...

Oyunu Millet Bozar!

Politika Materials 3 Kasım 2015 15:41 (UTC +04:00)
Oyunu Millet Bozar!
Oyunu Millet Bozar!

Trend takip edin

Sevgili okuyucular, karanlık dolu kaosu geride bırakarak istikrara ulaştığımızın göstergesi olan seçim sonuçlarıyla ilgili düşüncelerimi paylaşmak istiyorum. 7 Haziran seçimlerinden sonra muhalefet partilerinin uzlaşmaya yanaşmayan tutumlarından dolayı oluşan boşluğun yol açtığı 20 Temmuz Suruç katliamıyla birlikte artan terör eylemlerinden, Ankara katliamının sebep olduğu büyük travmadan, ekonomik ve mali istikrarımıza yönelik döviz kaynaklı saldırılardan hepimiz mağdur olduk. Bu beş aylık zaman diliminde neredeyse herkes mevcut belirsizlik nedeniyle işini gücünü bırakarak siyasete aşırı odaklandı, iş yerlerinde verimlilik azaldı. Toplumda, medyanın, belirli siyasi aktörleri ve kanaat önderlerinin körüklediği kutuplaşma hâkim oldu. İnsanların hissettiği siyasi belirsizlik ve gelecek kaygısı, deyim yerindeyse yaşamlarını felce uğrattı.

Dünkü seçim Türkiye'nin kaderini tayin edecek bir dönüm noktasıydı. ABD-Rusya'dan oluşan Ulus Devletler ile AB-Çin'den oluşan Küresel Sermaye ittifakının arasında özellikle Suriye ve Irak'ta yoğunlaşan kontrollü Dünya Harbinin ya da daha doğru bir tabirle Soğuk Savaşın tam ortasındaydık ve Ulus Devletler ittifakında yer almıştık. Bu durumabüyüme potansiyelimiz ve merkez ülke olma hedefine yürüyüşümüz eklenince, Küresel Sermaye için durdurulması ve kontrol edilmesi gereken bir ülke haline geldik. Bu yüzden, Küresel Sermaye'nin yerli aktörleriyle oluşturduğu bir blok Ak Parti'nin tek başına iktidarını engellemek ve koalisyon seçeneğine zorlamak için büyük bir kampanya yürüttü. Bu blokta, bir araya gelmesi mümkün olmayan birbirine zıt görüşte olan insanlar bir potada erimişti. Küresel Sermaye İttifakı'nın CIA'daki unsurları, Kemal Derviş gibi tanınmış isimleri kullanarak başta Aydın Doğan olmak üzere İstanbul Sermayesini, FETÖ terör örgütünü, bu örgütün Medya kuruluşlarını, CHP ve MHP yöneticilerini, Almanya'nın açık destek verdiği HDP eş başkanı Demirtaş'ı bir araya getirerek Cumhurbaşkanımızı yıpratmayı ve yalnız bırakmayı hedefleyen bir kampanya yürüttü. 7 Haziran'daki seçimlerde bu kampanyanın kısmen başarılı olması yüzünden Küresel Sermaye büyüme ve bölgemizde aktif rol üstlenme hamlemize geçici olarak dur demişti. Devletimizin kadrolarına sızmış eski Soğuk Savaş döneminin artıklarını ve paralel örgütleri temizleme ve tasfiye girişiminde kararlılığının devam etmesi ve iktidar partisinin koalisyon tuzağına düşmemesi sonucunda, Küresel Baron bu kez her zaman olduğu gibi terör silahına başvurdu. PKK, IŞID/DAEŞ ve DHKP-C gibi tek merkezden yönetilen terör örgütleri eylemlerini tırmandırdılar. Bu süreçte, Türkiye'nin partisi olduğunu iddia eden ve muhalif kitleye Doğan medyası tarafından büyük umut olarak pazarlanan HDP'nin eş başkanı Demirtaş'ın PKK'nın siyasi kanadı olarak davrandığı ve teröre karşı etkili operasyonlar düzenleyen Türk Silahlı Kuvvetlerini şikâyet etmek için Berlin ve Brüksel gibi AB başkentlerini kapı kapı dolaştığı açıkça görüldü. Son olarak, seçimlerden yirmi gün önce Ankara'da tarihimizin en büyük terör saldırısı sonucunda büyük bir travma yaşadık. Bölgede söz sahibi olmamızı istemeyen ve bizi AB'ye bağlı küçük bir ülke olarak kontrol altında tutmayı amaçlayan Küresel Sermaye, kendisine bağlı belirli medya kuruluşları aracılığıyla bu saldırının ardından başlayan kara propagandayla Devleti ve hükümeti terörle ve DAEŞ/IŞID ile ilişkilendirmeye ve seçimleri erteleterek kaosu ülkeye yaymaya çalıştı. Tüm bu terör eylemlerine rağmen başta Türk Silahlı Kuvvetleri, Emniyet ve MİT olmak üzere devlet kurumlarının etkin ve kararlı mücadelesi, bu planı başarısız kıldı.

