...

Bünyamin Şahin: Mektup...

Yorum Materials 4 Ocak 2016 11:08 (UTC +04:00)

Trend takip edin

Bünyamin Şahin- GazeteSiz

İnsan nedir sorusunun cevaplarından biri de '' hayvan-ı natık'' (konuşan canlı) dır.

Gerçekten de insanı diğer canlılardan ayıran en büyük özelliklerindendir konuşabilmesi.

Konuşmayı insanlığın en büyük buluşlarından olan yazının icadı takip eder.

Yazı sayesinde tarihi en doğruya yakın öğrenebiliyoruz. Öyle ki bugün hiç bilinmeyen yazılar dahi uzmanlarca çözülüp ait olduğu asrı bizlere anlatabiliyor.

Ve mektuplar....

Meşhurlar ve tarihî şahsiyetlere ait olup müzayedelerde binlerce liraya müşteri bulan mektuptan çok tarihi vesika diyebileceğimiz hazinelerinden neler ortaya çıkıyor ki...

Dil ve gramer bir yana, yazının tahlilinden sahibinin ruh sağlığından kaleme alındığı günkü olaylar vesaire...

Acaba birgün bizlerin mektuplarından da böyle yorumlar yapılıp tarihe ışık tutacak neticeler çıkarılabilir mi?

Elbette ki evet, zira yarın devleti bugünün gençleri yöneteceğine göre neden olmasın?

Ancak, küçük bir meselemiz var öncelikle halledilmesi gereken. Mektup...

Mektubunuz bulunacak ki ileride tarihi değer taşıyan vesika özelliği kazansın bilhassa da el yazısıyla.

Merakım ise bugün üniversiteyi bitirmiş ya da okuyan gençlerimizden kaçı hayatında bir kere olsun mektup yazdı?

Eskiden mektubu daktilo ile yazmak dahi ayıp sayılırdı... Daktilo da ne idi acaba? Sorusu da yakınlarda sorulur zaten.

Telefon açmayı bile zahmet ve masraf saydığımız için teknolojiye kurban ettiğimiz şahsiyetimiz bir saniyede binlerce kişiye mesaj gönderiyor bizi de tatile...

Simidini yiyerek kandilleri idrak ediyoruz, mesajları bilgisayar ve akıllı telefonlara emanet ederek bayramları kutluyoruz...

Halbuki mektup öyle bir kültür eseriydi ki belki de ifade edilemeyen hisler küçük bir çabayla şahesere dönüşürdü. Askerdeki, gurbetteki eşe, nişanlıya veya sevgiliye yazılınca ucundan yakılır satırlara sığdırılamayan ayrılık hasreti böyle ifade edilirdi.

Kokulu mektuplar, renkli zarflar, müzikli kartlar bir kültürün göstergesiydi.

Ayrıca akü, internet, tablet gerektirmezdi bir annenin yavrusunun mektubunu okuması için... Onda çocuğunun kokusunu bulur gözyaşları ile süslerdi.

Eğer yazmazsak dilimizi 200 -300 kelimeyle konuşur hasbelkader çıktığımız bir mikrofanda ıııııı ya da iiiiiii diye zoraki molalar verir dururuz.

Sonra da yardım, destek, ilave,ek ve himaye yerine katkı , derece,rütbe, kademe, merhale, safha, radde,kerte,paye yerine aşama ile idare eder ve anlaşılamadığımızdan yakınırız.

Günlük tutmak da unutulmuş değerlerimiz arasına girdi çoktan... Bırakın günlüğü acaba kaçımızın annesinin, eşinin ya da bir yakınının defalarca okuyabileceği bir mektubu var.

Sahi en son ne zaman bir mektup yazdınız?

Kaynak* Gazetesiz

Son Haberler

Son Haberler