...

Necdet Ünüvar: Hocalı her Türk'ün acısı

Güney Kafkasya Materials 24 Şubat 2016 12:57 (UTC +04:00)
Necdet Ünüvar: Hocalı her Türk'ün acısı
Necdet Ünüvar: Hocalı her Türk'ün acısı

Trend takip edin

Türkiye-Azerbaycan Parlamentolar Arası Dostluk Grubu Başkanı

Her kış geldiğinde, çoğu insan hangi ülke ya da coğrafya da olursa olsun ısınma ve barınma ihtiyacını öncelik listesinin başına koyar. Eğer Azerbaycan'da yaşıyorsanız bu iki öncelik sadece bir teferruattır. Azerbaycan'da yaşıyorsanız, insanlık dışı bir saldırı ya da katliama maruz kalmanın da mevsimidir, kış. Bakü'de, Hocalı 'da yaşanan katliamlar hep kış vakitlerinde olmuştur.

Soğuk bir kış sabahında evinizin balkonundan ufka bakıp acaba bugün uzaklardan beni, sevdiklerimi, komşuları mı öldürmeye gelecekler mi diye düşünmeye bir çalışın. Ya da elinizde sabah çayı ile bahçe de oynayan çocukların yerde yatan cesetlerini hayal edin. İlerideki tepelerin çıplak ayazında sevdiklerinizi vahşetten uzak tutmak için çaresizce yürüdüğünüzü hayal edin. Tahayyül etmesi zor mu geliyor? O zaman Hocalı'yı okumamışsınız veya duymamışsınız demektir.

SİYAH GÖLGE

O sabahtan bir gün öncesinde Hocalı'da;

Gün ağırmış, ellerinde torunlarına taze süt getirmek için bakraçlarıyla nineler ahırlarda sarıkıza Kafkas türkülerinin beşi bir yerde resitalini geçiyorlar. Aykız, yavruları için sabah kahvaltısında taze yumurtalar ile resmen mutfak sanatını konuşturuyor. Komşusuna da ikram edecek birazdan ama aklında komşusu Aycan'ın kendisinden daha maharetli olduğunu düşündüğü elleriyle yaptığı bazlama ekmeğin kokusu var. Kadın beğenilmek ister, narindir, ince düşünür. Gerçi Aycan, Aykız'dan gelen neyi beğenmemiş ki? Gül yanaklarda gülümseme ile tabaklar karşılıklı hazırlanmış, sırta geçirdikleri şalları ile birbirlerinin evine koşarken yolda karşılaşmaları... Aykız ile Aycan sabahın kokusunu alıp el emeği göz nurlarına dökmüşler ve birbirlerine sarılıp ikram etmişler.

Sarıkızın sütü daha ocağa girmeden kokusu ile mideler de. Nasıl mı? Babası Şamil gibi dayanaklı değil ki Murat. O daha 5 yaşında. Sütün kokusunu duyar duymaz midesi gurulduyor. Nine hatun kaynatana kadaaar Murat'ın hali nice...

Gelincik, anasının kuzusu. Çeyizine sandık derdinde. Hele daha 13 yaşındasın sandık senin neyine. Nenesine ayrı naz, anasına ayrı. Murat süt, Gelincik çeyiz derdinde. Şamil Baba ise ahıra gidip Sarıkızın yuvasına emek derdinde.

Dede Reşid, hayat arkadaşını toprağa vereli 1 yıl olmamış daha. Sabah Kur'an başında, dilinden dökülüyor her bir ayet sanki sevdiğine birer mektup gibi, Rasulullah (sav)' a salat ve selamlar ile...

Güneş görünmese de bulutların arkasında. Rüzgâr acıtsa da taşıdığı nimetler ile kırlara yeni tohumları ekmenin derdinde. Ayaz, acı ve soğuk. Hocalı baharı beklemeye devam ediyor.

Ertesi sabah bir silah sesi ile irkildi Gelincik. Son gördüğü elinde bir kama ile siyah bir gölge... O bahar hiç gelmeyecek.

Sonrası karanlık...

DEĞİŞMEYEN MEVSİM

Hocalı' da bir daha hiç mevsim değişmedi. Yazın kuru sıcağında bile Gelincik'in çeyiz sandığı görenlerin kalbini dondurdu. Murat'ın atı. Dedesi yontmuştu yaşlı kavaktan taa bir yaşındayken. Oyun oynanmayan sahipsiz bir atın sahibini arar gibi donuk bakışları. Sarıkıza bile kıydılar. Ahır bomboş, Nine Hatun'un saç telleri yerde saman üzerinde ama kanlı. Acı'nın yazı da kış baharı da. Şamil Baba'nın arşı titreten haykırışını Hazar duymuş nasıl gelsin bahar bir daha Aykız cansız, kolları bir yerde başı bir yerde. Dede Reşid'in Kur'an üzerinde başı hiç kalkmamacasına.