Türkiye'nin kaderini belirleyen 1 Kasım seçimlerinin sonucunu değerlendirdiğimde, şunları ifade edebilirim. Halkımız açıkça ekonomik ve siyasi istikrar isteğinin tek parti iktidarıyla gerçekleşeceğine karar vererek Ak Parti'yi yetkili kılmıştır. Seçim sonucu dikkate alındığında, vaatlerini sağlam ekonomik temellere oturtmayan, Türkiye'nin geleceğine dönük projeler üretmeyen ve tüm stratejilerini Cumhurbaşkanımız karşıtlığına dayandıran muhalefet partilerinin, bu siyasi tavırlarıyla kendi tabanlarında başarılı olmalarının mümkün olmadığı ortaya çıkmıştır. Aynı zamanda muhalefet partileri, millet ile birlik olmak yerine Küresel Baron'la irtibatlı FETÖ terör örgütü, bazı sermaye grupları, Doğan Medyası ve bazı çıkar gruplarının desteğini almanın, hayal kırıklığıyla sonuçlanacağı dersini de almışlardır. Türkiye'nin partisi olmak isteyen ve Kürt kardeşlerimizin temsilcisi olduğunu iddia eden HDP, PKK terör örgütünün siyasi uzantısı olarak hareket edip terörü desteklediği için hem emanet oyları kaybetmiş hem de Kürt kardeşlerimiz tarafından cezalandırılmıştır. Seçimin galibi, Ak Parti'den daha çok içinde bulunduğumuz Küresel Soğuk Savaş ortamında el ele vererek Türkiye'nin kazanmasını ve büyümesini isteyen millet ile devletimiz olmuştur. Türkiye'nin siyasetini dizayn ederek küçülmesini hedefleyen Üst Akıl varsa, buna karşılık Devletimizin de bir üst aklı vardır. Ve Devletimizin üst aklı, içimizdeki kliklerin halkımıza karşı yürüttüğü yoğun psikolojik harbe rağmen milletinin desteğini almayı başarmıştır. İçinde bulunduğu Küresel Savaş sürecinde, ülkemizin Eski Türkiye'nin alışkanlıkları, sistem ve kurumlarıyla idare edilmesi mümkün değildir. Eski Cumhurbaşkanlarımız rahmetli Kenan Evren ve Turgut Özal'ın defalarca dile getirdiği gibi, Türkiye hedeflerini Başkanlık Sistemiyle yerine getirebilir. Başkanlık Sistemi, Tayyip Erdoğan'ın değil Devletin bir projesidir. Bu seçim sonuçlarında partilerin aldığı oy oranları incelendiğinde, hükümetin kurulmasıyla birlikte Başkanlık Sisteminin kamuoyunun bilgisine sunulacağı ve gelecek seçimlerin büyük bir olasılıkla iki parti arasında gerçekleşeceği sonucuna varılabilir. Muhtemelen önümüzdeki süreçte, Ak Parti'nin MHP ile CHP'nin ise HDP ile bütünleşmesi veya bu partileri kendi içlerinde eritmeleri sonucunda iki partinin katıldığı bir seçim sistemi kurulacaktır. Böylece, Türkiye yakın gelecekte Başkanlık Sistemine geçecektir. Ancak her şeyden önce, toplumun tüm kesimlerinin üzerinde uzlaşmaya varacağı bir Yeni Anayasa ülkemizin zorunlu bir ihtiyacıdır. Hükümet kurulduktan sonra yeni Anayasa çalışmaları ve görüşmelerine hız verilmesi kaçınılmazdır. Başkanlık Sistemi, dış dinamikler açısından Küresel Soğuk Savaş'ta Türkiye'nin etki alanları olan Balkanlar, Asya ve Ortadoğu'da söz sahibi olabilmesi, enerji nakil hatlarını geçişini kontrol edebilmesi için gereklidir. İç dinamikler açısından, Başkanlık Sistemi, devlet içindeki paralel çetelerin temizlenmesi, toplumu hatalı ve saptırılmış bilgilerle zehirlemeye ve kutuplaştırmaya çalışan etki ajanlarının tasfiyesi, yatırımlara hız verilmesi, kalkınmanın devam etmesi ve bilgi çağına dönük hamlelerin yapılmasını kolaylaştıracaktır.

