TREND Haber Ajansı Türkiye ve Ortadoğu Masası Yönetmeni Rufiz Hafızoğlu
Dün Paris'te yaşanan seri saldırılar sonuçu 158 kişi yaşamını kaybetti.Yaşanan saldırılar, Fransa Cumhurbaşkanı'nın, ana gündem konusu küresel terör ve terörle mücadele olan G-20 Zirvesi'ne katılımından önce gerçekleşti.
Olayın ardından Hollande Türkiye seferini iptal etti. Saldırıların ardından Fransa'da göçmen kampı'na da saldırı gerçekleşti.
İlk bilgiler doğrultusunda saldırının ardından IŞİD şüphesi olmasına rağmen, resmi yetkililerden buna dair bir açıklama yapılmadı. Fransa saldırıların ardından sınırları kapattı ve Fransa'nın göçmen politikalarını daha da sertleştireceği düşünülüyor.
Saldırıların arkasında IŞİD'ın bulunması şüphesi, hem dini hem politik zeminde yaşanan terör sorununun çözülmesi yönünde gerekliliği ortaya koyuyor.
Son yıllar dünyada yaşanan terör saldırılarını incelediğimizde, saldırıların tek dinin temsilcileri tarafından yapılmadığını ve terörün "dini" ve milliyeti olmadığını ortaya koyuyor.
Ocak ayında Fransa'da "Charlie Hebdo" dergisine yapılan saldırının cami yakınlarında olduğunu belirtmemiz gerekir. Bu, terörün her hangi bir din ile bağlı olduğunu düşünmenin yalnış ve tehlikeli olduğunu gösteriyor. Bu kötü sonuçlar doğurabilecek büyük bir hata.
Globalleşen dünyada Ahmet ve Muhammet ismini taşıyan birisinin gerçek imanlı olması anlamına gelmediği konusunda düşünmemiz gerekir. Fransa'da müslümanların ve islam dünyasının suçlanmasına rağmen saldırıya ilişkin bazı detaylar gözden kaçıyor.
Dün akşam yaşanan saldırıların ardından Batı ülkelerinde İslamafobi'nin artması ihtimal ediliyor.
Batı'da artan islamafobi ve Ortadoğu'da, özellikle Irak ve Suriye'de yaşananları göz önünde bulundurduğumuz zaman, yaşanların, daha doğrusu radikalleşen sözde islamcıların Batı'ya ve İslam dünyasına mesaj verdiğini söyleyebilirizç
Batıya yönelen mesajda, islamın Batı değerlerine tehdit oluşturduğu görülüyor ve bu tehditten olabildiğince hızlı kurtulmak gerekir.
Radikalcilerin islam dünyasına gönderdiği mesajda ise, saldırılar ile daha çok kişinin El-Kaide ve IŞİD saflarına yönlendirilmesi amaçlanıyor. Zira onlar "Hilafet" için "intikam" aldı.
Fransa'nın Suriye krizinin çözülmesine ve IŞİD'ın tamamen mahfedilmeseine ilişkin en çok caba sarfeden ülke olduğunu da belirtmemiz gerekir.
Dinin bir çok sorunları çözme potansiyelleri olmasına karşın, bazı güçlerin din adı altında Batı'da ve Ortadoğu'da yaptığı eylemler, "radikal islam" düşüncesinin ortaya çıkmasına neden oluyor.
Ayrıca Paris saldırıları Suriyeli göçmenlerin umut kapısını kapattı