Yönetimleriyle birlikte demografik yapılarıda değiştirilecek, yeni haritalar gündeme gelecektir. Sağduyulu hareket eden, tehlikeleri sezen milletimiz tüm bu oyunları bozmuştur.

Bir daha böylesi kalkışmalara tevessül edilmemesi için faillerin hak ettikleri şekilde cezalandırılması, 15 Temmuz şehitlerinin ruhunu şâd, kamuoyunu da teskin edebilecektir. Allah devletimize ve milletimize zeval vermesin, şehitlerimize de rahmetiyle muamele eylesin.

Güngör Gökdağ

Son Haberler

Son Haberler