...

Türkiye Rusya ile yaşanan krizi uzun dönemde avantaja dönüştürebilir

Enerji Materials 15 Aralık 2015 12:21 (UTC +04:00)
Türkiye Rusya ile yaşanan krizi uzun dönemde avantaja dönüştürebilir
Türkiye Rusya ile yaşanan krizi uzun dönemde avantaja dönüştürebilir

Trend takip edin

Dr. Emin Akhundzada, Hazar Strateji Enstitüsü Projeler Direktörü

Türkiye ve Rusya arasında uçak krizi nedeniyle 24 Kasım'da başlayan gerginlik her geçen gün tırmanarak devam ediyor. Bu gerginlik kuşkusuz her iki tarafa ekonomik ilişkilerinden dolayı olumsuz etki yapıyor. İki ülke arasındaki dış ticaret hacmine bakıldığında, 2014 senesinde 31,3 milyar dolarlık bir ticaretin gerçekleştirildiği görülüyor. Bu rakamın 6 milyar doları Türkiye'nin Rusya'ya ve 25,3 milyar doları da Rusya'nın Türkiye'ye yaptığı ihracatın payına düşüyor. Görünen o ki, iki devlet arasındaki ticari ilişkilerde Türkiye'nin 19,3 milyar dolarlık açığı bulunuyor ve bu açığın büyük çoğunluğu enerji kalemlerinden oluşuyor. Nitekim şu anda Türkiye ithal ettiği doğal gazın yaklaşık %55'ni, kömürün %35'ni ve petrolün ise %15'ni Rusya'dan temin ediyor. Öte yandan yapımının planlandığı iki nükleer santralden biri olan "Akkuyu" nükleer santrali Rusya'ya ihale edilmiş durumda. Dolaysıyla enerjide bu kadar Rusya'ya bağımlı olmamız doğal olarak endişeye sebep oluyor. Peki, bu kadar endişelenmemize gerek var mı?

Öncelikle şunu ifade etmekte fayda var. Her ne kadar Rusya'ya doğal gazın yanı sıra petrol ve kömürde de bağımlılığımız olsa da, petrol ve kömürü çok daha rahat farklı tedarikçilerden temin ede biliriz. Fakat doğal gazda kısa vadede aynı durum söz konusu değil. Petrol ve doğal gaz kimyasal olarak bir-birine benzeseler de, doğal gazın depolanması ve taşınması petrolden çok daha zor ve maliyetlidir. Bu yüzden doğal gaz petrolden farklı olarak bölgesel bir emtiadır. Doğal gazdan farklı olarak petrol varillere doldurarak rahatlıkla çeşitli alanlarda depolana bilir ve boru hatlarının yanı sıra, kara yolu ve deniz yolu ile taşına bilir. Doğal gaz ise yer üstünde sadece sıvılaştırılmış biçimde veya yeraltında 3 çeşit alanda depolana bilir:

1.Yeraltı su tabakasında,

2.Tükenmiş petrol ve doğal gaz sahalarında,

3.Tuzlu yerlerde.

Diğer taraftan doğal gaz taşımacılığı sadece boru hatları ve tankerlerle yapılmaktadır. Dolaysıyla söz konusu altyapı yatırımları yapılmadan doğal gazı kısa vadede farklı yerlerden temin etmek mümkün değildir.

Şu anda Rusya'dan "Mavi Akım" boru hattından yıllık 16 milyar m3 ve "Batı Hattından" yıllık 10 milyar m3 olmak üzere toplam iki hat üzerinden doğal gaz alıyoruz. Yukarıda da bahsettiğim gibi, kısa sürede Rusya'dan temin ettiğimiz doğal gazı farklı kaynaklardan temin etmemiz söz konusu değil. Bu durumda Rusya Türkiye'ye karşı doğal gaz kartını masaya koyar mı?

Türkiye ve Rusya arasında yapılan hükümetler arası anlaşmalar uyarınca Rusya Türkiye'ye taahhüt ettiği doğal gazı sağlamakla mükelleftir. Aksini yaptığı takdirde Rusya için uluslararası hukuk açısından yükümlülükler doğar. Fakat Rusya özellikle talebin yoğun olduğu kış aylarında Türkiye'ye sattığı ilave doğal gazın satışını durdura bilir.