Dış politikada devlet politikalarının devamlılığı esastır ve hangi parti iktidarda olursa olsun bu ilke bozulmamalıdır. Türkiye'nin konjonktürü doğru yorumlamasıyla Ulus Devletler ittifakında yer alarak yaptığı büyüme hamlelerini koalisyonla engellemek ve iktidarı kontrol etmek isteyen Küresel Baronunun oyununu, milletimizin sağduyusu bozmuştur. Tüm bunlara rağmen, hâlâ milletinin yaptığı demokratik tercihe saygı duymayan içimizdeki bir kitleye seslenmek istiyorum. Bu seçimler şunu da göstermiştir ki, milletine saygı duymayan, küçümseyen, ona üstünlük taslayan ve hatta sonuçlar menfaatlerine aykırı olduğu için hakaret eden, hiçbir topluluk, zümre, cemiyet, cemaat, sermaye grubu, çıkar grubu ve siyasi partinin başarılı olma şansı yoktur. Herhangi bir kişi seçim sonuçlarını beğenmeyebilir ama bu durum ona milletiyle alay edip hakaret etme hakkı vermez. Bu açıdan bakıldığında, milletimiz aynı zamanda, tabiri caiz ise İçimizdeki İrlandalılara da ders vermiştir. Bu seçimle, millet devletinin bölücü terör örgütü PKK ile etkin mücadelesine de destek verdiğini beyan etmiştir. Devletimiz, seçimlerden sonra da bölücü terör PKK ile mücadeleye devam edecek, etkisiz hale getirip silah bıraktıracaktır. Bu aşamadan sonra, Devletimizin belirleyeceği Kürt kardeşlerimizin gerçek temsilcisi olan aktörlerle çözüm süreci sürdürülecek ve sonuçlandırılacaktır. Böylece, Kürt kardeşlerimiz ile kucaklaşarak hem ülkemizin huzur ve refahını sağlamada büyük adımlar atacak hem de Ortadoğu'daki Kürt kardeşlerimizi de himayemiz altına alacağız.

Milletimiz Devletine inanarak bütünleşmiş ve Küresel Sermayenin kurduğu oyunu tarihinin en zor dönemlerinde yaptığı gibi yine bozmuştur. Bu coğrafya da oyun kuranlar, milletimizin kültür ve inanç kodlarını çözemediği için hep başarısız olmuştur. Yeni dönemde, artık kutuplaşmaları bir yana bırakıp farklılıklar içinde birbirimize saygı duyarak bu milletin ve devletin menfaati için neler yapabileceğimizi ve nasıl çalışabileceğimizi düşünerek işlerimize dört elle sarılalım ve üretken olalım. Türkiye bu seçimlerden sonra milletin devleti ile bütünleşmesi sonucu 2023 hedeflerine doğru büyük adımlar atarak yürümektedir. Gelecek, hepimiz için çok daha güzel olacaktır.

Murat Şaşzade* GazeteSiz

Son Haberler

Son Haberler