...

İyi mi Böyle? : Türk Siyasi Yaşamından Son Esintiler

Politika Materials 14 Ağustos 2020 13:05 (UTC +04:00)
İyi mi Böyle? : Türk Siyasi Yaşamından Son Esintiler

Trend takip edin

Ayasofya’nın ibadete açılmasının ardından İyi Parti Genel Başkanı Meral Akşener geçtiğimiz günlerde Ayasofya Camisinde namaz kılmaya gitmişti. Açılışa katılmaması üzerine sorulan soruya da "Karantina sebebiyle. 15 Temmuz programına katılacaktım. Hepimizden test istendi. O arada bir arkadaşımızda çıktı. 15 gün Ankara'da evden ayrılamadım. Bugüne nasipmiş. Biz sadece ailecek geldik. Yeğenim, oğlum, eşim burada. Kıldık namazlarımızı Allah kabul etsin" diyerek cevap vermişti.

Ardından Cumhur İttifakı şemsiyesi altında yer alan MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli "Sayın Akşener'in böyle gitmeyeceğini, böyle ittifak olmayacağını, olsa bile bir ayağının çukura düştüğünü görüp derhal ve çok kısa süre içinde evine dönmesi doğru ve tutarlı bir davranış olacaktır" demişti.

Devlet Bahçeli’nin Meral Akşener’e bu çağırısı akıllara birçok soruları getirdi: kamuoyu tarafından Meral Akşener’in bu davete cevabı merakla beklendi. Gerek MHP’nin köhne siyasetinden bıkmış olanlar, gerekse CHP’nin ağır basan ulusalcı tutumundan memnun olmayan milliyetçi kesim açısından İyi Parti iyi bir seçenek. Bu yüzden medyada İyi Partinin MHP ya da Cumhur İttifakına katılmayacağı kanısı hakimdi. Nitekim öyle de oldu, Meral Akşener, Bahçeli’nin daveti hakkında “Milletin sesini duymak yerine siyasi magazinle meşgul olmasını hoş bulmadığımı ifade etmek isterim” diye açıklamada bulundu.

Dolar kurunun yükselmesinden sonra Ayasofya Camisinden, Cuma namazı çıkışında Erdoğan Türkiye-Yunanistan gerilimi ve dolar kuru ile ilgili soruları cevaplamıştı. Bahçeli’nin Akşener’e “eve dön” çağırısı hakkında ise “Bu tür şeylere yabancı değiliz. Bizim içimizden de birileri ayrıldı, partilerini kurdular. Bu parti kuruşları nereye varır, bilemem. Sayın Muharrem Bey’le ilgili, eski bir siyasetçi olarak onun doğal hakkıdır. Bahçeli’nin daveti ise doğrusu benim yadırgadığım bir davet değildir. O da olabilecek en makul çizgide bir davettir. Temenni ederim ki birlik beraberliğin tesisine yönelik bir adım olabilir” dedi.

Meral Akşener bunun üzerinde öteden beri seslendirdiği argümanları bir daha tekrarlayarak yürürlükte olan hükümet modelinin sistemsel bir sorun olduğuna dikkat çekerek, cumhurbaşkanlığı sisteminin Türkiye’ye uygun olmadığını, bu konuda öteden beri söylediklerinde haklı çıktıklarını ifade etmişti. Türkiye’de güçlendirilmiş parlamenter sisteme geçişin daha isabetli bir tercih olacağına vurgu yapan Meral Akşener, parlamenter sistemin kusurlarının giderilmesiyle 21. yüzyılın taleplerine uygun bir sisteme geçmek yönünde bir destek istendiği takdirde buna olumlu bakacaklarını, İyi Parti olarak milli çıkarlara ve değerlere aykırı davranılmadığı sürece yola çıktıkları hiçbir insanı yarıda bırakmadıklarını söyledi. Meral Akşener’in bu açıklamaları karşısında Devlet Bahçeli’den gelen nihai tepki adeta bu polemiği sonlandırır nitelikteydi: “Güçlendirilmiş parlamenter sistem özlemleri boşuna bir taleptir.” Söz konusu açıklamanın ardından Türkiye’de siyaset bir nebze durgunlaştı.

Bu arada son günlerde yaşanan gelişmeler ışığında hükümet cephesinde hiç alışılmamış bir “dayanışma” sergilenmesi dikkatlerden kaçmadı. Dolar kurunun yükselmesi üzerinde “Berat Albayrak istifa et” tweetlerinin atılması, akabinde hükümet üyelerinin “Berat Albayrak yanındayız” karşı-tweetleri son derece ilgi çekici bir eylemdir.

Peki, İyi Partinin Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın çağırısına olumlu cevap vermesi durumunda Türk siyasal hayatında ne gibi değişiklikler gözlemlenecek? Bu ihtimal doğrultusunda, yani Cumhur İttifakına katılması durumunda İyi Parti’nin ciddi bir oy kaybı yaşayacağı kuvvetle muhtemeldir. Bu durum, farklı bir soruyu akıllara getirmektedir: acaba, Cumhur İttifak oy mu kaybediyor. Son çağırıya kadar gerek Meral Akşener’in gerekse İyi Parti’nin ismi Cumhurbaşkanı Erdoğan tarafından asla zikredilmiyordu. Acaba Akşener’in daveti Cumhur İttifakı çatısı altında önceden kurgulanmış bir senaryo mu ve Bahçeli’nin daveti halka yönelik bir nabız yoklaması mı? Akşener’in Ayasofya’da namaz kılması potansiyel oy kazandıracak bir davranış mıdır ve Cumhur İttifakı bu oy potansiyelini kendine mi çekmek istiyor ya da tamamen rastgele bir teklif miydi?

Tüm bu gelişmeler seçimlerin erkene alınması ihtimalini yavaş yavaş gündeme getirmeye başladı. Şimdilik hükümet ve küçük ortağı herhangi bir erken seçimin söz konusu olamayacağını sıkça tekrarlamaktadır. Akşener’in “davete icabet etmemesi” bir tarafa dursun Deva Partisi Başkanı Ali Babacan’la görüşmesi Türk siyasi hayatında bir hareketliliğin başlayacağının belirtisidir. Halihazırda siyasi güçlerin yeniden mevzileneceği, yeni gruplaşmaların ortaya çıkıp çıkmayacağı konusunda kesin bir tahmin yürütmek imkansızdır, fakat bilinen tek gerçek şudur: Türk siyasi yaşamının yeni iç ve dış koşullar doğrultusunda dizayn edileceği, bugünkü bulanık görüntünün ortadan kalkacağı, durumun berraklaşacağı, siyasi mücadelenin “hodri meydan” nidalarının sıkça seslendirileceği gün uzak değildir.

Sara Asker

Etiketler:
Son Haberler

Son Haberler