Ey insanoğlu, sen ki en şerefli mahlûkat. Allah bir değil binlerce Rasul göndermiş. Sana anlayasın varlığını bilesin diye kitaplar göndermiş. Elindeki o vahşeti yazan tek bir satır yokken hiçbir kitapta, adına inanç deyip nasıl kıydın mazluma. Şeref arama bundan sonra. O Hocalı'da Gelincik'in çeyiz sandığında saklı. Onu bulsan da alamazsın artık. Üzerinde Murat'ın oyuncak atı sana vermez onu. Murat etmedikçe yaratan sen o şerefi bir daha eline alamazsın.

İNSANLIĞIN ŞEREFİ HOCALI'DA KATLEDİLDİ

24 yıl oldu, insanlık şerefi Hocalı' da katledileli. Bugün sabah namazından sonra balkondan ufka baktım. Oğlum, kızlarım, torunlarım geldi aklıma. Ufukta şanlı Türk bayrağı. Sınırda Türk erleri. Güçlü ordumuz ve şanlı bayrağımız altında bu ufuklardan düşman beklemeyi hayal bile edemedim. Allah o erlerden, er doğmuş korkusuz vatan evlatlarından ve onlara emek veren komutanlarından Allah razı olsun diye içimden sayısız defa geçirdim.

Ben, Azerbaycan Dostluk Grubu'na seçilmiş en talihli parlamento üyelerinden biriyim. İki devlet bir millet kimyasal formülünün (D2M) atom bağı konumunda bir işlev üstlendiğimi hissediyorum.

Hocalı'yı Meclis kürsüsünden defalarca haykırdım. Ömrüm oldukça da haykırmaya devam edeceğim. Gelincik için, Murat için, Baba Şamil, Dede Reşid için Aykız ve Aycan için. Allah ömür verdikçe yazmaya, söylemeye, haykırmaya devam edeceğim. Nene Hatun'un bakracında bir damla süt olmak için, ak saçına bulaşmış kanı dökenleri insanlık onuru ile boğmak için her gün, her saniye ve her an hiç durmadan söylemeye devam edeceğim.

Batı'nın batmış insanlığının, Doğu'nun insanlığın doğmasına set olmuş sözde bilgelerinin(!) ettikleri zulümleri bağırmaya devam edeceğim.

ERDOĞAN, ER YAŞAYAN YİĞİTLERİMİZ VAR OLDUKÇA İNSANLIĞIN ADI HEP YAŞAYACAKTIR.

Bugün çatısı altında siyaset yaptığım partinin yegâne amacı "Mazlumun Yanında Olmak". Nerede olursa olsun, hangi dilden ve dinden olursa olsun mazlumun yanında olmak.

BATI İÇİN HOCALI NEDİR?

Birleşmiş Milletlerde bir dosya. Minsk Grubunun içinde insanlık şerefinden en ufak nasibini almamış birer dert. Kafkas politikalarında petrol rezervleri üzerinde emperyal bakışın içinde küçücük bir nokta. Silah tacirleri için kar-maliyet tablolarında gelir kalemi. Dünya Bankası'nda neyin uzmanı oldukları belli olmayan profesyoneller (!) için çalışma ve raporlama alanı. Tarihçiler için birer paragraf. Siyasa derdinde seçmen peşinde koşanlar için (Hristiyan seçmenlere yönelik propagandalarında) adı bile anılmayan bir konu.

Batı felsefesinden dem vurup kendini siyasette barış ve özgürlük bekçisi olarak tanıtanların ağzından çıkanlara bakınca çok da kızmıyorum ne batıya ne doğuya. "Ne işin var senin Suriye'de?" sözünün sahibi batılı ya da doğulu değil, Mısır senin neyine diyen de. Öyle ya Hocalı' da da aynını demişlerdi. Kınıyoruz..vs vs

Şiddeti kınayarak durduran(!) batının başarısını örnek alan siyasetçilerimize sesleniyorum lütfen bu sözlerimden dolayı beni kınamayın. Benim sözüm var Gelincik'e, Şamil Baba' nın sevdası Aykız'a, Reşid Dedesinin Arslanı, Nene Hatunun kuzusu Murat'a. Siz beni anlasaydınız kızmaz, kınamazdınız. Gerçi anlasaydınız, ER Doğan ER Yaşar felsefisini de anlardınız.

Arif olana anlamak zor değil....
YeniŞafak

Etiketler:
Son Haberler

Son Haberler