Estonya'nın başkenti Tallinn'de Avrupa Birliği gayriresmi dışişleri bakanları toplantısının ikinci oturumuna katılan Avrupa Birliği Bakanı ve Başmüzakereci Ömer Çelik açıklama yapıyor.
Almanya ve AB ülekelerinin açıklamalarına tepki gösteren Çelik'in açıklamalarının satır başları şöyle: Radikalleşme denince akla Müslümanlar gelmektedir. Bu son derece yanlıştır. Radikalleşme indirgenmemelidir. Birçok ülkede Müslümanlar, radikal sol örgütlerle bir tutulmamalıdır. Bunun yanı sıra mültecilerin tel örgülerle güvenlik güçleriyle Avrupa'nın dışında tutulması, mülteci sorununun Avrupa'nın sorunu olarak sunulması da radikalleşmeyi arttırmaktadır.
"AVRUPA'DA CAMİLERİN KAPATILMASI RADİKALLEŞMEYİ DOĞURUYOR"
Avrupa'da zaman zaman camilerin kapatılmasından ve ibadetlerin yasaklanmasından bahsediliyor. Bu tersinden radikalleşmeyi besleyecek yamnlış bir politikadır. Camilerde radikalleşme politikası varsa başka yollar denenmelidir. Bu durumda sivil toplum kuruluşlarıyla iletişime geçilmelidir. Unutulmamalıdır ki İslam'ı kötü göstermeye çalışmak yanlıştır. Camilerin kapatılması radikalleşmeyi doğuruyor.
Yasalarla ve politikalarla korunması gerekiyor. Belli hayat tarzlarının korunması gerekiyor fakat bu bir takım gruplar tarafından istismar edilebilir. Son zamanda Türkiye'yle ilgili konularda, Türkiye DEAŞ ile ilgili bir saldırıya uğradığında Türk bayrağı yansıtılıyor çeşitli yerlere., fakat PKK tarafından saldırıya uğradığında olmuyor. Bizim saatlerce radikalleşme konuşmamız bu durumlarda yetersiz kalır. İslamofobia bir ırkçılık haline dönüşmüştür. Bunun ideolojik ve politik sebeplerini düşünmek lazım.
Biz irrasyonel açıklamalardan bıktık. Türkiye diğer ülkelerin politikaları hakkındaki durumlarla ilgili şeyler duymaktan bıktık. Daha çözüm odaklı çalışmamız gerekiyor. Cumhurbaşkanımız hakkında konuşmadan rahat edemiyorlar. Schulz seçim propagandasının yüzde 60'ını Türkiye'ye ayırmış durumda. Bu demokrasi için bir zaaftır.