Öte yandan, Rusya'nın da mevcut durumu pek iç açıcı değil. Rusya'nın toplam bütçesinin %53'ü ve toplam ihracatının %68'i petrol ve doğal gaz gelirlerinden oluşuyor. Bu bağlamda petrol fiyatlarının Haziran 2014 itibarı ile hızlı düşüşü ve yaklaşık 1 buçuk senedir bu trendin devam etmesi Rusya ekonomisine kuşkusuz olumsuz etki yapıyor. Uzmanlara göre bu trendin 2-3 sene daha devam etmesi Rusya'yı çok daha zor durumlarla karşı-karşıya bıraka bilir. Ayrıca Rusya toplam enerji tüketiminde %54 oranında doğal gaza bağımlı durumdadır ve bu oranın daha da artması öngörülüyor.

Şekil 1. Rusya'nın Toplam Enerji Tüketimi (2014)

Kaynak: BP Statistical Review of World Energy, 2015

BP istatistiklerine göre Rusya 2014 senesinde 578 milyar m3 doğal gaz üretimi yapmıştır ki, bunun da 409 milyar m3'lük kısmı iç piyasada tüketilmiştir. Son 10 sene içerisinde Rusya'nın doğal gaz üretim ve tüketim rakamlarına bakıldığında Rusya'nın üretiminin yaklaşık olarak %0,9 ve tüketiminin %5 oranında büyüdüğü görüle bilir.

Şekil 2. Rusya'nın Yıllara Göre Üretim ve Tüketimi ( Milyar M3)

Kaynak: BP Statistical Review of World Energy, 2015

Uluslararası Enerji Ajansı ise Rusya'nın üretiminin 2030 senesine kadar 104 milyar m3 tüketiminin ise 215 milyar m3 artacağını öngörüyor. Mevcut durum bize Rusya'nın doğal gaz ihracatının önümüzdeki yıllarda ciddi oranda düşeceğini ve Rusya ekonomisinin önemli gelir kaybına uğrayacağını gösteriyor. Bunu önlemek için Rusya'nın önünde iki seçenek bulunuyor: üretimi artırmak ya da tüketimi düşürmek.

Her ne kadar Rusya dünyada en çok doğal gaz rezervine sahip olan ülke olsa da bugün doğal gaz üretiminde ABD'den sonra ikinci konumdadır ve doğal gaz kaynaklarını yeteri kadar verimli kullanamıyor. Keza Rusya'da birçok kullanılmayan doğal gaz sahaları bulunuyor. Bu sahaların araştırılması ve geliştirilmesi için Rusya'nın on milyarlarca dolar yatırım yapması gerekiyor. Fakat Rusya ekonomik sıkıntılarından dolayı bu yatırımları tek başına yapmakta güçlük çekiyor. Ayrıca 2014 Ukrayna krizinden sonra batılı devletler tarafından önemli yaptırımlara maruz bırakılan Rusya, enerji sektörüne doğrudan yabancı yatırımcı çekmekte sıkıntı yaşıyor. Nitekim Rusya son 5 sende hedeflediği yatırımların sadece %60'nı gerçekleştire bildi.

Öte yandan, Rusya toplam enerji tüketiminde kaynak çeşitliliği oluşturarak iç piyasada doğal gaz talebini düşüre bilir. Fakat bunun için Rusya'nın yenilenebilir enerji kaynaklarına ciddi yatırım yapması gerekiyor. Fakat şu da bir gerçek ki, yenilenebilir enerji teknolojisine sahip olmadan Rusya'nın toplam enerji tüketiminde yenilenebilir enerjinin payını artırması pek kolay görünmüyor.

Dahası, Rusya enerjiyi verimli kullanma anlamında sıkıntı yaşıyor. Bugün Rusya dünyada doğal gaz üretiminde en çok "kayba" maruz kalan ülke konumundadır. Bunun birkaç nedeni bulunuyor. Öncelikle Rusya hala eski teknolojiye dayalı üretim yapıyor. Bu nedenle ülke, ürettiği doğal gazın yaklaşık %10'nu yakmak zorunda kalıyor. Örneğin Rusya geçen sene ürettiği doğal gazın yaklaşık 60 milyar m3'lük kısmını yakmıştır. Diğer taraftan, Rusya'nın sahip olduğu boru hatlarının %70'den fazlası 1985 senesinde yapılmış ve %14'nün kullanım ömrü bitmiştir. Bu yüzden Rusya'da iletim esnasında önemli oranda doğal gaz sızmaları yaşanıyor. Bunun karşısının alınması için Rusya'nın altyapı yatırımlarını hızlandırması ve eski olan teknolojilerini yenilemesi gerekiyor.

