...

Kerim Has: Moskova Ankara’dan tavizler almak için yaptırımlarını koruyacak

Yorum Materials 7 Mart 2017 14:32 (UTC +04:00)
Kerim Has: Moskova Ankara’dan tavizler almak için yaptırımlarını koruyacak
Kerim Has: Moskova Ankara’dan tavizler almak için yaptırımlarını koruyacak

Trend takip edin

Azerbaycan/Bakü/Trend Haber Ajansı Türkiye Masası

Moskova Devlet Unversitesi Öğretim üyesi, Dr. Kerim Has, Türkiye-Rusya Üst Düzey İşbirliği Konseyi toplantısı kapsamında Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Moskova’ya yağacağı ziyaret öncesi, iki ülke arasında ilişkiler ve ziyaretin gündemini değerlendirdi.

Moskova’da 9-10 mart tarihlerinde gerçekleşecek Putin-Erdoğan görüşmesinde gündemin başlıca konulardan birinin Rusya'nın Türkiye'ye karşı uyguladığı ekonomik yaptırımlar olacağını ifade eden uzman, Türkiye’nin, Rusya'dan ekonomik yaptırımları kaldırmasını ve yeniden vizesiz rejime geçilmesini istemesine rağmen, Rusya’nın bu konuda henüz isteksiz olduğunu vurguladı.

Ankara’nın yaptırımların kaldırılması için Moskova'yla anlaşmanın yollarını arayacağını kaydeden Has, “Ancak şu da bir gerçek ki, şu aşamada Rusya'daki Türk işçilere çalışma yasağı, Türk şirketlere ihalelere katılma yasağı gibi konularda ciddi bir ilerleme sağlanması beklenmiyor. Sembolik anlamda bazı gıda ürünlerinde Rusya'nın ekonomik yaptırımları kısmen kaldırabileceği söylenebilir. Tarım-gıda ürünlerine yönelik yaptırımların tamamen kaldırılması değil de kısmen hafifletilmesi mümkün duruyor.Kremlin'in Türkiye'ye yönelik yaptırımları tamamen kaldırma konusundaki isteksizliğinin temel nedeni ise Ankara'dan bölgesel enerji meselelerinde ve Suriye gibi bölgesel sorunlarda almak istediği tavizler. Ankara'dan bu tavizleri almadan Moskova, yaptırımlar konusunda çekimser tavrını koruyacak gibi duruyor.” dedi.

Erdoğan-Putin zirvesinde ana gündemin diğer maddesinin Suriye olacak Dr. Kerim Has açıklamalarını şöyle sürdürdü:

“Suriye başlığı içerisinde ise temelde 4 konunun öne çıkacağını düşünüyorum. Birincisi, Halep'teki Türkiye-Rusya işbirliğinin İdlib gibi bölgelerde de devam edip etmeyeceği konusu. İkincisi, Astana'daki diplomatik sürecin yeni aktörlerin (ABD, Suudi Arabistan, Katar vs.) katılımıyla beraber devamı. Üçüncüsü, El-Bab sonrası Türk hükümetinin gündeme getirdiği Menbiç ve Rakka operasyonlarında Rusya'yla işbirliği seçenekleri. Dördüncüsü, Suriye'nin geleceğinde Rusya'nın PYD ve diğer Kürt gruplara yönelik tavrı ile Türkiye'nin pozisyonu arasındaki açığın azaltılması.

Zannediyorum, hem Ankara hem de Moskova, Trump'la beraber ABD'nin Suriye politikasının biraz daha netleşmesini bekleyecekler ve buna göre bir pozisyon belirleyecekler. Dolayısıyla yukarıdaki 4 husus da Trump'ın Suriye'de alacağı kararlara göre değişiklik gösterebilir. Ancak Türkiye, Suriye'de bu aşamadan sonra ABD ve Rusya gibi iki büyük askeri gücün politikaları arasında sıkışıp kalmamak için çok ciddi ve etkili bir diplomasi yürütmek zorunda. Bu yüzden, Suriye üzerinde taraflar arasında herhangi yeni bir anlaşma değil de pazarlık sürecinin yaşanacağı söylenebilir. Yukarıdaki 4 hususun ilk ikisini Rusya daha fazla istiyor, son ikisini ise Türkiye. Pazarlıklar bu eksende şekillenecektir.

Şu bir gerçek ki, son zamanlarda Türkiye-Rusya ilişkilerinin ilerlemesinin önünde özelde Suriye'de PYD/YPG, genelde ise bölgedeki Kürt sorununun nasıl bir sürece evrileceği hususu önemli bir madde olarak öne çıkmaya başladı. Ankara ile ABD/Batı arasında PYD/YPG konusunda uzun bir süredir var olan görüş ayrılığı şu sıralarda Türkiye-Rusya ilişkilerinde de boy göstermeye başladı. Moskova, Kürtler için Suriye'de ileride muhtemelen siyasi bir entiteye dönüşmesi pek muhtemel bir kültürel özerklik öngörürken, Türk hükümeti Rusya'nın bu teklifini ulusal güvenliği ve toprak bütünlüğü açısından Pandora'nın Kutusu'nun açılması şeklinde değerlendiriyor.

Ankara-Moskova arasında özellikle siyasi güvenin önemli ölçüde sarsıldığı 24 Kasım 2015 sonrasında Rusya'nın Kürt kartını elinde hep hazır tutmak istediği anlaşılıyor. Dolayısıyla, Türkiye ile Rusya arasında bu konudaki derin görüş ayrılığının kısa vadede giderilmesi çok mümkün durmuyor. Moskova, özellikle İdlib'in Esad rejimine teslimi ve muhalif gruplara desteğin kesilmesi konusunda Ankara'yla bir konsensüse varırsa, belki PYD/YPG'ye karşı bazı sembolik kısıtlamalara gidebilir. Bunun uzun vadeye yayılması ise şu aşamada biraz zor görünüyor. Ancak, kendi içerisinde PKK terörünü ekarte edip Kürt sorununu demokratik bir ortamda çözüme kavuşturduğu takdirde Türkiye'nin, sadece Rusya'nın değil, diğer küresel aktörlerin de elinden bu kartı alabileceği kanaatindeyim.”

Türkiye’nin Rusya’dan S-400 Hava Savunam Sistemi’nin satınalınması müzakirelerine değinen Has, “Rus S-400'lerinin Türkiye'ye satılması konusundaki müzakereler de belli ki Erdoğan-Putin zirvesinin önemli başlıklarından biri olacak. Ancak bu konuda hızlıca bir anlaşmanın imzalanması beklenmemeli. Zira Rus S-400'lerini Türkiye, askeri/siyasi ittifak içerisinde bulunduğu ABD/Batı blokuna Rusya alternatifinin de olduğuna dair mesaj verme amaçlı kullanırken, Moskova, kritik bir coğrafyada bir NATO üyesi olan Türkiye'yle bu konudaki müzakereleri sürdürerek NATO hattı içerisinde bir gedik açmayı hedefliyor.” şeklinde konuştu.

Etiketler:
Son Haberler

Son Haberler