Rusya açısından bir diğer sorun da pazar sorunudur. Bugün Rusya ihraç ettiği doğal gazın neredeyse tamamını Avrupa ülkelerine satıyor. Bu bağlamda Türkiye Rusya'nın Almanya'dan sonra en büyük ikinci pazarıdır. Rusya 2014 senesinde ihraç ettiği doğal gazın yaklaşık %16'sını Türkiye'ye ihraç etmiştir. Dolaysıyla ekonomik olarak sıkıntılı olduğu bir dönemde Rusya için Türkiye pazarından vazgeçmek hiç de kolay olmayacaktır. Diğer taraftan AB Rusya'nın pazar payını aşamalı olarak azaltmayı hedefliyor. Nitekim AB sadece geçen sene Rusya'dan aldığı doğal gazı yaklaşık 13 milyar m3 düşürmüştür. Dolaysıyla Rusya stratejik ortaklarını ve doğal gazda önemli pazarlarını kaybetme riski ile karşı karşıyadır.

Her ne kadar Türkiye Rusya'dan temin ettiği doğal gazı başka pazarlardan kısa zamanda temin edemese de, Rusya da altyapı yatırımlarını yapmadan doğal gazını kısa vadede farklı pazarlara satamaz.

Bugün Rusya'nın Çin ile yaptığı toplam 68 milyar m3'lük iki farklı doğal gaz anlaşması bulunuyor. Birinci anlaşmaya göre Rusya Çin'e 30 sene boyunca Doğu Sibirya'dan "Sibirya'nın Gücü" boru hattı ile yıllık 38 milyar m3 doğal gaz satmayı planlıyor. Söz konusu boru hattının toplam maliyetinin 53 milyar doları bulması bekleniyor. Rusya-Çin arasındaki ikinci anlaşmanın ise bağlayıcı tarafı bulunmuyor. Bu anlaşma kapsamında Rusya Yamal yarımadasından Kuzey Çin'e Altay boru hattı vasıtası ile yıllık 30 milyar m3 doğal gaz ihraç etmeyi hedefliyor. Bunun için de 2600 km uzunluğunda bir boru hattının yapılması gerekiyor.

Şekil 3. Altay Boru Hattı ve Sibirya'nın Gücü Boru Hattının Muhtemel Rotaları

Kaynak: http://globalriskinsights.com/wp-content/uploads/2014/11/altai-powerofshanghai-pipeline.jpg

Fakat bu projelerin toplam bedeli yaklaşık olarak 70 milyar dolar olarak hesaplanıyor. Petrol fiyatları mevcut seviyede devam ederse Rusya'nın söz konusu yatırımları kısa zamanda yapması çok da kolay görünmüyor.

Her şeye rağmen, Rusya ile yaşanan kriz Türkiye'yi kaçınılmaz olarak olumsuz etkileyecektir. Ancak Türkiye bu krizden kısa vadede olumsuz etkilense de, uzun vadede bu durumu kendi lehine çevire bilir. Bunun için Türkiye'nin alması gereken bir takım önlemler bulunmaktadır.

1. Türkiye öncelikle enerji tedarikinde kaynak ve güzergâh çeşitliliği yaratmalıdır. Bu anlamda Güney Gaz Koridoru (GGK) projesi Türkiye için hayati önem taşımaktadır. Nitekim GGK vasıtasıyla 2019 senesinden itibaren Türkiye Azerbaycan'dan yıllık 6 milyar m3 ilave gaz ala bilecektir. Azerbaycan'ın Abşeron, Ümid, Babek, Asiman, Zafar-Maşal, Nahçivan gibi diğer doğal gaz sahalarının da üretime başlamasıyla beraber, bu miktar daha da arta bilecektir. Bu bağlamda Türkiye Şah Deniz sahasında olduğu gibi, Azerbaycan'ının diğer doğal gaz sahalarının geliştirilmesinde de aktif rol üstlene bilir. Ayrıca Azerbaycan doğal gazının yanı sıra, Türkmenistan ve Kazakistan doğal gazının da Güney Gaz Koridoruna dahil edilmesi Türkiye için önemlidir. Türkiye Trans Hazar Boru hattı projesinin gerçekleştirilmesi için taraflar arasında müzakereleri hızlandırmalı ve gerekirse projenin yapımı için finansal katkı sağlamalıdır.

2. Toplam enerji tüketimimizde kaynak çeşitliliği oluşturmamız gerekiyor. Şu anda toplam enerji tüketimimizin %35'i doğal gazdan ve %27'si petrolden oluşuyor. Doğal gazda %99 ve petrolde %92 oranında ithalata bağımlı olduğumuz göz önünde bulundurulduğunda, özellikle kömür, nükleer ve yenilenebilir enerji gibi yerli enerji kaynaklarını etkin olarak kullanmamız gerekiyor.

Şekil 4. Türkiye'nin Toplam Enerji Tüketimi (2014)

Kaynak: EPDK

Her ne kadar yenilenebilir enerji üretimi maliyetli olsa da, özellikle yenilenebilir enerji teknolojisini geliştirerek yenilenebilir enerji üretiminde başarıyı yakalaya biliriz. Bu kapsamda ARGE çalışmaları hızlandırıla bilir ve yenilenebilir teknolojilerinin geliştirilmesi için teşvikler artırıla bilir. Ayrıca konut ve sanayide çift yakıtlı sisteme geçile bilir ve bu bağlamda diğer yakıtların önü açıla bilir. Toplam enerji tüketimimizde kaynak çeşitliliği yarattığımız takdirde ileride bu tip sıkıntıların üstesinden rahatlıkla gele biliriz. Örneğin İsveç ithal ettiği doğal gazın %100'nü Rusya'dan ithal ediyor. Fakat doğal gaz İsveç'in toplam enerji tüketiminin sadece %1,5'ni oluşturuyor. Dolaysıyla İsveç muhtemel doğal gaz kesintisini hiç zarar görmeden atlata bilir.

3. Doğal gaz altyapı depolama kapasitemizi artırmamız gerekir. Mevcut durumda toplam 2,6 milyar m3 kullanıla bilir ve 1 milyar m3 yapımı devam eden depolama kapasitemiz bulunmaktadır. Bu rakamı orta vadede en az 10 milyar m3'e kadar çıkarmamız enerji güvenliğimiz açısından zaruridir. Ayrıca, bedeli son kullanıcıdan alınmak üzere "Stratejik Depolama Zorunluluğu" getirile bilir.

4. Yeni LNG terminalleri yapmamız ve mevcut kapasitemizi artırmamız gerekir. Şu anda Türkiye'nin Marmara Ereğli'sinde 6,2 milyar m3 ve Aliağa'da 6 milyar m3 olmak üzere toplam 12,2 milyar m3'lük bir LNG ithalat kapasitesi bulunuyor. Bu kapasitenin daha da artırılması gerekiyor. Kapasite artırımının yanı sıra ülke içinde ara bağlantılar yaparak LNG ithalatı çok daha verimli olarak kullanıla bilir ve ihtiyaç duyulduğunda farklı bölgelere gaz akışı sağlana bilir.

5. Enerjiyi hem sanayide, hem de konutlarda daha verimli kullanmamız gerekir. Bu anlamda özellikle yeni yapılan konutların yalıtımlı yapılması ve sanayide enerji verimli teknolojilerin kullanılması önem arz ediyor.

Sonuç olarak, Türkiye ve Rusya arasındaki gerginlik karşılıklı bağımlılık nedeniyle her iki tarafı olumsuz etkilemeye devam ediyor. İkili ilişkilerinin uzun dönemde tahribatlar almaması adına tarafların gerginliği yatıştırması ve duygusal adımlar atmaktan kaçınması gerekiyor. Türkiye kısa vadede krizden olumsuz etkilense de uzun vadede bu durumu avantaja dönüştüre bilir. Bu bağlamda Türkiye Rusya ile olan ekonomik ilişkilerini yeniden gözden geçirmeli ve özellikle enerji alanında Rusya'ya olan aşırı bağımlılığı aşamalı olarak azaltmayı hedeflemelidir. Özellikle doğal gazda kaynak çeşitliliğinin oluşturulması ve yerli enerji kaynaklarının etkin biçimde kullanımı Türkiye için hayati önem arz etmektedir.

Son Haberler

Son Haberler